Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, 15 Temmuz darbe girişiminin öne çıkan isimlerinden biri. Darbe planını hazırlayan beyin takımının içerisinde yer alan Partigöç, atama ve listelerin bulunduğu, sıkıyönetim talimatı olarak bilinen 20 maddelik 'Harekat Yıldırım Planı'nı hazırlayan kişi.
Darbeci askerler 15 Temmuz akşamı Genelkurmay Karargahı'ndan TSK mesaj sistemine girerek, Albay Cemil Turan ile Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün imzalarının bulunduğu sözde sıkıyönetim bildirisini kontrollerinde olan birliklere gönderdi. Darbecilerin temel amacı sözde bildiriyi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a imzalatarak işleme sokmaktı. Akar'ın darbe bildirisini imzalamayı reddetmesi darbecilerin komuta kademesini darbe girişimine dahil etme planını ortadan kaldırdı.
FETÖ’nün kanlı darbe girişimini soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı cuntacıların kurduğu Yurtta Sulh Konseyi beyin takımının Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Tuğgeneral Erhan Caha, Tuğamiral İrfan Arabacı (firari), Kurmay Albay İlhan Karasu, Tuğgeneral Faruk Bal ve Yüzbaşı Mustafa Şaban Gümüşiğne'den oluştuğunu ortaya koydu. Darbe girişimi akşamı Genelkurmay Başkanlığı'nda olan Partigöç, darbe planını hazırlamak, Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, silahlı örgüt kurmak veya yönetmek suçlarından gözaltına alındı.
'Harekat Yıldırım' adlı darbe planında imzası bulunan ve cuntacıların 'Genelkurmay Karargah Sorumlusu' olarak görevlendirdiği tutuklu Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün savcılığa verdiği ifadesi:
“Ben mesaiden genelde 8-9 gibi çıkarım. Olay günü de odamda oturuyordum. Bir gürültü duydum ve saat 20.00 sıralarında bahçeye çıktım. Koşuşturma vardı, 'tatbikat' diye sesleniyorlardı. Odama geri dönerken, binanın girişinde Cemil Turan isimli şube müdürünün beni aradığını öğrendim. Resmi hattan yaptığımız görüşmede Cemil Turan, bana, 'Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in emir subayı Binbaşı Mehmet'in birkaç mesaj çekilmesi için emir getirdiğini' söyledi. Ben de teyit etmek için 2. Başkanın makamına çıktım. 2. Başkanımız yerinde yoktu. Özel Kalem Müdürü Bünyamin Tuncer'e, 'nerede olduğunu' sorduğumda, 'şu an bir belirsizlik durumu olduğunu ve kışla dışına çıkarıldığını' söyledi. Ben de Şube Müdürü Cemil Turan'a, 'Komutanımızın emri ne ise yerine getirin.' dedim.”
Yurtta Sulh Konseyi tarafından Elazığ Sıkı Yönetim Komutanı olarak atanan Tunceli Hozat 51. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Abdülkerim Ünlü'nün ifadesi: "İzinli olarak Ankara'daydım. 14 Temmuz günü askeri lojmanlarda Genelkurmay Başkanlığı Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile buluştum. Partigöç, bana 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Elazığ Sıkı Yönetim Komutanı olarak görevlendirildiğim darbe bildirisini ve çalışacağım personel listesini verdi. FETÖ ile bir bağlantım yok. Gülen cemaati ile bağlarımı 2015 yılında koparmıştım"
Gürültüler üzerine çıktığı bahçede askeri kıyafetli özel kuvvetler personelini gördüğünü belirten Partigöç, "İkaz ettim. Kışlanın emniyetinden sorumlu olan destek kıtaları komutanı Cengiz albayın yanına gidip, 'durumun ne olduğunu' sordum. 'bilmediğini' söyledi. Dost ateşi olmaması için onu uyardım" ifadelerine yer verdi.
"Kameraları inceledik"
Partigöç, daha sonra Cengiz albay ile kışlanın kamera odasına geçip inceleme yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Kameradan, Genelkurmay Başkanımızı gördüm. Yanında bir general ve iki koruma ile helikopter pistine doğru gidiyorlardı. Daha sonra önce kendi odama gittim, sonra da aynı katta bulunan Genelkurmay Başkanının makamına geçtim. Komutanın odasına girmedim. Emir subayının koltuğunun kenarındaki sandalyeye oturdum." dedi.
Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı'nda takım komutanı olan Üsteğmen Fahri Kafkas'ın ifadesi: Genelkurmay 2. Başkanı’nın nasıl dışarı çıkarıldığını göremedim. Partigöç, tekrar Görüntü İzleme Merkezi’ne geldi. Genelkurmay Başkanı’nı emniyetli bir yere tahliye ettikleri söyledi. Bu sırada Partigöç, YAŞ üyesi Akın Öztürk’ü arayarak, “Komutanı Akıncı Üssü’ne tahliye ettik, siz de oraya geçin” dedi. Görüşmeyi sonlandırdıktan sonra grup komutanımıza halkın karargâha girme ihtimaline karşı çevre emniyetinin sağlanması gerektiğini söyledi. Çıkarken de pide-fırın bölgesinde kollarından bağlanmış er ve birkaç rütbeli personelin Özel Kuvvetler personeli tarafından bekletildiğini söyleyerek, “Ben şimdi talimat veriyorum, onları bırakacaklar, siz bunları tabura güvenli bir şekilde götürürsünüz” dedi.
Partigöç, "Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Ramazan Göze ve emir subayı Binbaşı Levent ile durumun nasıl olduğunu konuştuk. Oradan, Genelkurmay Harekat Merkezi'ni aradım, onlara sordum. Kendi işlerine devam ettiklerini, durumlarında değişiklik olmadığını söylediler. Daha sonra saat 22.00 gibi Akıncı Üssü'nün Harekat Merkezi'ni aradım. Komutanımızın orada olduğunu söylediler. Daha sonraki gelişmeleri medyadan takip ettim."
Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı'nda takım komutanı olan Üsteğmen Fahri Kafkas'ın ifadesi: Bir süre sonra Partigöç ile Yarbay Gökhan Eski, Görüntü İzleme Merkezi’ne geldi. Kapıyı çaldılar, açtık ve içeri girdiler. Partigöç cep telefonu ile mesajlaşıyordu. Grup Komutanı Cengiz Aydın durumun ne olduğunu sorunca Partigöç, “Yaklaşık 1 haftadır komutanlarımızın güvenliğiyle ilgili duyumlar aldık. Hükümet tarafından tutuklanacağını duyduk. Onlardan önce hareket edip komutanlarımızı güvenli yere sevk edeceğiz. Komutanları tahliye ettikten sonra halk galeyana gelebilir. Genelkurmay çevresinin emniyetinin sağlanması gerekiyor” dedi.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın ifadesi: Türkkan ifadesinde olayların ardından sabah olduğunu ve Orhan Yıkılkan'ın Akıncı'da Mehmet Partigöç ile görüşmeyi sürdürdüğünü, helikopterlerin nereye ineceği, mühimmatın nereden alınacağı gibi işleri organize ettiğini söyledi. Türkkan 15 Temmuz gecesi yanlarında yakın ekibinin yanı sıra özel kalem personelinden Ahmet Binbaşı, Milli Savunma Bakanı Özel Kalem Müdürü Tevfik Albay, Mehmet Partigöç, Albay Cemil Turan'ın da yer aldığı 30-40 kişi bulunduğunu bildirdi.
Daha sonra destek kıtaları ve özel kuvvetler personeline herhangi bir çatışma olmaması hususunda telkinde bulunduğunu ileri süren Partigöç, "Destek kıtaları komutanı, 'çevre emniyeti için personel görevlendirdiğini' söyledi. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı bölgesine 3-4 zırhlı araç geldi. Halka zarar verilmemesi için zırhlı araçların içeriye alınması talimatını verdim. Bunun üzerine araçları içeri aldılar" dedi. Partigöç, sonrasında odasına geçip, sabaha kadar gelişmeleri medyadan takip ettiğini söyledi.
"Nizamiyeden savcı beni aradı"
Amiri olan Korgeneral İlhan Talu'nun emir astsubayının telefonundan kendisini aradığını aktaran Partigöç, şöyle devam etti:
"Talu, 'durumun farklı bir mecrada geliştiğini ve Genelkurmay Karargahı'ndakilerle müzakere yapmak gerektiğini' söyledi. 'Genelkurmay Başkanımızın personelinin silahını bırakarak, kışladan çıkması' yönünde emri olduğunu anlattı. Bu konuyu, Destek Kıtalar Komutanına söyledim. O da 'erbaş ve erleri topladığını, düzenli bir şekilde dışarı çıkacaklarını' söyledi. Komuta katına gittiğimde, saat 10.30 sıralarında özel kuvvetler personelinin mevzilendiğini gördüm. Onların kıdemlilerini çağırdım. Genelkurmay Başkanımızın emrini ilettim, onlar da 'kendi aralarında görüşeceklerini' söylediler. Bir süre sonra telefonla geri dönüp 'kabul ettiklerini ve dışarı çıkacaklarını' söylediler. Ben de tekrar Korgeneral İlhan Talu ile görüştüm, 'nasıl yapacağımızı' sordum. O da 'bir savcının nizamiyeye gelerek, beni arayacağını' söyledi."
Genelkurmay nizamiyesinden bir savcının kendisini arayarak, "Üzerinizi çıkarın, silahlarınızı bırakın ve çıkın" dediğini belirten Partigöç, bunu, özel kuvvetler personelinin kabul etmediğini, "pantolon ve gömlekle çıkmak istediğini" anlattı. Partigöç, savcının kabul etmesi üzerine, özel kuvvetler personelinin silahlarını bir yere koyarak çıktığını, yanlarında 8-10 kişilik karargah personelinin de bulunduğunu kaydetti.
"Talimat almadım"
Daha sonra savcıyı tekrar telefonla aradığını ifade eden Partigöç, şunları anlattı:
"Savcı, 'benim de gelmemi' istedi, ben de nizamiyeye gittim. Diğer personel otobüslere bindirilmişti, savcı bey beni ayırdı. Oranın özel kuvvetler komutanı ile görüştürdü. O da 'durumun ne olduğunu' sordu. Ben, 'özel kuvvetler personelinin ayrıldığını' söyledim. Savcı bey, beni kendi arabasına almıştı. Daha sonra polisler beni otobüse atıp götürdüler. Benim darbe girişimiyle alakam yoktur. Fetullah Gülen'i medyadan duyduğum kadarıyla bilirim, Fetullahçı değilim. Öğrenciliğimde onların dershanesine, evlerine gitmedim. Zaman zaman orduda Fetullahçılar hakkında iddia olur, benim bizzat bildiğim bir husus yoktur, herhangi bir şeye tanık olmadım. İşim gereği bu iddialar gelir, biz de inceleriz. Genelde MİT ve emniyet kaynaklı teyit etmeye çalışırız. Bunu kendi makamlarımıza arz ederiz. 'Şu adam Fetullahçıdır' dediğimiz hiçbir kimse olmadı. Ancak şüpheli kişilerin kritik yerlerden alınmasını isterdik."
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın ifadesi: Levent Türkkan, sabah olduğunda "teslim olalım, sonuçsuz kaldı" denmeye başlandığını, Akıncı'da da bu kararın verildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:"Mehmet Partigöç Paşa o gece etkisizdi. 94'lüler dediğim bu darbeyi planlayan, 'planlayan' demeyeyim de yöneten kişilerin 94'lüler olduğunu idrak ediyorum şu anda, çünkü Mehmet Partigöç Paşa onların sonuçta komutanı. General ama o devrede yoktu çok fazla bu olayları yönetirken ama ondan sonra sabah artık olay şey yapınca daha çok böyle emir komuta sanki Mehmet Partigöç Paşa'ya kaydı gibi. Emir komutayı almaya başladı. Ondan sonra aşağıdan birileriyle görüştü. 'Buraya sivil savcı ve emniyeti istemiyoruz, merkez komutanlığından askeri savcı gelsin onlara teslim olacağız' dendi."
Partigöç, emir komutasındaki personelden darbe girişimine katılan herhangi bir kimsenin olduğunu görmediğine dikkati çekerek, "Darbe girişimi konusunda kimseden talimat almadım, kimseye talimat vermedim. Darbe hazırlıkları hakkında herhangi bir bilgim yoktur" şeklinde ifade verdi.