
“Türklere ölüm! Türkler dışarı! Defolun!”
Karadağ’da toplanan maskeli kişiler böyle bağırıyordu.
Medyada yer alan haberlere göre bir bıçaklama hadisesine Türkler karışmıştı.
Türklerin dükkânlarına saldırılar başladı. Arabaları yakıldı. Adresleri sosyal medyada dolaştırıldı.
Karadağ’da yaşayan birçok Türk tutuklandı.
Yetkililer Türk vatandaşlarını delilsiz suçlamayı tercih etti. Vizesiz seyahat uygulaması iptal edildi.
*
Türkler hedefe konulmuştu. Ekilen nefret tohumları meyvesini verdi.
Karadağ’da yaşayan Sırp grupların Türklere saldırmaya başladığı görüldü.
Hâlbuki Karadağ’da yaşayan Türkler, suça en az bulaşan kesimdi.
İstatistikler şöyle söylüyordu:
Suç sıralamasında ilk sırada Sırbistan vatandaşları yer alıyordu. Sonra Kosova, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Rusya vatandaşları geliyordu. Türkler ise altıncı sıradaydı.
*
Çok geçmeden başkent Potgoritsa mahkemesi suçlanan Türkler hakkında kararını lehte verdi.
Yargı, suçlanan Türk vatandaşlarının olayla hiçbir ilgisi olmadığına hükmetti.
Dahası, olay yerinde bile bulunmadıkları açıklandı.
Fakat atılan çamur tutmasa bile iz bırakmış durumda.
Yalan haberler dolayısıyla oluşan kamuoyu, gerçeği idrak edene kadar, atı alan Tuna’yı geçecek.
*
Esasen fanatik kafalarda Türkiye’ye karşı değişmez bir önyargı her zaman mevcut.
Yıllar önce Karadağ’ın güzel şehirlerinden biri olan Çetinye’de manastır bahçesinde bir genç kız, bize nereden geldiğimizi sormuştu.
“Türkiye” cevabını alınca yüzünü ekşitti.
Ne olduğunu sormak gerekti.
“Sizin dedeler, bizim dedeleri kesmiş” dedi. “Nineleri de alıp kaçırmışlar” diye ekledi.
Gülünesi bir düşünce.
Biz de hakkını vermek için önce güldük ve sonra sorduk:
“Bizim dedeler, sizin dedeleri kestiyse, nineleri de kaçırdıysa, sizin anne babanız nereden çıktı? Ağaç kovuğundan mı türediniz?”
İkna olmadı tabii.
Bildiğinden şaşmaz hâldeydi. Ama kafasına bir soru çakmış olduk.
*
Bütün bu hadiseler, durup dururken kendiliğinden olmadı; belli bir plan program çerçevesinde gelişti.
Neydi Karadağ’daki Türkleri sıkıntıya sokacak, evden çıkamaz, çocuklarını okula gönderemez, dükkânını açamaz duruma getiren?
Türkiye’nin Balkanlar’da itibarının yükselmesi.
Kosova’ya İHA satılması.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic bunlardan rahatsız olmuştu.
Ona göre Suriye’nin Kosova’yı tanıması da Türkiye’nin etkisine bağlıydı.
Türkiye’nin Balkanlar’daki gücünü zayıflatmak gerekiyordu.
Nitekim, İHA konusundaki rahatsızlığını açıkça söze döktü.
Ertesi gün sözünü toparlamaya çalışıp sert anlaşıldığını söylediyse de ağzındaki bakla çıkmıştı bir defa. Niyet belli olmuştu. Takke düşmüş, kel görünmüştü.
Türkiye, bugüne kadar Vucic’e özellikle iyi davrandı.
Fakat o bu durumun kıymetini anlamakta zorlanıyor.
Icığını cıcığını biliyoruz hâlbuki. Gerekirse ortaya da dökeriz. Plan deşifre oldu cancağızım.
Gerekirse sıklıkla karıştırılan Karadağ-Karabağ isimleri arasındaki farkı da bir hamlede kaldırabiliriz.
Karadağ’a da mesajımız şu olsun:
Vize muafiyetini al, başına çal. Ama önce esaslı bir özür dile. Halkına doğru dürüst bilgi ver.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.