Oruçluyken diş fırçalamak orucu bozar mı? Sıkça sorulan soruların başında yer alan bu soruya Diyanet tarafından resmi açıklama geldi. Vatandaşlar ise cevapların ardından merak ettiği bilgilere ulaştı. Peki oruçluyken diş fırçalamak orucu bozar mı? İşte Diyanet açıklaması.
Diş fırçalamak orucu bozar mı?
Diş fırçalamak orucu bozmaz.
Bununla birlikte,
diş macununun
veya
suyun boğaza kaçması
hâlinde oruç bozulur ve kazası gerekir. Tutulan orucun sakata düşmemesi için bu sorunlar göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre; orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsaktan önce ve iftardan sonra fırçalanması uygundur.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Ramazan Ayında Diş Çürüklerine Dikkat
On bir ayın sultanı Ramazan'ın gelişiyle birlikte ağzınızda fark edemediğiniz çürükler, kırılmış dolgular veya dişler, dişeti problemleri gibi sorunlar konusunda uzmanlar uyarıyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Burcu Karaduman, Ramazan ayında diş çürüklerinin artabileceğini belirterek, “Ağızda çok sayıda ve çeşitte bakteri bulunmaktadır, ancak tükürüğümüz temizleme ve yıkama ile bu bakterilere karşı dişlerimizi korur. Oysaki oruç tutarken ağızda tükürük üretimi azalır ve bakteriler temizlenemediği için diş çürükleri, dişeti problemleri ve ağız kokusu artabilir" dedi.
Sahurdan sonra dişlerin fırçalanmaması halinde ağız içine daha çok bakterinin yerleşeceğine dikkat çeken İAÜ Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Karaduman, “Ramazan ayında tatlılar, kahve ve çay daha çok tüketilir, akşam saatlerinde daha çok atıştırılır, dolayısıyla Ramazan ayında çürüklerin oluşması hızlanmaktadır. Sahurdan sonra dişler fırçalanmadan hemen yatıldığı için ağız içinde daha çok bakteri ürer. Diş ve dişetlerinde sorun olan bireylerde Ramazan ayında şikayetler bu yüzden artmaktadır" şeklinde konuştu.
Oruç İbadetinin Hikmet ve Faydaları
Allah'ın emir ve yasakları elbette ki kulların iyiliği içindir. İslâm bilginleri, bütün hükümlerin insanların yararlarını gerçekleştirme amacına yönelik olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Allah'ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir.
İslâmi öğretinin kendilerine yüklediği görev gereği İslâm âlimleri çeşitli ibadetlerin yarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi yolunda fonksiyonel hâle getirilmesine çalışmışlardır. Bu bağlamda kulların yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen amaçların tamamının tespit edilemediği de bir hakikattir.
Oruç ibadetinin temel hedefi insanları takvaya eriştirmektir. Bu bizzat Kur'an-ı Kerim'de ”Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı…” (Bakara, 2,/183) şeklinde ifade edilmektedir.
Oruç ibadeti kanaatkarlığımızı güçlendirir. Açlık çeken insan yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar. Artık israf edemez olur. Allah Resulü'nün ”Kanaat bitmeyen bir hazinedir (Beyhakî, ”Zühd”, 2/88)” sözü, müminin kulaklarında yankılanır. Nimetin eskisinden daha çok kadrini bilen insan, Allah'a olan şükrünü artırır. Hırsın mahrumiyete, kanaatin rahmete vesile olduğunu anlar. Allah Resulü'nün ”iktisat eden geçim sıkıntısı çekmez” (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/331) müjdesi hayatında tezahür etmeye başlar.
Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile, kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayata çekidüzen verme imkânı tanır. Oruç ayı olan Ramazan Ayı, kulun Rabbine iltica ederek, günahlarının bağışlanması için hayat yoluna yerleştirilmiş fırsat ve hazinelerle doludur. Kişi, Kur'an üzerinde daha fazla düşünme imkânı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle insan, Kur'an'dan daha çok haz alır, onu daha derinden ve bilinçle dinleyip anlama imkânını elde eder.
Oruç bedenin zekâtı olarak, vücutta birikmiş zararlı unsurların def'i için metabolizmaya büyük bir imkân sağlar. İnsanın, vücudunu diğer canlılardan daha farklı olarak madde ve mananın sırlı ve ahenkli bir birleşimi olarak görmeye başladığı bu ayda vücutlar yenilenir, dimağlar parlar… Allah Resulü'nün ”oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. (Taberani, Mu'cemu'l-Evsat, VIII, 174)
Ramazan orucu ümitsiz insanların bağışlanma ümitlerini yeşerttikleri bir zaman dilimidir. Oruç, ansızın gelecek sıkıntılara karşı insanlara dayanıklı olmayı öğreten bir öğretmendir. Çocuklarımıza dinlerini, havasını teneffüs ederek, yaşayarak öğrenme ve yaşama fırsatı veren bir aydır Ramazan…
Allah Resulü, inanıp karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazanı değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını söylemiştir. (Nesâî, ”İman”, 21) Aynı şekilde Allah Resulü, Sahabi Ka'b b. Ucre'ye hitaben: ”Ey Ka'b! Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç ise sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları silip süpürür. Ey Ka'b! Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak ateşte olmak yaraşır.” (Tirmizî, ”Cum'a”, 79) buyurmuştur. Orucun hikmetleri ile hükümlerini anlamak arasında sıkı bir bağ vardır. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi ile ilgili kuralların bilinmesi, orucumuzu Allah Resulü'nün bize hikmet olarak bıraktığı sünnetine uygun oruçlar tutmamıza imkân tanıyacaktır.