İşgal altındaki Batı Şeria'nın kırsal alanlarında Yahudi yerleşimciler tarafından kurulan kaçak yerleşimler, geçimlerini hayvancılık ve çiftçilikten sağlayan bölge sakini Filistinlilerin hayatlarını ciddi anlamda zorlaştırıyor.
Bölge sakinleri, Batı Şeria kırsalındaki bu kaçak yerleşimlerde yaşayan Yahudilerin Filistinlileri çeşitli şekillerde rahatsız ederek, buradaki geniş arazileri ele geçirmeyi hedeflediğini söylüyor.
Ayrıca kırsal kesimdeki kaçak yerleşimlerle İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmeye çalıştığı da belirtiliyor.
Bazıları İsrail'in 1948'de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ederek Filistinlileri zorunlu göçe tabi tuttuğu "Nekbe"nin (Büyük Felaket) ardından bu topraklara yerleşen bölge sakinleri geçimlerini hayvancılık ve çiftçilikle sağlıyor.
Filistinliler kaçak yerleşimler nedeniyle hayvanlarını otlatamıyor
Batı Şeria'nın Ramallah iline bağlı El-Muğayyir beldesindeki Um Raşraş'ta yaşayan Filistinli Selman ez-Zevahira, Yahudi yerleşimcilerin hukuk dışı uygulamalarına ilişkin AA muhabirine konuştu.
Yaklaşık 85 nüfuslu beldede akrabalarıyla yaşayan ve hayvancılık yapan Zevahira, Yahudi yerleşimcilerin dört yıl önce Muğayyir beldesinin doğusunda kalan kırsal kesimde kaçak yerleşim birimi kurduğunu söyledi.
Zevahira, kaçak yerleşimin, bölge sakinlerinin hayvanlarını otlatmasını engellediğini, artık koyunlarını istediği yerde otlatamaz olduklarını belirtti.
Gün içinde olmadık zorluklara maruz kaldığını aktaran 54 yaşındaki Filistinli, şunları söyledi:
Bölge sakinlerine yönelik devam edegelen tacizler
Zevahira, Filistinlilerin, kaçak yerleşim biriminin kurulmasından bu yana geçen 4 yılda Yahudi yerleşimciler tarafından çeşitli sıkıntılara ve saldırılara maruz kaldığını dile getirdi.
Filistinli, "Yahudi yerleşimcilerin sürekli tekrarlanan tacizleri, bölge sakinlerini evlerini terk edip buradan gitmeye zorlamak anlamına geliyor." dedi.
Ailesinin, "Nekbe"nin ardından Necef'ten ayrılmak zorunda kalarak Batı Şeria'nın kırsal kesimlerine geldiğini ve o zamandan beri de burada yaşadıklarını paylaşan Zevahira, "Hiç kimse yerinden, yurdundan ayrılmak istemiyor, kalma konusunda ısrarcıyız. Ancak maruz kalınan baskılara ne kadar süre tahammül edilebilir?" diye konuştu.
Zevahira, otlaklara girmesinin engellenmesinin, hayvanların ölümü anlamına geldiğini; beslenme için diğer bir seçenek olan fahiş fiyatlardaki yemleri almaya da bütçelerinin imkan vermediğini belirtti.
Meraların yaklaşık yüzde 50'sinin artık kullanılamaz olduğuna işaret eden Zevahira, bunun sonucu olarak sürülerde de azalma olduğunu dile getirdi.
'Çiftçi gibi görünen yerleşimciler toprakları ele geçirmek isteyen derneklerle çalışıyor'
Muğayyir Köy Meclisi Üyesi ve aktivist Merzuk Naim, Yahudi yerleşimcilerin İsrail güçleri koruması altında belde topraklarında 30 bin dönüm araziyi ele geçirdiğini belirtti.
İsrail hükümetinin Filistinlilere rahat vermeyen ve buradaki bedevileri göçe zorlayan yerleşimciler aracılığıyla Ağvar bölgesini ilhak etmeyi planladığını söyleyen Naimi, İsrail makamlarının buradaki Filistinlilere hizmet getirmemesine karşın bu kırsal bölgede yaşayan Yahudi yerleşimcilere su, elektrik, altyapı ve koruma sağladığına dikkati çekti.
Naimi, "Dışarıdan bakılınca çiftçi gibi görünen yerleşimciler, bu toprakları ele geçirmek isteyen yerleşimci dernek ve kurumlarla birlikte çalışıyorlar." dedi.
İsrail askerleri tarafından korunan, Filistinli çiftçi ve çobanlara saldıran yerleşimcilerle bölgedeki bedeviler arasında Zaman zaman arbede yaşandığına işaret eden Naimi, buradaki bedevilerin arazilerinin, Filistin topraklarının ilk savunma hattı olduğunu söyledi.
Bölgedeki Filistinlilerin hayatlarını zorlaştıran diğer şartlar
Yahudi yerleşimcilerin otlakları ele geçirmeye çalışmasının yanı sıra hem bölge sakinlerinin hem de hayvanların sulanmasında kullanılan bir su kaynağının kontrolünü de ele geçirdiği belirtiliyor.
Filistinliler, kendi bölgelerine ulaşmak için önce kaçak yerleşime ait olduğu belirtilen yolu daha sonra da toprak bir patikayı kullanmak zorunda kalıyor.
Zaten bölgede su ve elektrik hattı olmadığı için asgari yaşam şartlarından yoksun durumdaki Filistinliler, çadır ve derme çatma barakalarda yaşıyor.
İsrail makamları, Filistin ile Tel Aviv yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması"na göre idare ve güvenliği İsrail'e bırakılan Batı Şeria'nın "C bölgesinde" oldukları gerekçesiyle genellikle burada Filistinlilere ait yapıları yıkıyor.
Temmuz ayında 40 dereceye varan sıcaklıklarda bu derme çatma barakalarda hayat mücadelesi veren Filistinlilerin yaşamları, İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin hukuk dışı uygulamaları nedeniyle daha fazla zorlaşıyor.
Kaçak yerleşimler İsrail 'hukukuna' göre de yasa dışı
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yaklaşık 300 yasa dışı ve kaçak yerleşim yerinde 700 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.
Bölgedeki Yahudi yerleşimciler tarafından Filistinlilerin özel arazileri üzerine inşa edilmiş onlarca derme çatma yerleşim birimi ise İsrail makamlarının izni olmaksızın inşa edildiği için İsrail yönetimine göre de yasa dışı sayılıyor. Ancak İsrail hükümetleri, uluslararası hukuku çiğneyerek bu yerleşimleri zaman içinde yasallaştırabiliyor.
Birleşmiş Milletler, İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayarak Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimleri inşasına devam etmesinin iki devletli çözüm imkanını riske attığı uyarısında bulunuyor.
Kaçak yerleşim birimlerinde yaşayan Yahudi yerleşimciler, Filistinlileri taciz ederek tarım arazilerine ulaşmalarını engelliyor, İsrail ordusu da buralarda yaşayan Yahudi yerleşimcilere koruma sağlıyor.