Beş Göz Çin’in peşinde

Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin faaliyetlerine yönelik istihbarat çalışmalarını yapan ve Beş Göz olarak bilinen ABD öncülüğündeki gayri resmi casusluk ağının yeni hedefi Çin. Beş ülke, Pekin’e yönelik ortak bir istihbarat havuzu oluşturdu. Havuzun Almanya, Japonya ve Fransa gibi ülkelerin katılımıyla genişletilmesi hedefleniyor.

Haber Merkezi
Beş Göz organizasyonu “kendi ülkelerinde bilinen, yazılmış kurallara uymayan” “milletler üstü” bir istihbarat yapısı olarak tanımlanıyor.

Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği’nin faaliyetlerini takip etmek amacıyla ABD, İngiltere, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya arasında kurulan ve Beş Göz (Five Eyes) olarak adlandırılan istihbarat paylaşım sisteminin yeni hedefi Çin. Pekin üzerinde her geçen gün siyasi ve ekonomik baskıyı artıran Washington yönetiminin 2018 başında, Beş Göz’ü meydana getiren ülkelerle birlikte, Çin’i hedef alan özel bir istihbarat havuzu oluşturduğu ortaya çıktı. Reuters’in haberine göre beş ülke, kendileriyle benzer siyasetler geliştiren ülkelerin ortaklığında Çin’in küresel alanda adımlarını içeren gizli bilgilerin değiş tokuş edildiği bir istihbarat paylaşım ağı kurdu.

AĞI GENİŞLETECEKLER

Çin dışında Rusya da istihbarat ağının hedefinde. ABD ile Çin arasında büyüyen gerilim “Yeni Soğuk Savaş” olarak nitelendiriliyor. Beşlinin, Çin özelinde, istihbarat ağına yeni ülkeleri dahil etmek için de çalıştığı belirtiliyor. Bu çerçevede ilk olarak Almanya ve Japonya’nın kapısı çalındı. Yine Fransa’nın da gayriresmi gruba katıldığı iki kaynak tarafından teyit edildi. Grubun, “küresel ortaklıkları” kullanarak, dış müdahalelere karşı istihbarat paylaşımını arttırmayı hedeflediği belirtildi.

GİZLİ GÖRÜŞMELER

Reuters’a adları açıklanmamak kaydıyla konuşan yetkililer, taraflar arasındaki görüşmelerin genelde kamuoyundan uzak ve ikili çerçevede yapıldığını belirtti. Yeni girişim, Çin’in, ABD karşısında Avrupa ülkelerini kendi tarafına çekme umuduna da bir darbe olarak nitelendirildi. Bir yetkili, Beş Göz’ün Çin’i hedef alan yeni girişiminin gerekliliğini, “Artık yeni bir dünyada yaşıyoruz” sözleriyle değerlendirdi.