İşgalci güç İsrail’in Gazze Şeridi’nin en büyük hastanesi Şifa’da işlediği insanlık suçu dün Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı ekip tarafından yerinde tespit edildi. DSÖ, Birleşmiş Milletler’in çeşitli kuruluşlarından uzmanlar, sahadaki durumu değerlendirmek, hızlı bir durum analizi yapmak, tıbbi öncelikleri ve daha sonraki görevler için lojistik seçenekleri belirlemek üzere Gazze’nin kuzeyindeki Şifa hastanesine dün giriş yaptı. İsrail ordusu önceki gün, Şifa Hastanesi’nde bulunan yerinden edilmiş Filistinlilerin tamamı ile hastaların çoğunu zorla hastane dışına sürmüştü. DSÖ, ziyaret sonrası ateşkes çağrısını yineleyerek, “DSÖ, Gazze’deki çatışmaların ve insani felaketin sona erdirilmesi için kolektif çaba gösterilmesi talebini yinelemektedir” ifadeleri kullanıldı.
Bombardıman izleri ve toplu mezar
DSÖ’den yapılan açıklamada, “Bu, aktif bir çatışma bölgesinde yüksek riskli bir operasyondu ve hastaneye yakın bir yerde şiddetli çatışmalar devam ediyordu. Güvenlik durumuyla ilgili zaman kısıtlamaları nedeniyle ekip, ‘ölüm bölgesi’ ve ‘vahim’ olarak tanımladıkları hastanede sadece bir saat geçirebildi. Bombardıman ve çatışma izleri açıkça görülüyordu. Ekip hastanenin girişinde bir toplu mezar gördü ve 80’den fazla kişinin burada gömülü olduğu söylendi” denildi.
Tıbbi atıklar koridorlara saçılmış
DSÖ, hastanenin koridorlarının tıbbi atıklarla dolu olduğunu, bunların enfeksiyon riskini artırdığını ifade ederek, “Koridorlar ve hastane arazisi tıbbi ve katı atıklarla doluydu ve bu durum enfeksiyon riskini artırıyordu” açıklaması yaptı.
Dehşet içindeler
Raporda, “Ekibin konuştuğu hastalar ve sağlık personeli güvenlikleri için dehşet içindeydiler ve tahliye edilmeleri için talepte bulundular, Şifa hastanesi artık hasta kabul edemiyor, yaralı ve hastalar artık ciddi şekilde bunalmış ve zar zor işleyen Endonezya hastanesine yönlendiriliyor” ifadeleri de kullanıldı.
Hasta ölümleri baskınla arttı
İşgalci gücün baskını sonrasındaki duruma da değinilen açıklamada, “Şifa’da 25 sağlık çalışanı ve 291 hasta kalmıştır; tıbbi hizmetlerin durdurulması nedeniyle son 2-3 gün içinde çok sayıda hasta ölmüştür. Hastalar arasında durumu son derece kritik olan 32 bebek, yoğun bakımda havalandırma olmadan yatan 2 kişi ve hayat kurtarıcı tedaviye erişimi ciddi şekilde tehlikeye giren 22 diyaliz hastası bulunmaktadır. Hastaların büyük çoğunluğu savaş travması mağduru olup, bunların arasında kırıklar ve ampütasyonlar, kafa travmaları, yanıklar, göğüs ve karın travmaları ve tıbbi yardım olmadan hareket edemeyen ciddi omurga yaralanmaları olan 29 hasta bulunmaktadır. Birçok travma hastasının yaraları, hastanede enfeksiyon kontrol önlemlerinin alınmaması ve antibiyotik bulunamaması nedeniyle ciddi şekilde enfekte olmuştur” sözleriyle durumun vahamiyeti ortaya kondu.
Festivaldeki sivilleri İsrail ordusu öldürdü
İşgalci güç İsrail'in 7 Ekim sonrasında yürüttüğü yalan kampanyası ve kara propagandasına ilişkin her gün yeni bir delil daha ekleniyor. Son olarak İsrail merkezli Haaretz gazetesi, polis kaynaklarına dayandırdığı haberinde, 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısına müdahale eden bir İsrail savaş helikopterinin müzik festivalindeki sivilleri vurduğunu ortaya koydu. Haaretz gazetesi, İsrailli güvenlik yetkililerinin, Hamas'ın 7 Ekim'de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonuna ilişkin yaptığı güvenlik değerlendirmesiyle ilgili bilgi verdi.
FESTİVALDEN HABERLERİ YOKTU
Hamaslıların sorgu kayıtlarına ve polisin olayla ilgili soruşturmasına dayanan üst düzey İsrail güvenlik yetkililerinin değerlendirmesinde, Gazze Şeridi yakınlarındaki müzik festivali hakkında Hamas'ın önceden bilgi sahibi olmadığı belirtildi. Güvenlik yetkililerinin, Hamas'ın saldırı esnasında dronlar ve paraşütlü unsurlar sayesinde müzik festivalini öğrendiği aktarılan haberde, iletişim sistemini kullanarak onları bölgeye yönlendirdiğini tahmin ettikleri kaydedildi.
Habere göre, polis soruşturmasında, festivale katılanların çoğunun ilk silah sesi duyulmadan yarım saat önce partinin durdurulmasına karar verildiği için kaçmayı başardığı yer aldı. Haaretz haberinde, soruşturmanın aynı zamanda bir İsrail savaş helikopterinin Hamaslılara ateş açarken sivilleri de vurduğunu ortaya çıkardığını belirterek, "Bir polis kaynağına göre, soruşturma aynı zamanda olay yerine gelen ve görünüşte oradaki teröristlere ateş açan İsrail ordusuna ait bir savaş helikopterinin de bazı festival katılımcılarını vurduğunu gösteriyor. Polise göre festivalde 364 kişi öldürüldü."
Müdahale anları yayınlanmıştı
İsrail'in Yedioth Ahronoth gazetesi de Hamas'ın Gazze'den 7 Ekim'de düzenlediği saldırıya İsrail Hava Kuvvetlerine ait helikopterlerin müdahale ettiği anlara ilişkin bir haber yayımlamıştı. Haberde, "Pilotlar kimin terörist kimin İsrailli olduğunu ayırmanın zor olduğunu anlayınca saat 09.00 sıralarında bazıları üstlerinden izin almadan bağımsız olarak "teröristlere" karşı top mermisi kullanmaya karar verdi" ifadeleriyle sivillerin öldürüldüğü dolaylı yoldan kabul edilmişti.
44 gün sonra itiraf
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Başdanışmanı Mark Regev, "Hamaslıların öldürdüğü siviller" diyerek paylaştıkları videodaki cesetlerin Hamas askerlerine ait olduğunu itiraf etti. Mark Regev önceki gün ABD merkezli MSNBC kanalına yaptığı açıklamasında kaybettikleri asker sayısını da yanlış verdiklerini belirterek, "1400 kaybımız olduğunu söylemiştik ve şimdi bunu 1200 olarak düzelttik. Bir hata yaptık. Cesetler öyle kötü yanmıştı ki bizlere ait olduğunu zannetmiştik ancak sonradan anladık ki onlar aslında Hamas teröristlerinin cesetleriydi" sözleriyle işgalci gücün bir kara propagandasını daha itiraf etti.
HAMAS: YALAN UYDURDUKLARI KANITLANDI
Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail’in, Gazze’deki soykırımı gerekçelendirmek için uydurduğu yalanların deşifre olduğunu belirtilerek “Haber, işgal hükümetinin, o günle ilgili yalanlar ve sahte hikayeler uydurduğunu şüphe götürmez bir şekilde kanıtlamıştır” denildi.
Bu çocukların hakları yok mu!
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun, 20 Kasım 1989’da Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni benimsemesinin üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen Filistinli çocuklar, işgalci İsrail güçlerinin ihlalleri gölgesinde bu sözleşmede yer alan haklardan yararlanamıyor. Çocuklar, işgal ve abluka altındaki Filistin topraklarında erken yaşta İsrail’in şiddetiyle tanışıyor. Uluslararası çocuk hakkı platformları ise Filistinli çocuklara yönelik bu şiddete karşı üç maymunu oynuyor.
YA ÖLÜM YA GÖZALTI
Geçen yıl ‘her çocuğa kanat gerilmesi’ sloganını benimseyen Dünya Çocuk Hakları Günü kutlamalarına bu yıl Gazze’nin ‘hakları yarım kalan’ masum çocukları damga vuruyor. Filistin’de 18 yaş altı 2,3 milyon çocuk yaşıyor. Bu da nüfusun yüzde 44’üne karşılık geliyor. Filistin’deki nüfusun neredeyse yarısını oluşturan çocuklar eğitime, beslenmeye, sağlık hizmetlerine, iş fırsatlarına ve daha parlak bir gelecek hayallerine erişimde İsrail engeliyle karşılaşıyor. Her yıl onlarca Filistinli çocuk ya öldürülüyor ya da gözaltına alınıp tutuklanıyor.
BİNLERCE ÇOCUK KATLEDİLDİ 50 BİN ÇOCUK HAPSE ATILDI
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün yanı sıra abluka altındaki Gazze şeridinde yaşayan Filistinli çocukların İsrail tarafından maruz bırakıldığı hak ihlalleri ve şiddet Nekbe’den bu yana artarak devam etti. O günden bu yana İsrail binlerce çocuğu katletti, 50 bin çocuğu ise mantığa sığmayan gerekçelerle gözaltına aldı. Tutuklanan çocuklar türlü işkencelerden sonra serbest bırakılıyor ancak bu serbestlik ‘sözde’ bir serbestlik. Ahed Tamimi örneğinde olduğu gibi serbest bırakılsalar da İsrail askerlerinin sıkı kontrol ve baskısı altında yaşamlarını sürdürüyorlar.
ASKERİ MAHKEMEDE YARGILAMA
Sivil yerine askeri bir adalet sistemi aracılığıyla sistematik olarak yargılanan dünyadaki tek çocuklar Filistinli çocuklar. Çocukların büyük bir çoğunluğu gece yarısı ve gözleri bağlı halde gözaltına alınıyor. Kendilerine neden tutuldukları ya da nereye götürüldükleri hakkında bilgi verilmiyor. İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli çocuklar insanlık dışı muamelelere maruz kalıyor.
3 haftada 4 yılda öldürülenden fazlası öldü
İşgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kenti merkezli Al-Haq isimli insan hakları örgütünün hukuk danışmanı avukat Ahmed Abofoul, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında öldürülen çocuklar ve uluslararası örgütlerin çocuk ölümlerine ilişkin tutumunu değerlendirdi. Abofoul, şu anda Gazze’de kaç kişinin hayatını kaybettiğinin, bunların kaçının çocuk olduğunun belirlenmesinin giderek güçleştiğine işaret ederek, “Sağlık sistemi çökmeden önce bildiğimiz şey, İsrail’in Gazze’de her 4 dakikada 1 Filistinliyi öldürdüğüydü. Save the Children’a göre, İsrail’in Gazze’de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019’dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı. İsrail, şu anda saatte ortalama 6 çocuk ve 4 kadın öldürüyor” dedi.
KADIN VE ÇOCUKLARI KASITLI HEDEF ALIYOR
Abofoul, eldeki tüm verilerin İsrail’in çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef aldığına işaret ettiğinin altını çizerek, şunları dile getirdi: “İsrail’in çoğu kadın ve çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) okullarını, fırınları, UNRWA gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi’ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasına işaret ediyor. Bunlar aç bırakma, zorla yerinden etme, etnik temizlik ve işkence de dahil olmak üzere bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suçtur. Bu, gözlerimizin önünde gelişen ve sık sık ciddi soykırım belirtileri gösteren bir başka Nekbe.”
BM UTANÇ VERİCİ ŞEKİLDE BAŞARISIZ
Abofoul, başta BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) olmak üzere BM’nin farklı organlarının silahlı çatışmalar sırasında çocukları koruma sorumluluğunu yerine getiremediğine vurgu yaparak, “BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu” görüşünü paylaştı.
42 Türk vatandaşı Türkiye’de
İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun saldırılarından etkilenen binlerce insan günlerdir Gazze’nin güneyine ulaşmaya çalışıyor. Filistin’de can güvenliği kalmadığı için tahliye edilmeyi bekleyen Türk vatandaşları da bulunuyor. Büyükelçilik tarafından 10 gün önce Türk vatandaşlarının bulundukları yerden Refah Sınır Kapısı’nın yakınına doğru geçmeleri bildirildi. Bölgede yakıt yetersizliği olduğu için birçok insan yürüyerek güneye doğru geçerek Refah Sınır Kapısı’na yaklaştı. Yoğun diplomasi trafiğinin ardından 42 Türk vatandaşı 18 Kasım itibariyle Gazze’den Kahire’ye tahliye edildi. Tahliye edilen Türk vatandaşları, Türkiye Büyükelçiliği’nin her daim kendileriyle iletişim halinde olduklarını kaydetti. Türk vatandaşları Kahire’den de THY uçağıyla İstanbul’a getirildi. Vatandaşları, Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilcisi Büyükelçi Ayşe Sözen Usluer, çiçeklerle karşıladı.
700 KİŞİ TAHLİYE EDİLMEYİ BEKLİYOR
45 gündür yoğun bombardıman altında olan Gazze’de aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok ülke vatandaşlarının tahliyesi için defalarca girişimlerde bulundu. Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız’ın açıklamalarına göre yaklaşık 700 kişi Türkiye’ye tahliye edilmeyi bekliyor. Yıldız, “Bunlardan 322’si Türkiye vatandaşı, 104’ü KKTC vatandaşı. 214 Türk vatandaşının yakını Filistinli; bunların arasında evlilik, kuzen-yeğen gibi yakınlık olanlar var. 55 kurum personelimiz, Anadolu Ajansı, TRT ve Sağlık Bakanlığı’ndan personelimiz var. Gazze’deki yaralıların ülkemizde veya bölgede kurulacak bir hastanede tedavisine yönelik hazırlıkları da yürütüyoruz. Tabii bazı ülkelerin haklı olarak, yani Refah Sınırı’nın açılmasının İsrail’in Gazze’yi boşaltma planına hizmet edeceği yönünde endişeleri var. Bu nedenle şu anda Gazze’den geçişler ve insani yardımın ulaştırılması maalesef sorunlu durumda” bilgisini verdi.