Dünya son günlerde Fransa özelinde Avrupa'da İslam'a karşı yürütülen düşmanlığı izliyor...
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam’a ve Müslümanlara karşı yürüttüğü hararetli kampanya aslında yeni değil. Bu düşmanlık Fransız ruhunun derinliklerine kök salmış ırkçılığın ürünü.
ERDOĞAN MÜSLÜMANLARIN SESİ OLDU
Fransa'ya utanç verici geçmişini hatırlatmak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a düştü. Erdoğan, Macron'u bir milyardan fazla insanın inancına hakaret etmesi konusunda uyardı. Erdoğan ayrıca Macron’un İslam’ı yeniden şekillendirme konusundaki konuşmasının bilgisizliğini gösterdiğini söyleyerek Fransız mevkidaşının "zihinsel bir kontrol yaptırması" gerektiğini ifade etti.
Erdoğan’ının sözleri, kendi yöneticilerinin İslam’ı ve Peygamber’i savunmayarak onları hayal kırıklığına uğrattığı bir dönemde milyonlarca Müslümanın kalbini yatıştırmış görünüyor.
DEVLET KADROLARINDA MÜSLÜMANLARA YER YOK!
Fransa İslam'ı bir din olarak tanımak istemiyor. Fransızlar Müslüman yurttaşlarını bir sorun olarak görüyor; Fransız toplumuna veya kültürüne entegre olamayan ve entegre edilmemesi gereken davetsiz misafirler olarak kabul ediyorlar. Devlet, Müslümanların niteliklerine ve yeterliliklerine bakılmaksızın, Müslüman kökenli altı milyondan fazla Fransız vatandaşının, çeşitli devlet kurumlarına atanmalarını önlüyor.
Ülkede doğup büyüyen birçok Fransız Müslüman, Fransa'nın sömürgeleştirdiği ülkeleri "fethinde" kullandığı kişilerin çocukları ve torunları. Fransız şehirlerinin dışındaki mahallerde yaşamaya itilen Müslümanların çoğunluğu, iş sağlık ve eğitim konusunda ırkçı muamele görüyor.
BEYAZ ÜSTÜNLÜĞÜ DÜŞÜNCESİ HAKİM
Fransız ırkçılığı ve beyaz üstünlüğü toplumda hüküm sürüyor ve aşırı sağdan ilerici sola doğru siyasi yelpazede kendini geniş bir şekilde gösteriyor. Fransa'nın eski sosyalist Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ı hatırlayın. 1991 yılında Arap ve Afrikalı göçmenler arasında yaşayan beyaz işçileri teselli ederek onların "hoş olmayan" kokularına ve rahatsız edici gürültülerine nasıl dayanabileceklerini anlatmıştı. Bu ırkçı ve saldırgan sözler büyük bir halk desteği ile karşılandı; Chirac’ın sözlerini ilk alkışlayan, o sırada ırkçı sağcı Ulusal Cephe’nin lideri Jean-Marie Le Pen’di.
Son yıllarda Macron hükümetinin camiler de dahil olmak üzere 358 Müslüman kurumu kapattığını ve 480 yabancıyı sınır dışı ettiği biliniyor.
SALDIRI ORTAMI HAZIRLANIYOR
Karikatür krizinden sonra muhtemelen başka yerlerde de Müslümanları küçük düşürmeye ve insanları onlara karşı kışkırtmaya kararlı ve düşmanca bir ortam oluşturuluyor. Eyfel Kulesi yakınında başörtülü iki kadının saldırıya uğraması ve camilerin yakılması çağrısı, Fransız cumhurbaşkanının nefret dolu ırkçılığının sadece iki tezahürü.
ÖĞRETMENİN ÖLDÜRÜLMESİ PLANLI MIYDI?
Macron, bu ayın başında - öğretmenin başının kesilerek öldürülmesinden çok önce - derneklere ve vatandaşlara laikliklerini sağlamak için koşullar dayatarak "İslami ayrılıkçılık" ile savaşmak için bir "Fransız İslam'ı" oluşturacak bir yasanın yürürlüğe girdiğini duyurdu. Komplo teorisyenleri, öğretmenin öldürülmesinin, Macron’un İslam’ın “krizde” olduğu hakkındaki tezini “kanıtlamak” için kapalı kapılar ardında planlanan sahte bir bayrak operasyonu olduğunu söyleyebilirler.
Fransız olayını ve geçen yıl Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde yaşananlarla karşılaştırmaya değer; Brenton Tarrant adlı genç bir aşırılıkçı, Al-Noor Camii ve Linwood İslam Merkezi'nde ibadet edenlere ateş açarak 100'den fazla Müslümanı öldürüp yaraladı. Yeni Zelanda polisi faili yakaladı ve tutukladı; yargılanıyor ve şu anda müebbet hapis cezasını çekiyor.
KATİL ORTADAN KAYBOLDU
Fransa'da, katil derhal ortadan kaldırıldı ve gerçek onunla birlikte öldü, politikacıların nüfusun büyük bir kesimine karşı çirkin bir şekilde kışkırtıcı açıklamalar yapması için mükemmel bir atmosfer yarattı. Macron, iç ve dış politikadaki başarısızlıkları nedeniyle popülaritesinin azaldığını açıkça biliyor, bu yüzden bir sonraki seçimde desteği için aşırı sağa başvuruyor.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, ülkesinin krizini akıllıca ve rasyonel bir şekilde kontrol altına alma biçimiyle, Müslümanların saygısını kazandı.
IRKÇILIK TEŞVİK EDİLİYOR
İslamofobi, Fransız toplumunda derin bir şekilde kökleşmiş ve politikacılar bunu liberalizm, ifade özgürlüğü, insan hakları, "cumhuriyetin değerlerinin" onaylanması ve laikliğin uygulanması gibi sahte sloganlar altında beslemektedir. Ülkede Müslümanlara ve diğer marjinalleştirilmiş azınlıklara karşı ayrımcılık ve ırkçılığı görmezden geliyor ve hatta teşvik ediliyor.
Kaynak: Middle East Monitor / Macron's real crisis has more to do with French values than Islam/ Dr Amira Abo el-Fetouh