ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta göreve başladığında Asya’da yeni bir politika izleyeceğinin sinyallerini verdi. Trump’ın “ABD’nin güvenliği için tehdit oluşturuyor” dediği Kuzey Kore, ABD tarafından Çin’den sonra (Çin ekonomik rakip) bölgedeki en büyük sorun kaynağı olarak görülüyor. Kore’yi büyük bir güvenlik tehdidi olarak nitelendiren Trump yönetimi, bölgedeki askeri varlığını artırmaya başladı.
20 Ocak’ta göreve başlayan Donald Trump, görevi devralmadan önce Kuzey Kore’nin izlediği politikaya verecekleri karşılığın sert olacağını açıklamıştı. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un kıtalararası balistik füze denemesine çok yaklaştığını açıklamasına Twitter üzerinden cevap vermiş ve "Kuzey Kore, ABD'nin bazı bölgelerine ulaşma kapasitesine sahip nükleer silah geliştirmenin son safhalarında olduğunu açıkladı. Bu gerçekleşmeyecek" cevabını vermişti.
Kuzey Kore nükleer programını hızlandırdı
ABD’nin Asya’daki geleneksel müttefikleri olan Japonya ve Güney Kore ile güvenlik alanındaki işbirliğini yeniden ele alan Trump yönetimi, Güney Kore’ye füze savunma sistemi yerleştireceğini açıkladı. Kuzey Kore ise ABD’nin bu adımına karşılık yeni nükleer denemeler yapacağının sinyalini verdi. ABD’nin Güney Kore’ye savunma sistemi yerleştirme planı Kuzey Kore’nin yanı sıra Çin’den de tepki gördü. Bölgede Kuzey Kore ile iyi ilişkilere sahip olan Çin, ABD’nin bölgedeki varlığını artırmasını istemiyor.
Kore’nin attığı bu adımlar ABD’nin ve bölgedeki müttefikleri Güney Kore ve Japonya’nın sert tepkisine neden oldu. Trump yönetimi, Kuzey Kore’e gözdağı vermek için, USS Carl Vinson uçak gemisinin başını çektiği hücum filosunu Kore Yarımadası'na ulaşmak üzere Pasifik Okyanusu'na doğru yola çıkardı. 9 Nisan’da bölgeye doğru yola çıkan ABD uçak gemisi bölgedeki gerilimin daha da artmasına yol açtı.
Trump-Jinping görüşmesi dönüm noktası olabilir
Çin Devlet Başkanı Jinping’in 8 Nisan’daki Washington ziyareti öncesi Kuzey Kore konusunda Çin’den karar vermesini isteyen Trump, yaptığı açıklamada "Çin ya bize yardım etmeye karar verecek ya da yardım etmeyecek. Eğer yardım ederlerse bu Çin için çok iyi olacak. Ama eğer etmezlerse, bu kimse için iyi olmayacak" demişti. 8-9 Nisan’da Jinping ile görüşen Trump’ın en önemli gündem maddelerinden biri de Kuzey Kore oldu. Çin ile ABD arasında gerçekleşen en üst düzey görüşmenin ardından ABD yönetimi, Kore’ye karşı olan tavrını daha da sertleştirdi. Kore Yarımadası’ndaki varlığını artıran ABD yönetimi, olası bir tehdit halinde Kore’ye müdahale etme sinyali veriyor.
Kore'nin 'belası' Trump olur mu?
11 Nisan’da Twitter hesabından açıklama yapan Trump, "Kuzey Kore bela arıyor. Eğer Çin bize yardım etmek isterse bu harika olur, aksi halde sorunu tek başımıza çözeriz" ifadelerini kullandı. Trump’ın açıklamalarına yanıt veren Kuzey Kore ise, "ülkeyi güçlü silahlarla savunmak amacıyla provokatörlere karşı en sert önlemlere başvurulacağı"nı açıkladı.
Asya’daki gelişmeleri yakından izleyen ABD, uzun yıllardır büyük bir tehdit olarak gördüğü Kuzey Kore’ye müdahale etmenin sinyallerini veriyor. Çin’in karar vermesini bekleyen Trump yönetimine en büyük destek ise Japonya’dan geliyor. Japonya iki gün önce yaptığı açıklamada savaş gemilerini Kore yarımadasına göndereceğini ifade etmişti. Başbakan Abe ise Japonya Parlamentosunda yaptığı açıklamada ABD ile birlikte hareket edeceklerini söyledi.
Bölgede Kuzey Kore’den en büyük tehdidi algılayan Güney Kore ise, ABD’nin müdahalesine soğuk bakıyor. Müdahalenin bölgedeki sorunu derinleştireceğini ve Pyongyang yönetimini Güney’e saldırmaya iteceğini düşünen Güney Kore, Trump yönetiminden gelen sert açıklamaların aksine olası bir müdahaleyi desteklemediklerini açıkladı. Güney Kore Birleşme Bakanı Hong Yong-pyo, ABD’nin Kore’ye yönelik önleyici müdahalesini desteklemediğini açıkladı.
'Demir yumruk'un ülkesi
Kuzey Kore, 2006’da ilk nükleer denemeyi gerçekleştirdiğini duyurduğunda, Kore’nin yönetiminde ‘demir yumruk’ olarak bilinen Kim Jong-il bulunuyordu. Jong-il 2011’de hayatını kaybettiğinde yerine oğlu Kim Jong-un geçti. Babasından devraldığı mirası aynı şekilde sürdüreceğinin sinyallerini veren Kim Jong-un nükleer silah denemelerini hızlandırdı. Obama döneminde yoğun eleştiriler alsa da bu politikasını sürdürmekten vazgeçmeyen Jong-un nükleer deneyleri komşularını da tehdit eden bir sorun haline geldi.
Kuzey Kore’nin nükleer programı
Kuzey Kore’nin nükleer silah programı 1960’lı yıllara dayanır. Kore Savaşı’nın ardından Kuzey’de bağımsızlığını ilan eden Kore, düşman olarak nitelendirdiği Güney Kore’ye ve müttefiklerine karşı silahlanma yoluna gitti. Bu dönemde nükleer silah konusunda da adım atmayı hedefleyen K. Kore başarılı olamadı. 1968 yılında imzalanan nükleer silahları yasaklama anlaşması NPT’yi 1985 yılında imza atan Kuzey Kore, buna rağmen 1990’lı yılların başından itibaren nükleer programını başlattı. 2003’te anlaşmadan çekildiğini resmen duyurdu.
Ancak yine de nükleer programını sürdüren K. Kore, 2003 yılında NPT anlaşmasından ayrıldığını duyurdu.
Kuzey
Kore’nin nükleer programına sert tepki gösteren ABD Başkanı Bush, Kuzey Kore’yi İran ve Irak ile birlikte ‘şer ekseni’ ülkeleri olarak tanımladı.
Bu dönemde K. Kore’nin nükleer programını sona erdirmesi için Çin, Rusya, Güney Kore, Japonya ve ABD’nin katılımıyla uluslararası görüşmeler yapıldıysa da bir sonuç elde edilmesi. Kore, 2005 yılında nükleer programı hakkında ilk defa kamuoyuna açıklama yaparken, 2006 yılından itibaren nükleer denemeler yapmaya başladı.
Kore’nin bölünmesi: Kore Savaşı
1945 yılında II. Dünya Savaşı'nın ardından başlayan soğuk savaş beraberinde Kore’nin ikiye bölünmesi sonucunu doğurdu.
ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki anlaşmazlığın gün yüzüne çıktığı ilk yerlerden birisi olan Kore ikiye ayrıldı, 38’inci enlem aralarında sınır oldu. Kuzey Kore Sovyetler tarafından, Güney Kore ise ABD tarafından desteklenmeye başladı.
Kore Savaşı sonucunda Kuzey Kore, Çin ile Batı Bloğu arasında tampon bölge haline geldi. Savaştan yine en çok Koreliler zararlı çıktı. Kore yakılıp yıkıldı; yaklaşık olarak 3 milyon insan öldü.