Türkiye ile Rusya'nın diplomatik girişimlerinin ardından ateşkes ilan eden Libya'daki taraflar Moskova'da bir araya geliyor.
BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac ve darbeci Halife Hafter dün akşam saatlerinde Moskova'ya ulaştı.
Ateşkes çağrısına uyan tarafların, ateşkesin resmiyet kazanması için müzakere etmesi ve nihayetinde bir anlaşma imzalaması bekleniyor.
Peki, Libya'da ateşkes kararı kalıcı olacak mı? Yaşanan diplomasi trafiği önümüzdeki günlerde Libya'da neler değiştirebilir?
Konuyla ilgili yenisafak.com'un sorularını yanıtlayan SETA Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli, Moskova'da ateşli bir müzakere masasının olacağını belirterek, "4 Nisan 2019'dan bu yana Hafter güçleri, başkent Trablus'un içerisine 5-6 kilometre kadar yaklaşmış durumda. Ateşkes ile birlikte Hafter güçlerinin burada kalması, Libyalılar ile kabul edilebilir değil. Temel meseleleri, Hafter'in 4 Nisan'daki pozisyonlarına geri çekilmeleri. Aksi halde başkent Trablus'un tehlike altında olacağını biliyoruz" dedi.
Hafter'in bu talebi reddedebileceğinin altını çizen Kekilli, "Libyalılar endişelerinde haksız değil. Hafter'in geçmişine baktığımızda, askeri kazanımlarla var olmaya çalışan bir aktör olduğu açıkça görülüyor" değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ
Türkiye'nin askeri girişimleriyle Libya'da dengelerin değiştiğine vurgu yapan Kekilli, şöyle devam etti:
LİBYA'NIN BATISINDA MISIR VARLIK GÖSTEREMEZ
"Hafter güçlerine bağlı Libya Parlamentosu Başkanı Ageela Salih'in Türkiye'nin askeri müdahalesine karşılık, Mısır ordusunu Libya'ya davet etmesi ne anlama geliyor?" sorusuna yanıt veren Kekilli, şöyle konuştu:
"FİİLİ NETİCE ELDE EDEBİLEN TEK ÜLKE TÜRKİYE"
Libya'daki siyasi çözüm girişimlerinin 2014 yılından bu yana başarısız olduğunu hatırlatan Kekilli, "6 yıl önce Birleşmiş Milletler, Libya'daki çatışmayı durdurmak için sürece dahil oldu. Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler'in bu inisiyatifini destekledi ancak bütün çözüm girişimleri başarısız oldu. Şu ana kadar Fiili netice elde edebilen tek aktör Türkiye oldu. Türkiye'nin başarılı olmasının temel nedeni de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin oradaki varlığıydı. Sahadaki dengeleri değiştirmeden, masadaki dengeleri değiştirmenin mümkün olmayacağı biliniyordu" dedi.