Başbakanlık Basın Ofisi'nden fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınına ilişkin açıklama yapıldı.
Netanyahu, açıklamada, Mescid-i Aksa'ya ilişkin politikaların başbakan ve hükümet tarafından belirlendiğine işaret ederek, "Tapınak Dağı'nda (Mescid-i Aksa) hiçbir bakanın -Ulusal Güvenlik Bakanı veya başka bir bakanın- özel bir politikası yoktur. Bu, İsrail'in bütün hükümetlerinde böyle olmuştur" ifadelerini kullandı.
Mescidi Aksa'ya baskının "statükodan sapma" olduğunu belirten Netanyahu, ülkesinin Mescid-i Aksa politikasının değişmediğini ve değişmeyeceğini ileri sürdü.
İsrailli aşırı sağcı Bakan fanatik Yahudilerle Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Sabah saatlerinden itibaren, Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler büyük gruplar halinde, İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti. Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan açıklamaya göre, 2250 kadar fanatik Yahudi Aksa'ya baskına katılmıştı.
Mescid-i Aksa'da bazı fanatik Yahudilerin yerlere kapanarak Talmudik ritüeller gerçekleştirdiği görülmüştü. Fanatik Yahudiler ayrıca Aksa avlusunda dolaşırken slogan attı, marşlar söylemişti.
Aksa'dan paylaştığı görüntülü mesajında Ben-Gvir, "Buranın idaresi ve egemenliğiyle ilgili büyük gelişmeler var. Yahudilerin burada ibadet ettiği görülüyor. Daha önce söylediğim gibi politikamız burada (Yahudi) ibadete izin vermek" ifadesini kullanmıştı.
Filistin topraklarını gasbeden İsrailli gruplar, Yahudilerin matem ve oruç günü olan Tisha B'Av nedeniyle Harem-i Şerif'e geniş çaplı baskın düzenleme çağrısında bulunmuştu.
Ben-Gvir Aksa'ya ilişkin provokatif açıklamalar yapmıştı
Filistin karşıtlığıyla öne çıkan Ben-Gvir, geçen ay Netanyahu'nun ABD ziyareti sırasında Yahudilerin Mescid-i Aksa'da dua etmesine izin verdiğini söylemişti. İsrail Başbakanlık Ofisi ise yaptığı yazılı açıklamayla Ben-Gvir'in aksine Harem-i Şerif'teki statükonun değişmediğini belirtmişti.
Yahudilerin dini gün ve bayramlarında Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarda ciddi artış yaşanıyor. Filistin topraklarını gasbeden çok sayıda İsrailli, dün, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Müslüman mahallelerine de uzanacak şekilde Mescid-i Aksa'nın dışındaki duvarların çevresinde İsrail bayrakları açarak "gösteri" yapmıştı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetüs Sahra'nın yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor, Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un, 2000 yılında yüzlerce korumasıyla Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmesi Filistin topraklarında birkaç yıl devam eden "ikinci intifada"nın ilk kıvılcımı olmuştu.
Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko
Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.
Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.
Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.
İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.
Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.