AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi: Türk ailesi için önemli gün

AK Parti döneminde Türkiye, Türk Dünyası Vizyon Belgesi ile Türk devletleri ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı diyebiliriz. Ortak Türk alfabesiyle yayınlanan bu belge, ekonomiden kültüre, çevreden eğitime birçok alanı kapsamaktadır.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Prof. Dr. Ainur Nogayeva / Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi

15 Aralık, Dünya Türk Dili Ailesi Günü Ankara’da önemli bir etkinlikle kutlandı. AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen “AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı”na katılma fırsatım oldu. Program sırasında tanıtılan belge incelendiğinde, iktidar partisinin Türk dünyası entegrasyonuna bugüne kadar yaptığı önemli katkıların yanı sıra, söz konusu Vizyon Belgesi ile Türk devletleriyle ilişkilerde yeni bir sayfa açtığı da söylenebilir.

Açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkistan ve Anadolu topraklarında ortak Türk bilincine sahip olduğu için baskıya uğrayan ama düşüncelerinden vazgeçmeyen şair ve düşünürlerin sözlerini okudu. Bu cesaret ve düşünceler sayesinde bu günlere ulaştığımızı vurguladı. Peki bu Türk Ailesi Günü ve açıklanan belge neden önemli?

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı’nın (UNESCO) Özbekistan’da gerçekleştirdiği 43. Genel Konferansı’nda kabul ettiği kararla 15 Aralık, Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edildi. Türk Devletleri Teşkilatı’nın Semerkand zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisi üzerine alınan bu karar, günümüze kadar yaşanan gelişmeler ile savunma sanayisinden uzaya, eğitimden kültüre kadar yapılan nice çalışmalar ışığında bir aile olarak görülen Türk dünyasını yeni bir aşamaya taşıdı.

TÜRKLER YAZILI DEVLET UYGARLIĞIDIR

15 Aralık, tarihsel kökleri ve Orhun Yazıtları ile ilişkilendirilmektedir. Zira 15 Aralık 1893’te Türkoloji tarihine Orhun Yazıtları üzerine yaptığı çalışmalarla geçen Danimarkalı bilim adamı Thomsen, Orhun ve Yenisey ırmaklarının kıyısındaki yazılı taşların dilini çözerek bunların Türkler’den kaldığını ispatlamış ve bunu bir bildiriyle açıklamıştır. Daha sonra Çin ve Bizans kaynaklarını derinlemesine inceleyip yaptığı çalışmları bir kitap haline getirimiştir.

Bu Yazıtların 1889 yılında keşfedildiği kadar burada yer alan yazının okunması ve bilimsel olarak Türklere ait olduğunun ortaya konulması da önemlidir. Moğolistan’da Orhun Vadisi’nde bulunan yazıtların, II. Göktürk Kağanlığı’na ait, yazılış tarihleri ise MS. 8. yüzyılın başlarına dayanmakta olduğu, yazıtlardan Kül Tigin Yazıtının 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı'nın ise 735 yılında yazıldığı tespit edilmiştir.

Türklerin kadim tarihinde ve Türkistan geniş coğrafyasında bulunan ilk yazı olmamakla birlikte, Orhun Yazıtları, “Türkler kesin olarak yazılı devlet uygarlığıdır” tezini destekler. Zira Orhun Yazıtları, Türkçenin ilk kesin olarak çözümlenmiş, uzun metinli, devlet dili olarak kullanıldığı yazılı belgeler olarak karşımıza çıkar.

ALTIN ADAM VE GÜMÜŞ KASE

1969’da Kazakistan’da, M.Ö. 4.-3.yüzyıllarında Saka/İskit dönemlerine ait Altın Adam kurganlarında 2 satır ve 26 sembol/harften oluşan yazısı olan bir kase (kepçe) bulunmuştur.

Gümüş kasenin keşfedilmesinin üzerinden neredeyse 50 yıl geçmesine rağmen, kase üzerindeki yazıtın gizemi hala tam olarak araştırılıp çözülememiştir. Bilim insanları tarafından yapılan bu yazıya ilişkin çeşitli yorumlar bulunmaktadır. Türkistanlı bilim insanları, bu yazının Kazakistan topraklarında yaşayan Sakaların dilinin en eski kanıtı ve Türk diliyle ilişkili olduğunu savunurlar. Altın Adam kurganlarında bulunan kase üzerindeki yazılara ilişkin tartışmalar devam ederken, Orhun Yazıtları’nın Türklere ait ilk yazılı belge olduğu kanıtlanmış ve uluslararası akademide kabul görmüştür.

UNESCO’DA ORTAK TÜRK MİRASI

Türk dünyasının tarihi, kültürü, dili ve mirası, UNESCO nezdinde en geniş biçimde temsil edilen kültürel gruplardan biridir. Burada bugüne kadar Türk dünyasıyla ilgili çok geniş bir miras tescil edilmiştir. Dil alanında Orhun Yazıtları’nın yanı sıra Divânü Lugâti’t-Türk; edebiyat alanında -Manas, Dede Korkut, Ozanlık geleneği; kültür alanında Nevruz, yurt/çadır, atlı sporlar, Türk müziği gelenekleri ile düşünce alanında ise Ahmed Yesevi, Ali Şir Nevai, Yunus Emre gibi ortak isim ve değerler sayılabilir.

UNESCO’nun yanı sıra birçok alanda kültür ve eğitimde uzaydan savunma sanayisinde ortak Türk isimlerinin kullanıldığını ve Türk bilincinin tekrar kazanılmaya başlandığını söylemek yanlış olmaz. Zira şimdiye kadar Batı merkezli tarih ve uluslarası ilişkiler disiplinlerinin ve okumaların merkez alınması veya ağır basması nedeniyle Türklere dair birçok şey göz ardı edilmiş veya gölgede kalmıştır.

Günümüzde ise Türk halkları açısından Türklerin Yüzyılı şiarıyla yeniden canlanan bir devir, adeta bir Türk Rönesans dönemi yaşanmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında birçok kuruluştan söz etmek mümkündür. Birçok alanda yapılan toplantılar ve etkinliklerle bu gerçek açıkça ortaya konulmaktadır. Türkiye ise bu entegrasyonun lokolmotif gücüdür.

AK PARTİ VİZYONU

Türkiye, bugüne kadar başta Türk Devletleri Teşkilatı 2040 Vizyonu çerçevesinde olmak üzere, birçok alanda iş birliği içinde hareket etmektedir. AK Parti’nin geliştirdiği Vizyon Belgesi ise 14 bölüm ve 69 altbaşlığıyla, partinin bütüncül bir yaklaşım içerisinde aldığı kararların daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda AK Parti döneminde Türkiye, Türk Dünyası Vizyon Belgesi ile Türk Devletleri ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı diyebiliriz. Ortak Türk alfabesiyle yayınlanan bu belge, ekonomiden kültüre, çevreden eğitime birçok alanı kapsamaktadır.

15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü, Türk dili ve kültürünü küresel ölçekte görünür kılması açısından önemlidir. Aynı zamanda Türklerin diline sahip çıkmasına, tarihini araştırmasına vesile olabilir. Dün açıklanan Vizyon Belgesi’nin ise Türk ailesinin birliğini pekiştirme adına atılan önemli bir adım olduğu aşikardır. Hayırlara vesile olsun. Darısı tüm Türk Devletlerinin başına…