Dijital cihazlar çocuk bakıcısı değildir!

Arşiv

Prof. Dr. S. Tunay Kamer / Kastamonu Üniversitesi

Çocuklar, okul öncesi dönemde bebeklikten çıkarak kendilerini, ebeveynlerini ve çevrelerini algıladıkları, duygularının farkına vardıkları ve yeteneklerini geliştirdikleri kritik bir sürece girerler. Bu dönemde çocuklara verilecek eğitim ve kazandırılabilecek beceri ve alışkanlıklar, çocukların yaşamları boyunca mutluluk, sağlık ve başarı ile ilerlemelerinin önünü açacaktır. Bu nedenle ebeveynlerin çocukların gelişim dönemlerini göz önünde bulundurarak bilinçli yaklaşımlarda bulunmaları gerekiyor.

Akıllı telefonlar, tabletler gibi dijital cihazların kullanımı oldukça artmış ve özellikle salgın döneminde vazgeçilmez hale gelmiştir. Çocuklar eğitimden eğlenceye, sosyal iletişimden bilgiye erişime kadar birçok alanda dijital cihazları aktif olarak kullanmaktadır. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) göre okul öncesi çocukların yüzde 50’si, her gün düzenli olarak dijital cihazları kullanıyor. Teknolojinin doğru kullanımı ile çocuklar dijital eğitici oyunlar aracılığıyla zaman yönetimi, mesajları doğru algılama, eleştirel düşünme, stres durumlarında kendini yönetme, takım çalışması gibi olumlu davranışları öğrenebilmektedir. Fakat özellikle 0-3 yaş arasında dijital cihazlarla tanışan ve bu dijital cihazları yanlış ve aşırı kullanan çocuklarda dikkat eksikliği, içe kapanıklık, görme bozukluğu, saldırgan davranışlar, fiziksel hareketsizlik, yeme bozukluğu, uyku sorunları, düşük akademik başarı başta olmak üzere bilişsel, sosyal, duygusal, bedensel ve dil gelişiminde gecikmelere ve problemlere neden olabilmektedir.

ÖNCE EBEVEYN KURALLARA UYMALI

Okul öncesi dönemde dijital cihazların “bakıcı” olarak kullanılması, çocuğu üzmemek veya sakinleştirmek amacıyla verilmesi ya da yemek yedirebilmek için kullanılması en çok yapılan yanlış davranışlar arasındadır. Çocukların teknolojiyi nasıl ve ne kadar süreyle kullanabileceklerini öğretmek ve yönetmek ebeveynlerin sorumluluğundadır. Ebeveynlerin dijital cihazları kullanabilmeleri, içerik ve oyunlar hakkında bilgi sahibi olmaları, sosyal platformları tanımaları ve çocuklarıyla yakın ilişkiler kurmaları gerekmektedir. Ebeveynlerin çocuklarının ne izlediklerini, ne kadar süre izlediklerini ve izlediklerinden ne kadar etkilendiklerini takip etmesi çocuğun gelişimi için büyük önem taşıyor. Ebeveynler bu konuda çok bilinçli olmalı ve çocuklarına doğru ve sağlıklı bir rol model olmalıdır. Çocuklar birçok davranışı ebeveynlerinden görür, taklit eder ve öğrenirler. Örneğin akıllı telefonunu çok fazla kullanan bir ebeveynin çocuğuna çok fazla akıllı telefon kullanmanın olumsuz sonuçlarını öğretmesi mümkün değildir. “Çocuk bugün evde, hadi bugün fazla kullansın, beni de fazla rahatsız etmesin” düşüncesi aslında belirlenen kuralları ebeveynlerin ihlal ettiğinin bir göstergesidir.

TEKNOLOJİYLE TERBİYE OLUR MU?

Dijital cihazların çocukların belirli davranışlarını pekiştirmek için ödül ya da ceza olarak kullanıldığı da görülmektedir. Örneğin yemeğini bitiren bir çocuğa ödül olarak teknoloji kullanımını teklif etmek ya da odasını toplamayan bir çocuğu dijital cihazlardan uzak tutmak gibi cezalar asla verilmemelidir. Teknolojinin neden kullanıldığı ya da ne işe yaradığı bu tür uygulamalarla çocuklara doğru bir şekilde öğretilemez. Bu tür tutumlar dijital cihazların işlevi hakkında çocuklara yanlış bir mesaj iletebilir.

Çocuklar okulda, sokakta, televizyonda ve internette yaşına uygun olmayan, kalitesiz içeriklerle karşılaşabiliyor. Ebeveynler bu tür içeriklerin uygun olmadığını ve çocuklar üzerinde olumsuz etki oluşturabileceğini sakince anlatmalıdır. Aslında çocuklar bir içerikle karşılaştıklarında bunun kendilerine uygun olup olmadığını anlarlar. Önemli olan çocuğa bu durumda nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini öğretmektir. Eğer içerik uygunsuz ise çocuktan uzaklaşması ya da kapatması istenir. Çocuk hâlâ ilgileniyorsa, itirazlar çocuğun anlayabileceği şekilde dile getirilir ve uzaklaşması istenir. Sonrasında neden ilgilendiği, merak ettiği bir şey olup olmadığı hakkında konuşmak gerekir. Eğer durum göründüğü kadar basit değilse bu konuda profesyonel destek almak daha faydalı olacaktır.

GÜVENE DAYALI İLETİŞİM ŞART

Bazı uygulamalar çocukların kullanımını izleyip sınırlandırırken, çocukların fırsat buldukları her an istedikleri içeriğe erişebilecekleri ya da farklı ortamlarda kontrolsüzce maruz kalabilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle çocukla güçlü ve güvene dayalı iletişimin geliştirilebileceği ortamlar oluşturmak önemlidir. Örneğin çocukların heyecan duydukları bir oyuna oyuncu ya da izleyici olarak katılmaları, onlara oyunun içeriği hakkında bilgi edinme, o oyun ve diğer oyunlar hakkında sohbet etmeye ve güçlü bir bağ kurmaya yardımcı olabilir. Ayrıca ebeveynlerin çocuklarıyla evde ve doğada daha fazla vakit geçirmesi, kitap okuması, birlikte masa oyunları ve geleneksel oyunlar oynaması gibi alternatif aktiviteler de çocukların gelişimi için çok önemlidir. Aileleriyle bolca vakit geçiren ve sağlıklı iletişim kuran çocukların özgüvenleri ve sosyal becerileri artıyor. Sosyalleşen ve daha fazla uyaranla tanışan çocuklar paylaşma, yardımlaşma, saygı, sevgi gibi birçok değeri, diğer çocuklara göre daha fazla kazanabiliyor.

Günümüzde çocukları dijital dünyadan tamamen soyutlamak mümkün olmasa da ebeveynlerin seçici davranmaları, içerikle ilgili hassasiyetlerini çocuğa aktarmaları ve çocuklarının içerikle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri konusunda destek olmaları çok önemlidir. Çocukların merakını ve araştırma isteğini teşvik eden doğru içeriklere yönlendirilmesi, dijital cihazları bilinçli bir şekilde kullanabilmelerine yardımcı olacaktır. Bu süreç, hem ebeveynlerin hem de çocukların birlikte öğrenip büyüyecekleri bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.