Trump Paris İklim Antlaşmasından neden çıktı?

Donald Trump.

Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy / İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi

Trump’ın başkanlık yemininden sonra açıkladığı hedef ve politikalar kadar, bu hedefleri gerçekleştirmede uygulayacağı yöntemler de önem kazanıyor. Açıklanan hedef ve amaçlardan ilki “Amerika’nın menfaatlerini korumak” şeklinde ortaya konuldu. Bu ilk amaç nasıl uygulanacak sorusuna verilecek cevaplar ve uygulamalar önemli görünüyor. Trump, Amerika’nın menfaatlerini karşılıklı egemenlik haklarına saygı, eşitlik ve adalet ilkelerine göre mi koruyacak; yoksa tam tersine Amerika’nın tek taraflı çıkar ve menfaatleri adına her türlü maddi; hukuk ve insanlık dışı araçlar ve güç kullanılarak mı gerçekleştirilecek?

Trump’ın bu amaçları Amerika’nın hegemonik gücüne dayalı olarak uygulamaya koyacağı yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Örnek olarak Trump dünyadaki iklim değişikliklerini önleme konusundaki uluslararası ve bireysel çaba ve alınacak tedbirler konusundaki uluslararası anlaşmalarla belirlenen katkı ve yükümlülüklere uymayacağını belirtmek anlamında Paris İklim Antlaşması’ndan tek taraflı olarak çekileceğini açıklamış bulunuyor. Peki neden?

HESAP VERMEK İSTEMİYOR

İklim değişikliklerinin ortaya çıkaracağı dünya üzerindeki küresel iklim değişiklikleri ve felaketler Amerika’yı hiç etkilemeyecek mi? İklim değişikliklerine yol açtığı belirlenen en olumsuz neden olarak karbon emisyonlarının salınımında en baş aktör Amerika ve Amerika’yı zenginleştirmek için çalışan ağır sanayi değil mi?

Amerika başlıca müsebbiplerden biri olmasına rağmen, hava kirliliğini azaltıcı önlemleri almak için gerekli sorumluluk ve mali yükümlülüklerden tek taraflı olarak kurtulmak istediği gibi, bu konuda hiçbir milletler arası kurum ve makama hesap vermek de istemiyor. Hatta Trump ve taraftarlarının kafasında şöyle bir senaryonun olduğunu düşünebiliriz: Trump ve yandaşlarının Grönland adasını Amerika topraklarına katmak ve Amerika’yı toprak sahası olarak büyütmek amacını açıkça belirtmesi iklim değişikliklerini körükleyici ve olumsuz etkileri dolayısıyla fosil yakıtların çıkarılmasını ve kullanılmasını sınırlandırma konusundaki tedbir ve yükümlülüklere uymayacağını, aksine Amerika’nın fosil yakıt rezervlerini aşırı şekilde kullanarak fosil yakıt ve petrolün çıkarılmasında, kullanılmasında mevcut sanayi alt yapısını yeniden düzenleyip teşvik edeceğini açıklamış bulunmaktadır.

GRÖNLAND SENARYOSU

Trump adeta fosil yakıtların yeniden aşırı şekilde kullanılmasını sağlayarak hem iklim değişikliklerini olumsuz yönde en çok etkileyen ülke olmakla kalmayacak, dünya ikliminin olumsuz şekilde etkilenmesini ve Grönland adasındaki buzulların hem agresif hem de çabuk erimesini hızlandırarak her ne pahasına olursa olsun elde etmek istediği Grönland adasında buzullarının erimesiyle ortaya çıkan kara parçası ve altında yer alan yer altı zenginlikleri ve madenlere daha az bir miktar çaba ve maliyet ile ulaşabilmeyi amaçlamaktadır.

Dünyanın geleceği ve dünya insanlığının iklim değişiklikleri dolayısıyla yaşayacağı felaketler böyle bir senaryoda Trump’ın umurunda değil gibi görünüyor. Trump’ın insanlığın felaketine yol açacak sömürgeci ve tek taraflı hedeflerini gerçekleştirmede dünya insanlığı ve diğer egemen devletler eli kolu bağlı, çaresiz ve seyirci mi kalacaktır?

DÜNYA BİRDEN BÜYÜKTÜR

Amerikan başkanı Trump’ın hezeyanları ile ortaya çıkan bu felaket tablosu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” tespit ve deyişinin “Dünya birden büyüktür” veya “Dünya Amerika’dan ibaret değildir” şeklinde bir değişime uğraması sonucunu doğuracaktır.

Dünyanın geri kalanı Amerika’ya daha doğrusu Trump’a boyun eğerek onun bir uydusu, şamar oğlanı gibi yaşamak istemeyen onurlu ve Bağımsız Devletleri şimdiden karşılarına çıkacak tabloyu görerek Amerika dışında yeni bir güç birliği yaratmak ve kendilerini koruyucu politikaları hayata geçirmek yoluna gitmelidirler.

Olumsuz iklim değişikliklerine duyarlı ülkeler fosil yakıtların kullanımını sınırlandırarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırım ve kullanımlarını teşvik eder ve desteklerken, Trump Amerika’sının tam tersi bir politikayla fosil yakıt kullanımını öne çıkarması önemli bir paradoks olarak ortaya çıkmaktadır. Amerika, yeni dünya düzeninde onurlu ve yapıcı konumunu korumak istiyorsa, Trump’ın aşırı hayalci ve sömürgeci tavrını terk etmek zorunda olduğunu bilmelidir.