Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar - Türkolog/Anadolu Üniversitesi
Son dönem her zeminde heyecanla sarf edilen bir cümle var: “Bir Millet, Çok Devlet”. Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) başarılı çalışmaları sonucunda gücüne güç katan bir Türk Dünyası kavramından daha somut bir biçimde bahsetmek mümkün. Türk devletleri siyasetten kültüre, sanattan edebiyata, ticaretten ekonomiye hayat sahnesindeki birçok unsur çerçevesinde iş birliklerini günden güne artırmaya devam ediyor. Özellikle kültür ve kültürel miras eksenindeki iş birlikleri üzerine yapılan çalışmaların ön plana çıktığı aşikâr. TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, yakın zamanda “Birleşik Müze Geçiş Kartı” projesi üzerinde aktif olarak çalıştıklarını duyurmuştu. Bu duyuru Türk dünyası ortak kültürel mirasına vurgu yapması yönüyle çok değerli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Zira kadim geçmişe yolculuk ancak müzelerin kalbinde yapılabilirdi.
Türkiye, tarih boyunca kültürel mirasın korunması ve tanıtılması noktasında öncü roller üstlenmiş; sahip olduğu zengin kültürel dokuyu sadece kendi toplumuna değil, uluslararası kamuoyuna da aktarmada etkin bir aktör olmuştur. Bu öncülük, Türk dünyasının ortak kültürel mirasına yönelik girişimlerde de kendini göstermektedir. Türk dili konuşan toplulukların tarihsel süreç içerisinde oluşturduğu ve kuşaktan kuşağa aktardığı kültürel değerler bütünü, bu ortak mirasın temelini teşkil etmektedir. Bu miras yalnızca somut varlıkları (tarihi yapılar, mimari eserler, anıtlar vb.) değil; aynı zamanda somut olmayan unsurları da (folklor, dil, gelenek ve görenekler) kapsamaktadır. Türkiye, özellikle son yıllarda bu mirası koruma, görünür kılma ve gelecek nesillere aktarma konusunda gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde somut adımlar atmış ve kültürel iş birliklerini güçlendirmiştir.
KÜLTÜREL DİPLOMASİ
Bu çerçevede hayata geçirilmesi planlanan “Birleşik Müze Geçiş Kartı” projesi, Türkiye’nin kültürel diplomasi stratejileri açısından da dikkate değer bir girişim olarak değerlendirilmektedir. TDT üye ülke vatandaşlarının, kapsamlı bürokratik işlemlerden muaf bir şekilde kültürel seyahatlerini gerçekleştirebilmelerine imkân tanıyacak olan bu kart hem kültürel mirasın erişilebilirliğini artırmakta hem de halklar arası etkileşimi ve tarihsel bilinçlenmeyi teşvik etmektedir. Böylelikle, örneğin bir Kazakistan vatandaşı Orhun Yazıtlarının gölgesinde tarihsel düşünceye dalarken, aynı zamanda İstanbul’da Topkapı Sarayı’nın avlusunda Osmanlı mirasıyla buluşabilecek. Bu bağlamda, Hive’den Buhara’ya, Taşkent’ten Türkistan’a ve oradan Konya’ya uzanan bu kültürel harita, yalnızca geçmişi hatırlatma işlevi değil, aynı zamanda bugünü anlamlandırma ve geleceği şekillendirme işlevi de görecektir. Bu proje; aynı zamanda bölge turizmini canlandıracak, kimlik ve aidiyet bilincini pekiştirecek ve kültürel sürdürülebilirlik açısından çok yönlü kazanımlar sunacaktır. Böylece TDT bünyesindeki ülkeler arasında ekonomik ve diplomatik alanlarda da derinleşen bir iş birliği ortamı oluşacaktır.
NESİLLER VE ZAMANLAR ARASI BİR KÖPRÜ
Türk dünyasında yer alan ülkeler, her biri kendine özgü kültürel dokusunu barındıran, ancak büyük bir tarihsel ve medeniyet ortaklığının halkalarını temsil eden zengin duraklar sunmaktadır. Tüm bu eşsiz coğrafyalar, Türk dünyasının müşterek hafızasında yer etmiş mimari şaheserleri, doğal zenginlikleri ve kültürel sembolleriyle yalnızca geçmişin değil, bugünün de yorumlanmasına olanak tanımaktadır. Bu doğrultuda şekillenen “Birleşik Müze Geçiş Kartı” gibi projeler, Türk dünyasını oluşturan ülkelerin sahip olduğu kültürel çeşitliliği ortak bir potada buluşturarak, İstanbul’dan Semerkand’a, Almatı’dan Lefkoşa’ya kadar uzanan bu büyük kültürel haritayı hem sembolik hem işlevsel anlamda birleştirmektedir. Bu yolculuk, sadece fiziki mekânlar arasında değil; zamanlar, nesiller ve halklar arasında da bir köprü kurarak, yerelden evrensele açılan çok katmanlı bir kültür etkileşimini mümkün kılmaktadır. Müzelerin eğitimsel, kültürel bellek taşıyıcısı, toplumsal ve sosyal, ekonomik ve de sanatsal ve estetik işlevleri topyekûn düşünüldüğünde bu projenin ne manaya geldiği daha iyi anlaşılacaktır.
TÜRK DÜNYASI TURİZM YILI
Türk dünyasını oluşturan ülkeler, ortak dil, tarih ve kültür mirasından beslenen çok katmanlı zengin bir yapıya sahiptir. Bu zengin ortak miras, kültürel diplomasinin araçları yoluyla görünür kılındığında kültürel bütünleşmeye büyük kapı aralayacaktır. Bunun yanında bu ortak miras, ekonomik kalkınmaya ve uluslararası iş birliğine de katkı sağlayabilecek potansiyele sahiptir. Bu çerçevede, “Türk Dünyası Ortak Turizm Rotası” ile “Türk Dünyası Birleşik Müze Kartı” projeleri hem sembolik hem de somut kazanımlar sunabilecek stratejik girişimler olarak değerlendirilebilir. Bu süreçte bir takım dezavantajlı durumlarla karşılaşma ihtimallerini de göz önünde bulundurmada fayda vardır: Altyapı ve ulaşım noktasında; rota üzerindeki ülkelerin turizm altyapısının uyumlu hale getirilmesi ve konaklama tesislerinin iyileştirilmesi gerekecektir. Ayrıca, Türk Dünyası ülkeleri arasında kısmi kültürel farklılıkların bulunması, ortak tanıtım stratejilerinde zorluk yaratabilir. Bu bağlamda yine ülkeler arası vize ve ulaşım konularında kolaylık sağlanması önemlidir. Kültürel miras odaklı tanıtımların yapılması ve bu bağlamda “Türk Dünyası Turizm Yılı” gibi etkinliklerin tertip edilmesi faydalı olacaktır. Dijital tanıtım ve pazarlama günümüzde stratejik bir öneme sahiptir. Turistik destinasyonların uluslararası düzeyde tanıtımı, günümüz seyahat alışkanlıklarında büyük oranda dijital platformlara kaymıştır. Eskinin kadim seyyahlarının yerini bugünün çağdaş turistleri hatta sanal seyyahları almıştır. Bu bakış açısıyla hem çağdaş turistler hem de sosyal medya ve dijital platformlar kullanılarak genç turistler hedef kitle olarak özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Türk Dünyası Birleşik Müze Kartı projesi, Türk dünyası devletleri arasındaki kültürel bağları güçlendirebilir ve ortak kültürel mirası daha görünür hale getirebilir. Çünkü müzelerin evrensel bir dili vardır ve bu dil hakikaten çok etkilidir. Sonuç olarak, Türk Dünyası Ortak Turizm Rotası ve Birleşik Müze Kartı projeleri, kültürel, ekonomik ve diplomatik açılardan çok boyutlu faydalar sunabilecek potansiyele sahiptir. Bu projeler; altyapı yatırımları, dijital tanıtım stratejileri, vize kolaylıkları ve bürokratik iş birliği gibi temel alanlarda sağlanacak eşgüdümle desteklendiğinde büyük fırsatlar zemini kendiliğinden doğacaktır. Böylelikle bu süreç hem bölgesel entegrasyonu derinleştirecek hem de Türk dünyası ortak kültürel mirasının sürdürülebilirliğine büyük oranda katkı sağlayacaktır.