Başbakan Yıldırım: 2018 yıl haritası hazır

Başbakan Binali Yıldırım JW Marriott Otel'de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuştu. Yıldırım "2018 kolay olmayacak ama ülkemizin bugüne kadar kazanımları sayesinde, güven sayesinde 2018'de de inşallah büyüme aynen devam edecek. 2018'de yol haritamızı hazırlıyoruz" açıklamasında bulundu.

Yeni Şafak
​Başbakan işadamlarına seslendi.

Başbakan Binali Yıldırım JW Marriott Otel'de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuştu.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

Türkiye'nin ekonomisi ve gelecek vizyonu ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptılar. Bu değerlendirmeleri not ettik. Bir kısmı bizim de iştirak ettiğimiz konular, bir kısmı da herhalde bu toplantı sonrası yapacağımız geniş kapsamlı açıklığa kavuşacak, birbirimizi daha iyi anlamamıza vesile olacak konulardır.

Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren birkaç süreci, bir arada yaşadığımızı süreçten geçiyoruz. Başınıza gelenler yüzde 10'dur. Nasıl tepki vereceğiniz nasıl davranacağınız da yüzde 90'dır.

Küresel kriz, 2008 krizi 1929 buhranına bir ölçüde benzetiliyor. Bu doğrudur. Üzerinden yaklaşık 10 sene geçmesine rağmen, küresel krizin henüz bittiğini söyleyemeyiz. Zamanlıca alınan tedbirler sayesinde en asgari düzeyde etkilenen ülke olduk. Küresel krizde büyümesini artırmaya devam etmiş, istihdama, üretime katkı sağlayan bir ülke olarak ayakta kalmasını bilmiştir.

2013'e geldiğinde Türkiye neredeyse faiz oranlarını yüzde 5'in altına indirmiş, İMF ile olan borcunu bitirmiştir. En büyük havalimanını ihale etmiş tam o sırada Gezi olayları ile karşı karşıya kaldı Türkiye. Daha kısa süre sonra da 15 Aralık FETÖ Örgütü'nün yargı kumpası ile yüzleşmek zorunda kaldı. Altın vuruşunu 15 Temmuz Darbe Girişimi ile gerçekleştirmiş. Türk milleti bu belayı def edebilmiştir. Hedefte Türkiye vardı. Başka bir ülkede yaşansa 10 senede belini doğrultamaz.

"5-7 arasında büyüyeceğiz"

Türkiye'nin geçmiş yıllarına geri dönmesini, kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir ülke olması için yapılan önemli bir hamleydi. 15 Temmuz'dan sonra Türkiye 3. çeyrekte 4.9 küçüldü ama yıl sonuna geldiğimizde 3.2 büyüme ile AB ülkeleri oranının üzerine çıkan bir büyüme oranını yakaladık.

Özel sektörümüze, ekonomimize güveniyoruz ve bu yüzden gerekli tedbirleri aldık, kredi garanti fonu ile 250 milyar lira bir kaynak oluşturduk ve bundan 250 bin civarında işletmemizin yararlanmasını sağladık. KOSGEB'in KOBİ'lere sağladığı imkanlar ile 500 bin işletmemiz burada nefes aldı, işlerini yoluna koydu ve ekonomimiz büyümeye devam etti. Kriz senaryolarını ters yüz edip geride bıraktık.

Türkiye'nin kalkınmasına kamu 1 katkı sağlıyorsa, özel sektör 8 katkı sağlıyor. Sizleri dikkate almadan, meseleye dahil etmeden yapılması söz konusu edilemez. Yol haritasını birlikte yapacağız. Bu işler nedir? Bir kere reformları yapmaya devam edeceğiz. Vergi reformunu yapacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için iddialı bir eylem planını hayata geçireceğiz.

Üniversitelerimizin sayısını artırmak eleştiri konusu olabilir. 1 milyon gencimiz de lise mezunu oluyor ve üniversite kapısında bekliyor. Sayıları artırmasaydık, üniversiteye girecek sayıları daha fazla artacaktı.

Bütün şartlara rağmen Türkiye büyümeye gelişmeye devam ediyor. Bu konuda tereddüt göstermeyin, ülkemize güvenelim, bölgemizin ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunun farkında olup çalışmalarımızı sürdürelim.

3 terör örgütü ile mücadele

Suriye sorunu çözüm noktasına geldi ise Türkiye'nin büyük payı vardır. Kimin gerçekte terör ile mücadele ettiğini bilen biziz. Dünyada hiçbir ülke aynı anda 3 terör örgütü ile mücadele etmiyor. Bir yandan DAEŞ, PKK, FETÖ...

Bu ülke kimliğini taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var. Son 2 yılda taarruz esasına dayanan bir mücadele yöntemi ile 780 kilometrekare her noktasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı dalgalanıyor. Bunu gören dış güçler, yeni versiyonlarını hayata sokmak gayreti içerisindedir.

Terör örgütü ile açık ve seçik bir şekilde işbirliği yapmak, DAEŞ'i yok etmek için böyle bir işbirliği yapmaya mecburlarmış. Bunu asla ve asla ikna edemezler. Önem verdiği dostluk ilişkisine zarar verdiğini söyledik. Sorun, Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye bakışındadır. İşte 15 Temmuz Darbesi'nin arkasında olan FETÖ'nün tüm dünya kabul ediyor, Amerika bu konuda hiçbir adım atmıyor. 11 Eylül'de ikiz kuleler yıkıldığında birkaç gün sonra Başkan Bush onların enkazında direnerek Amerika büyük bir atak ile karşı karşıyadır. Bunu yapanı ininde vuracağız dediğinde tüm ulusları buraya davet ettiğinde en önce giden ülkelerden biri biz olduk. Aynı Amerika, terör örgütü başını vermeyi kabul etmiyor. Tüm bunlardan öte, Türkiye, niye Amerika'ya soğuk bakıyor. FETÖ darbesi sonrası Amerika'nın hareket etmekte isteksizliği nedeniyle soğuk bakıyor ve haklı. Müttefikimiz olan ülkelerin ne demelerini beklerdik. Asla ve asla bu darbeyi desteklemiyoruz, Türk hükümetin yanındayız demelerini beklerken. Derin bir sessizlik karşısında kaldık. İngiltere bunun istisnasıdır. Darbe oldu geçti, bu işi yapanları fazla hırpalamayın demeye başladılar. Bu da bizim canımızı sıkan en önemli gelişme olmuştur. Türkiye'nin geleceğinin modern dünya ile entegre bir şekilde devam etmekte olduğunu biliyoruz.

Bundan sonraki adım Cenevre'de kalıcı hale getirmek. Etnik grupların içinde yer alacağı Suriye devletinin oluşturulmasıdır. Şimdi, Kuzey Irak bölgesel yönetimi Irak'ın anayasal sınırları içerisine gelmek zorunda kalmıştır.