Dünya genelinde 2008 yılında yaşanan ekonomideki daralmanın Türkiye’ye yansımalarını asgariye indirmek için birçok bakanlığın peş peşe getirdiği yatırım desteklerindeki karmaşa masaya yatırılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevi devralmasının ardından önümüzdeki dönem ekonomide planlanan yatırımlarla ilgili bugüne kadar getirilen teşvik mevzuatlarının gözden geçirilmesi ve sadeleştirilmesi talimatı verdiği öğrenildi.
KONUNUN UZMANLARI DAHİ ANLAMIYOR
Yeni Şafak’a bilgi veren uzmanlar, vergi uygulamalarındaki karışıklığın da masaya yatırılacağına dikkat çekerek, vergi teşviklerinin aşırı cömert oluşunun yanı sıra, çok sayıda teşvik düzenlemesinin de iş dünyasında kafa karışıklığına yol açtığını dile getirdi. Sık aralıklarla getirilen teşvik düzenlemelerinin mükellefleri yeterince mutlu etmediğini belirlediklerini kaydeden uzmanlar, “Verilen teşviklerin işletmelere önemli vergi tasarrufu sağlamasına rağmen mükelleflerin memnun etmemesinin nedenlerinin başında özellikle çok karmaşık oluşu geliyor” tespiti yaptı. Bu kapsamda başta yatırım teşvikleri ve Ar-Ge teşvikleri olmak üzere teşvik düzenlemelerinin son derece karışık, yönetilebilir olmaktan uzak olduğuna vurgu yapan uzmanlar, getirilen düzenlemelerle ilgili mevzuatların uzmanları tarafından dahi anlaşılamadığına dikkat çekti.
İHTİYAÇ OLAN ZAMANDA VERİLMELİ
Getirilen teşviklerin ihtiyaç olan zamanda kullanılmamasının da büyük eksiklik olduğunu anlatan uzmanlar, “Şimdi mevcut uygulamanın aksayan yönlerini ele alıyoruz. Örneğin yatırımlarda kurumlar vergisi indiriminin, Ar-Ge indiriminin, sınai mülkiyet haklarında istisna gibi teşviklerin birçoğunun işletme kâra geçtikten sonra verilmesi gibi bir uygulamanın yanlışlığı bize iş dünyası tarafından dile getirildi. Yatırımcıların harcama yaptığı esnada finansmana ihtiyaç duyduğunda teşvik istediği bilinmesine karşın, işletme kâr elde etmeye başladıktan sonra teşvik verilmesi gibi bir uygulama içerisinde olunan durumlar var” dedi.
HAYATIN GERÇEĞİYLE ÖRTÜŞMÜYOR
Teşvikin uygulamada nasıl etki oluşturduğunun izlenmemesinin teşvikin değerini düşürdüğü de dile getiriliyor. Bu kapsamda düzenlemelerin hayatın gerçekleriyle uyuşmadığına dikkat çeken uzmanlar, “Örneğin; nakit sermaye artırımında işletmelere faiz indirimi getiren bir düzenleme, aynı zamanda indirimden yararlanmak isteyen ortakların sermaye taahhüt borcunu öz kaynaklarla karşılayıp karşılamadığı bilinmeden getirilmiş oluyor. Bu sorun gözden kaçıyor. Bu nedenle de böyle bir teşvik isteyen işletme, eğer halka açık şirketse veya yabancı ortakları varsa ne yapacağını bilmiyor. Tek ortağı olsa nasıl tespit edeceğini bilmiyor. Ya da ortağı büyük bir şirketse, belli bir nakit akışında hangi ödemenin kaynağının nereden olduğuna yanıt bulunamayan bir durumda getirilen teşvikin hayatın gerçeğiyle örtüşmediği görülüyor” değerlendirmesi yaptı.
ÇOK TERCİHLİ TEŞVİKLER ETKİLİ DEĞİL
Teşviklerin seçici olmasının yerinde bir uygulama olduğuna dikkat çeken uzmanlar, herkese verilen aynı ölçüdeki teşvikin anlamının olmadığına vurgu yaptı. Öte yandan tercihli teşviklerin uygulamada karmaşa yaratacak kadar çok olması ise çok tercih yapılarak küçük farklılıklara neden olduğu dile getirildi. Bu kapsamda özellikle yatırım teşviklerindeki karmaşanın temelinde bu olduğu aktarıldı.
ALINAN TEŞVİK İNCELEME NEDENİ OLUYOR
Üzerinde durulan diğer konunun da; getirilen büyük tutarlı bir takım teşvik düzenlemelerinin, yüksek tutarlı işlem içerdiği için incelenme riski doğurması olduğunu belirten uzmanlar, gayrimenkul ve iştirak hissesi satışından doğan kazançlarla ilgili istisnadan yararlananların işlemlerinin incelenmesi ve yoruma açık çok sayıda konu olmasının bu duruma örnek olduğunu kaydetti. Bu tip durumlardaki incelemelerin de çoğunlukla tarhiyatla sonuçlanmasının işletmeleri huzursuz ettiği dile getirilirken, ardından başlayan yargı süreçlerinin, hem inceleme hem de yargı süreçlerinin getirdiği maliyet ve yoruculuğunun da işletmeleri teşviklerde farklı bir kaygıya ittiği vurgulandı.