Türk Hazinesi, bankaları ve şirketlerinin borçlanma döneminin genellikle yılın ilk yarısında yoğunlaşmasını fırsat bilen yabancı yatırım bankaları, olumsuz raporlarını genellikle bu dönemde açıklaması dikkat çekiyor. Yabancı yatırım bankalarının yarı dönemdeki raporlarına bakıldığında ısrarla kağıt üzerinde riskler olduğu gündeme getiriliyor.
Türk hazinesinin, bankalarının ve şirketlerinin borçlanma döneminin genellikle yılın ilk yarısında yoğunlaşması nedeniyle yabancı yatırım bankalarının olumsuz raporlarının da dönemsel olarak yılın ilk yarısında gelmesinin tesadüf olmadığına dikkat çekiliyor. Yabancı yatırım bankalarının yarı dönemdeki raporlarına bakıldığında ekonomideki gelişmelere dair yeni hiçbir bilgi olmazken, ısrarla kağıt üzerinde riskler olduğu gündeme getiriliyor. Ekonominin ‘riskli olduğu’ karalamasını yılın geri kalanında enflasyonda düşüş beklediklerini dile getirdikleri zamanlarda dahi yaptıkları görülüyor.
25 NİSANA ODAKLANDILAR
Bu kesimlerin bir süredir döviz kurlarındaki ateşin ancak Merkez Bankası’nın sert faiz bindirimi ile düşürebileceğini ortak bir söylemle dile getirdikleri görülüyor. Yakında zamandaki ümitleri, 25 Nisan’da toplanacak Para Politikası Kurulu’nda (PPK) bir sert faiz artırımı olduğu net şekilde görüldü. Uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley geçtiğimiz günlerde TCMB’nin nisan ve haziran aylarında faiz artırımı beklediğini açıkladı. Bu grubun daha önce 25 Nisan’daki PKK toplantısında faiz artırmayacağı görüşünü 4 gün önce değiştirmesi dikkat çekti. Banka, Türk Lirası'nın son 10 günde %5 civarında değer kaybetmesinin finansal istikrar ve fiyat istikrarı endişelerini yükselttiğini iddia etti. Bu nedenle Nisan toplantısı beklentilerini 75 baz puan faiz artırımı yönünde revize etti. Yine TCMB’nin bunu yaparken, politikasını basitleştirmesi talimatı ise dikkati çekti. TCMB’nin tüm fonlamasını %13,50 Gecelik Faiz üzerinde yapma kararı almasını, haftalık repo fonlama faizini kaldırmasını ve Geç Likidite Penceresi faizinin de 12,75’ten yüzde 16 civarında belirlemesini bildirmesi gözden kaçmadı. Ayrıca, TCMB'nin Haziranda faizi 50 baz puan daha artırarak %14’e çıkarabileceğini de piyasalara satmaya başladı.
ARABİSTAN’IN NOTU ONANDI
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise tehditler sonucu ‘rüşvetini’ 119 milyar dolarlık silah alarak ABD’ye veren Suudi Arabistan’ın notunu teyid etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından biri, Suudi Arabistan'ın kredi notunun "A1" seviyesinde teyit edildiği, not görünümünü de "durağan" olarak koruduğunu açıkladı. Yine ekonomik darboğazdan çıkamayan İspanya’nın da notu kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yükseltildi.
AĞIZ BİRLİĞİ İÇİNDELER
Bunun yanında ise uzmanlar, Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin ardından hızlı şekilde yatırımların artırılmasını kolaylaştırıcı düzenlemeleri tek tek hayata geçirmesinin bile uluslararası yatırımcı banka ve kredi derecelendirme kuruluşlarının masa başı hazırladıkları olumsuz raporlarını değiştirmediğine dikkat çekti. Uzmanlar, “Bu kapsamda Standart&Poor’s’un daha önce Türkiye ekonomisi ile ilgili kredi notunu BB olarak belirlerken, şubat ayının sonunda yine bu kararında ısrar etti, görünümü ise ‘negatif’e çevirdi” hatırlatmasını yaptı.
ARACI BANKALAR DA KAZANIYOR
Uzmanlar, borçlanmalar yabancı para cinsinden olduğu için kur riski almayan yatırımcıların, aldıkları primleri Türkiye’nin ülke riski olarak ödemesi gereken fark olarak gördüğünü kaydediyor. Burada, 2017 yılında 286 ila 375 baz puan prim ödeyerek yurtdışından borçlanma sağlanması örneğine dikkat çekiyorlar. Bu borçlanmalara aracılık eden bankaların da kazançları olduğuna dikkat çeken uzmanlar, şu tespiti yaptı: “Aracı bankalar, aldıkları tahvilleri müşterilerine satarak gelir elde ediyorlar. Böylece tahvil ihalelerinin ne kadar fazlasını alırlarsa, müşterilerine de o kadar satarak gelir kazanıyor. Burada aracı bankalar borçlanma faizinin yüksek olmasını sağlayarak tahvil fiyatlarını müşterilerine en ucuz fiyattan satmayı başarı gösteriyorlar. Çünkü faizler yükseldikçe tahvilin fiyatı düşüyor.”
TEK AMAÇLARI ‘FAİZ’
Bütün bu yaşananlara dikkat çeken ekonomi kurmayları, aylık olarak Türkiye’ye gelip en üst düzeyde görüşmeler yapan yatırım bankalarının ve kredi derecelendirme kuruluşları temsilcilerinin Türkiye’yi riskli göstermesindeki amaçlarıyla ilgili olarak “Olumsuz raporlarının oluşturacağı türbülansla Türkiye’nin dış finansman programında ihtiyaç olan borçlanmanın faizini de yönetme ve belirleme imkanı elde etmeye çalışıyorlar. Borçlanmayı böylece yüksek bir seviyeye taşıyarak, banka ve şirketlerin de daha yüksek faiz ödemesini hedeflemiş oluyorlar. Yabancı para faizlerin seviyesini belirleyen yabancı bankalar, daha sonra bu faizin swap yoluyla Türk Lirası faizlerinde de kullanılmasını sağlıyorlar” değerlendirmesi yaptılar.