Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın faizlerin ineceğine ilişkin kararlı duruşu piyasalarda dikkatle izlenirken, faizlerin nasıl düşürüleceğinin perde arkası netleşmeye başladı. Buna göre bankalar kredi talebinde bulunan şirketin bilançosunun bağımsız denetim şirketlerine onaylatıp onaylatılmadığına bakacak. Bağımsız denetim onayı almamış şirketlere kredi açılmayacak. Bağımsız denetimin işletmeler üzerinde oluşturacağı risklerin artısı ve eksisi de araştırılıyor.
YIL BAŞINDA BAŞLIYOR
Türkiye’deki işletmelerin de Büyük ve Orta Boy İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı (BOBİ FRS) kapsamında finansal tablolarını bağımsız denetime tabi tutma şartı 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren uygulamaya girecek. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) verilerine göre 6 bin 250 şirket bağımsız denetim sözleşmesi imzalamış bulunuyor. Bunlardan 4 bin 700’ü BOBİ FRS uygulayacak. BOBİ FRS ile Türk şirketlerinin AB ülkelerinde 2002 yılından bu yana uygulanan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) sistemine uyumlu hale getirilmesi düzenleniyor.
FAİZLER EKSPERTİZ RAPORUYLA OLUŞUYOR
Bankacılık sisteminin BASEL II kuralları ise işletmelerin UFRS’ye uyum sağlanmasını şart koşuyor. UFRS’nin kurallarının başında ise işletmelerin finansal raporlarının bağımsız denetime tabi yapmaları geliyor. Yetkililer ise bugün bankaların hiçbir şekilde şirketlerin bilançolarının denetimden geçip geçmediğine bakmadan kredi verdiğine dikkat çekiyor. Durum böyle olunca kredi talebinde bulunan şirkete verilecek kredinin faiz oranı ise bankanın kendi ekspertizinin verdiği rapor doğrultusunda belirleniyor. Böyle bir durumda da piyasalarda yüzde 20’den yüzde 26’ya kadar şirketin aktif büyüklüğüne ve ekspertizin kararına göre değişik oranlarda yüksek faizler oluşuyor.
TTK ZORUNLU TUTUYOR
Türk Ticaret Kanunu (TTK) ise 2017 yılı için aktifi 75 milyon lirayı, satışları 150 milyon lirayı aşan işletmelerin şirketlerin bilançolarını bağımsız denetimden raporuyla onaylatması şartını getiriyor. Buna rağmen, şirketlerin bunu yapmaktan imtina ettiğine dikkat çekiliyor. Bankaların bu durumda seçici davranmadığı ve kredi talebinde bulunan bütün şirketlerden aldıkları teminat ile kredi verdikleri dile getiriliyor.
ÇOK SAYIDA KREDİ RİSKLİ VE MALİYETLİ
Kredi talebinde bulunan şirketlerin aktifleri ve bilançoları iyi anlaşılmadan fazla sayıda şirkete kredi verilmesi ise bankaları kredinin geri dönüşünde olası riskleri de maliyete katmasına yol açıyor. Bunun da yüksek faize neden olduğunu dile getiren piyasalar, bilançosu bağımsız denetimden geçen şirketlerin seçilip kredi verilmesi halinde, kredi verilen şirket sayısının azalmasıyla riskin de düşeceği böylece faiz oranlarının da gerileyeceğini belirtiyor.