Hileli yazılım ile, dizel motorların emisyon kontrollerinden geçmesini sağladığı için Amerika’da büyük bir skandala imza atan Alman Volkswagen, 14.7 milyar dolarlık ceza karşılığında, ABD’de bulunan otomobilleri kasım ayından itibaren sahiplerinden geri almaya başladı. Mağdur olan müşterilerine, yaklaşık 475 bin hileli otomobili geri almak şartıyla 10 milyar dolar ödeyecek olan Volkswagen, 2019 yılı ocak ayına kadar problemli araçların yüzde 85’i için geri alım ya da tamiri tamamlamış olma garantisi vermişti. Sorun bu vakte kadar çözülmediği takdirdeyse şirket ekstra cezalar ödemekle karşı karşıya kalabilecek.
Volkswagen’den geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada Amerika’da şu ana kadar 238 bin dizel otomobilin geri satın alındığı, 6 bin 200 aracın ise tamir edildiği açıklandı.
Satış ve ihracat yasak
Ancak ABD’de toplam 475 bin aracın şu ana kadar 240 bine yakını 12 bin 500 ile 40 bin dolar arasında fiyatlarla geri alan Volkswagen bayileri, şimdi bu araçları depolayacak yer sorunu yaşıyor. Hürriyet'in haberine göre, şu ana kadar Detroit’in dışındaki NFL stadyumunda, Baltimore Limanı’nda ve California’daki Hava Kuvvetleri üssündeki depolama alanlarını kullanan Volkswagen, sayının her geçen gün artmasıyla yeni depolama alanları arayışına girdi.
ABD basınının merceğinde olan bu depolama alanlarındaki araç yoğunluğu dikkat çekerken, rakamın her geçen gün artması ise büyük problemleri beraberinde getiriyor. Asıl sorun ise geri alınan otomobillerdeki sorunun çözülmemesi halinde bu araçların ne olacağı hakkında yaşanmaya başladı. Düzeltmenin bir yolu bulunmazsa VW bayilerinin bu araçları satması yasak. Yapılan anlaşma gereği bu araçların çevresel şartları karşılamadan ki bunun çok zor olduğu belirtiliyor, daha az emisyon standartlarına sahip ülkelere bile ihraç edilmesi yasak. Yani Volkswagen bırakın ABD’de bu araçları tekrar satmayı, emisyon kanunları daha esnek olan Türkiye ve benzeri ülkelere bile ihracatı yasak.
Her hafta 15 bin araç
Toplam geri alınacak araç sayısının ise bu yıl sonunda 475 bini bulması bekleniyor. Şimdiden bu araçları depolamak için sorun yaşanırken sayının iki katına çıkmasıyla görüntünün daha da vahim bir hale geleceği belirtiliyor. Volkswagen’in emisyon sorununu düzeltmeden bu araçların satışına yasak konduğu için Amerika’nın bir çok kentinde devasa depo alanlarının görüntüsünün artacağı belirtiliyor. Eğer böyle giderse geri alınan araçların, durduğu açık alanlarda çürüme riskinin bulunduğu ve 2-3 yıl içinde tam anlamıyla hurda mezarlıklarını andıracağından endişe ediliyor.
Lüks markalar dizel kıskacında
Tüm dünyada emisyon kuralları her geçen gün sertleşip oranlar düşerken, bazı büyük Avrupa şehirlerinde şimdiden dizel araçların yasaklanacağı tarihler açıklanmaya başladı. Yani önümüzdeki 3-4 yıl içinde Paris, Londra gibi büyük şehirlerde dizel araç kullanmanın pek mümkün olmayacağı sonucu ortaya çıkarken, tüm Avrupa’da sert emisyon kanunları gereği satışların hızla düşeceği belirtiliyor.
Kuşkusuz bu noktada bir çok otomobil markası düşük emisyonlu alternatif motor teknolojiler üzerine yatırımlarını artırırken, en büyük sorunu ise lüks markaların yaşayacağı ortada. Çünkü özellikle emisyon kurallarının sertleştiği Avrupa’da orta sınıftaki araçlarda dizel satışları hızla düşürken, lüks sınıftaki araçlardaki dizel oranları ise tam tersine yükselmiş durumda. 2016 yılında Avrupa lüks sınıfta Land Rover satışlarının yüzde 95’i dizel modellerden oluşurken, Volvo’da bu oran yüzde 80, Jaguar’da ise yüzde 90’a çıkmış.
Buna çözüm bulamazlarsa lüks markaların yakın gelecekte Avrupa’da büyük sıkıntılar yaşayacağı belirtiliyor. Lüks sınıftaki dizelin payı artarken Avrupa’da toplam satışlarda ise dizelin payı 2016 yılında ortalama yüzde 3.7 düşmüş durumda. Bunda da Toyota, Opel, Vauxhall ve Citroen gibi orta sınıfta yer alan markaların etkisi var. 2016’da Avrupa’da Toyota’nın satışlarının sadece yüzde 10’u dizel araçlardan oluşurken, Opel-Vauxhall’daki dizel payı ise yüzde 20’nin biraz üzerinde gerçekleşmiş. Citroen’in ise dizel satışları 2016’de yüzde 9 gerilemiş.