Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, katıldığı bir televizyon programında, Karadeniz'de keşif yapılan bölgede sismik araştırma çalışmalarının yaklaşık 14 ay önce başladığını söyledi.
Çalışmalar kapsamında yerin binlerce metre altının röntgeninin çekildiğini dile getiren Dönmez, uzmanların değerlendirmeleri ışığında çalışmaların devam ettirilmesi sonucu başarının elde edildiğini belirtti.
Dönmez, bölgede deniz derinliğinin 2 bin 100 metre civarında olduğuna dikkati çekerek, "1500 metre civarında bir kazıdan sonra 2 tane gaz rezervuarı kestik. Bir tanesi yaklaşık 100 metre, diğeri 400 metre civarında. Gaz akışı gelmeye başladı buradan. Teknik ekip burada gazları test etti. Basınç okumaları yapıldı. Gaz keşfi olduğu kararına varmış olduk. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik ve teknik ekiple de kendisine konuyu detaylı sunumla anlattık. Aslında bugün 83 milyonla değil, bölgede yaşayan, yaşamayan herkesin merakla beklediği bu haberi paylaşmış olduk." diye konuştu.
Karadeniz'de 2004'ten bu yana yabancı şirketlerle ortaklıklar kurularak 6 derin deniz sondajının gerçekleştirildiğini belirten Dönmez, şöyle devam etti:
"Maalesef keşif yakalayamadık. Keşif yapılan saha ise daha önce sismik araştırması yapılmamış yeni bir sahaydı. 3-4 sene önce de Romanya'da, nispeten yakın bir sahada miktarı bugüne göre daha düşük bir keşif oldu. İlk etapta 2 bin kilometrekarelik bir sismik çalışma yaptık. İlk sondajı da potansiyeli en yüksek sahada yaptık. Tamamı 8 bin kilometrekare olan bir alan. Buralarda da sismik çalışmalara başlayacağız. Aşağıda kalan formasyon benzer nitelikte. İleride yeni keşif kuyuları da açacağız. Rakam biraz daha netleşecek ama beklentimiz bu rakamın yukarı yönlü revize edilmesi."
"Keşif, 7-8 yıllık tüketime karşılık geliyor"
Bakan Dönmez, Türkiye'nin yıllık doğal gaz tüketiminin 45-50 milyar metreküp olduğuna işaret ederek, "Bu keşif, hiçbir yerden kaynak almamış olsak ülkemizin yaklaşık 7-8 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek ancak tabii keşifler devam edecek, belki bu rakam daha da artacak." ifadesini kullandı.
İlk gazın kıyıya ulaştırılması için 2023 yılının hedeflendiğini söyleyen Dönmez, sahadan gerçekleştirilecek üretim için planlama yapılacağını dile getirdi.
Dönmez, bu tip sahalarda ilk üretimin görece düşük olabileceğini ancak bu aşamaların hepsinin planlanarak sektör ve kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.
Bakan Dönmez, rezervin ekonomik değerine ilişkin, "Bundan sonraki gaz ve petrol fiyatlarını bilmeden geleceğe dönük tahminde bulunmak zor. Dünyada küresel ölçekte gaz fiyatları petrole endeksli gerçekleşiyor. Geriye dönük 3-5 yıllık perspektifle bakarsak bu miktardaki gazın ekonomik değerinin 65 milyar dolar olacağını söyleyebiliriz." dedi.
Türkiye Petrolleri'nin (TP) son yıllarda ciddi birikim ve tecrübe kazandığını vurgulayan Dönmez, şunları ifade etti:
"Bundan sonra sondaj ve sismik çalışmaları kendi imkanlarımızla yapacağız. Kıyıya boru hattı çekimi bir defa yapılacak bir iş. Muhtemelen ihale etmek suretiyle uluslararası ölçekte yapılacak. Onun dışında işletme tamamen TP üzerinden olacak. Kıyıya geldikten sonra da sisteme bağlamak suretiyle yerli, milli imkanlarla ve kendi personelimizle bu gazı işletip evinize kadar getireceğiz. Biz doğal gaz ve petrole yıllık 40 milyar dolar seviyesinde ödeme yapıyoruz. Bunları da azaltacağız ve cari açığa pozitif katkısı olacak."
Doğu Akdeniz'deki arama çalışmaları
Doğu Akdeniz'deki çalışmalara da değinen Bakan Dönmez, dünya örneklerinin Türkiye'nin tezlerini destekler nitelikte olduğunu söyledi.
Dönmez, bölgede "Türkiye'yi oyunun dışında tutalım" anlayışı olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Buradan geri adım atmadık, son derece haklıyız. Türkiye eski Türkiye değil. Sahada kazanıp masada kaybeden bir ülke değil. Diyaloğa da açığız. Bunu da defaatle söyledik. Son dönemde AB girişimiyle Yunanistan ile aramızda bir diyalog başlamıştı ama aradan birkaç hafta geçmeden Yunanistan gitti Mısır ile bu anlaşmayı yaptı. Yunanistan bugüne kadar da masaya gelmekten çekinmiş, kazanımlarını da sahada değil masada kazanmış bir ülkedir. Haklı görünmeye çalışıyor. Artık Türkiye'de buna 'evet' diyecek yönetim de lider de yok. Evet diyaloğa açığız ama kendi yetki alanımızı da kimseyle paylaşmaya razı değiliz."