Faiz yarışı yatırıma fren

Mevduat faizlerinin hâlâ %40-45 arasında seyretmesi, yatırımlara büyük engel teşkil ediyor. Kasım ayında en yüksek getiriyi mevduat faizinin sağlaması, yatırımcının birikimlerini bankada tutmaya devam ettiğini gösteriyor. Bankaların yüksek faizle mevduat toplama yarışı, geleceğin üretim ve refah seviyesini ipotek altına alıyor.

Cabir Turğut
Arşiv.

Finansal istikrarı sağlamanın bir aracı olarak görülse de, mevduat faiz oranlarının hâlâ yüzde 40-45 gibi yüksek seviyelerde bulunması, ekonominin can damarı konumundaki reel yatırımlar için büyük bir ikilem ve engel teşkil ediyor. Bankaların sunduğu cazip getiriler, tasarruf sahiplerinin parasını üretim, istihdam ve diğer kritik yatırım alanlarından çekerek kolay, risksiz kazanca yönlendirmesine sebep oluyor. Yüksek mevduat faizleri, özellikle enflasyona karşı korunma arayışında olan küçük ve orta ölçekli yatırımcılar için "bekle-gör" stratejisini cazip kılıyor.

PARA ATIL ALANLARA YÖNELİYOR

Zira, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde, kasım ayında en yüksek aylık reel getirinin yüzde 2,18 ile mevduat faizinde gerçekleşmesi, yaşanan tablonun en somut göstergesi olarak öne çıkıyor. Birikim sahibi, yüksek risk alarak girdiği gayrimenkul veya iş geliştirme yatırımından elde edeceği olası kârdan daha fazla bir getiriyi rahatça mevduatta bulabiliyor. Hal böyle olunca paranın atıl alanlara yönelmesi kaçınılmaz hale geliyor. Yüksek faiz enflasyonla mücadele için tercih edilen bir araç olsa da uzun vadede ekonomide yapısal sorunların derinleşmesine, kayıt dışı ekonominin artmasına ve büyüme hızının yavaşlamasına yol açıyor.

ÜRETİM VE REFAH İPOTEK ALTINDA

Son 2,5 yıldır uygulanan yüksek faiz­ politikasının iç pazarı daraltıcı, üretim ve ihracat azmini kırıcı etkisi gün geçtikçe daha çok hissediliyor. Özellik­le bankacılık sektöründe aşırı pahalanan ticari krediler nedeniyle toparlanma umudu sönen sa­nayiciler yatırım kararla­rını ertelerken, yeni koşullarda daha çok ayakta kalabilmek için çabalıyor. Yatırım iştahının kesilmesi, sadece bugünün değil, geleceğin üretim ve refah seviyesini de ipotek altına alıyor.

SEMBOLİK DEĞİL GÜÇLÜ İNDİRİM ŞART

Parasal sıkılaştırma esaslı program koşullarının yol açtığı üretim ve yatırım iştahsızlığını giderme, reel sektöre nefes aldırma ve toparlanma umudunu canlandırma çabalarının odağında ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yer alıyor. Merkez Bankası, en son 23 Ekim'de politika faiz oranını yüzde 100 baz puan indirmekle yetinmiş ve yüzde 39,5 seviyesine çekmişti. Yılın son faiz kararı ise perşembe günü açıklanacak. Kasım ayı enflasyonunun yüzde 1'in altında gelmesiyle beraber piyasada faiz indirim beklentileri 200 baz puana kadar yükseldi. İstihdamını ve üretimini korumakta zorlanan emek yoğun sektörler artık Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini sembolik olarak değil güçlü bir şekilde sürdürmesini bekliyor.