Uzun yaşamın merkezi olan Nazilli’de yetiştirilen ve marka olan ürünler, dünya ülkelerinin mutfaklarında da yerini aldı. ABD’nin teknoloji merkezi ‘Silikon Vadisi’ gibi artık Nazilli’de de ‘Patlıcan Vadisi’ var. Dedesi Abdullah Kandak’ın 1960’lı yıllarda ürettikleri taze patlıcanı değerinden satamayınca yeni yöntemler arayışı içerisinde kurutma işlemini keşfetmesinin ardından ailenin 3. kuşak isimleri olan Abdullah ve Turgay Karaefe kardeşlerin girişimcilik ruhu ile marka haline getirdikleri patlıcan kurusunu tüm dünya tanıdı.
Nazilli’nin kuru sebze işletmeciliğiyle de ün saldığını belirten Turgay Karaefe, “Nazilli’de büyük bir sektör halini alan sebze kurutma işleminde Patlıcan, dolmalık biber, kabak, bamya, fasulye, dolmalık ve kızartmalık domatesle dünya pazarlarında iddialı çıkış yapıyoruz. Çeşitliliğin artmasıyla bu sektörde çalışan kişi sayısının çoğalmasıyla birlikte Nazilli ekonomisi canlandı. İklimi, havası ve bulunduğu konumdan dolayı Nazilli’de 42 çeşit ürün yetişiyor. Böyle kurutma yöntemleriyle de sebzelerimizi dört mevsim yenilebilecek duruma getiriyoruz. Güneşin yardımıyla tamamen doğal yöntemlerle kurutulan sebzelerimizle marka olduk" dedi.
En fazla üretim Nazilli’de
Türkiye’de en fazla kuru patlıcan üretimini kendilerinin yaptığını iddia eden Karaefe, ürünlerini iç piyasada İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir gibi büyükşehirlere gönderdiklerini kaydetti. Karaefe, 3 yıl önce kendi soyadlarıyla marka tescili de yaptırdıklarını da ifade ederek, “Mahallemizde günde ortalama 50-70 ton arası ürün işleniyor. Sezonda ise yaklaşık 20-30 bin ton civarında yaş sebze işlenmektedir. Marka tescili aldıktan sonra özel ambalajlara koyduğumuz ürünler tazeliğini artık daha uzun süre koruyabiliyor” diye konuştu.Dört kıtaya ihracat
Dedeleri Abdullah Gandak’ın ardından anne ve babasından devraldıkları sebze kurutma işlemini ağabeyi Abdullah ile birlikte büyüttüklerini ve dünya genelinde pazar oluşturduklarını ifade eden Turgay Karaefe, şöyle konuştu:
“Gurbetteki hemşerilerine Yıldıztepe Mahallesi’nin doğal havasını sunmalarının yanısıra Dünya sofralarını da lezzetlendirdiklerini ifade eden Turgay Karaefe, “Tamamen doğal yöntem olan güneşin yardımıyla bir buçuk ile 5 gün arasında sebzeleri kurutabiliyoruz. Kuruttuğumuz bu sebzeleri Avrupa’da genelde gurbetçi vatandaşlarımız tüketiyor. Ama son zamanlarda gurbetçilerimizin aracılığıyla bu lezzetle tanışan yabancılar da ürünü almaya başladı. İlk başlarda Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda ve Avusturya’ya ihracat yaptık. Son üç-dört yıldan beri Avustralya, Amerika, Katar ve Dubai’ye de göndermeye başladık. İhracatımız hızla artıyor. Yurtdışında güzel bir pazar oluşturduk. Sezonda ilk ürünü çıkartan Antalya başta olmak üzere en son ürün çıkaran bölgelere kadar Türkiye’nin birçok yerinden satın aldığımız patlıcan, kabak, biber, fasulye, bamya, domates gibi sebzeleri mahallemizde kurutuyoruz. Kendi üretimimiz dışında bölgeden gelen çiftçimiz olduğunda onların da mallarını kurutarak dünyanın her yerine ulaştırmaya çalışıyoruz. Üretimimizin büyük bölümü ihracata gidiyor. Hedefimiz, mahallemizin adını tüm dünyaya yayarak ürünümüzün kalitesini, lezzetini herkese tattırmak" dedi.Mahallelinin gelir kapısı oldu
Yıldıztepe Mahallesinde bulunan yaklaşık 500 ailenin geçim kapısı haline gelen patlıcan kurutma işlemi, bu işle meşgul olan ailelerinin evlerinin önünde de yapılıyor. Karaefe ailesinin kapılarının önüne getirdiği taze patlıcan ve diğer sebzeleri günün belli zamanlarında yediden yetmişe her bireyin katılımıyla oyan aileler, sonrasında kurutarak dizdikleri ürünleri tekrar Karaefe ailesine teslim ediyor. Günlük 50-60 lira arasında değişen kazanç elde ettiğini söyleyen mahalle sakinlerinden Sevilay Çiftçi ise "Emekliyim ve 60 yaşındayım. 3 çocuğum ve torunlarım var. Onların ihtiyaçlarını da gidermekte kullandığım kazancım yıl boyunca devam ediyor. İşe gitmeden, iş, kapımın önüne geliyor. Çayımızı, kahvemizi evimizde içiyor, evimizin önünde veya içeride oyma işimizi yapıyoruz. Hayatımızdan çok memnunuz" dedi.