Tefeci değil borç veren

TBMM’ye sunulan yeni bir kanun teklifi kendi şirketine borç para veren işadamını tefeci muammelesi görmekten kurtaracak. Yeni teklifle şirketlerin iştiraklerine bağlı ortaklıklarına verdiği borç paralarla ilgili önemli bir adım atılıyor. Düzenleme ile vergi müfettişlerinin şirketlere ‘tefeci ikrazatçı’ muamelesi ortadan kaldırılıyor.

Cahit Saraçoğlu
Şirketine borç para veren ortak “tefeci” muamelesi görmeyecek

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan ‘torba kanun’ teklifinde sosyal kesimlere yönelik müjdelerin yanı sıra iş dünyasının şikayetçi olduğu önemli düzenlemelere de yer verildi. 71 maddelik paketin 63’üncü maddesi ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na ek madde ekleniyor. Düzenleme ile tacir tüzel kişilerin doğrudan veya ortak veya iştirakleri vasıtasıyla dolaylı olarak ortaklık ilişkisi içinde bulundukları diğer tüzel kişilere ödünç para vermesi, suç isnadı olmaktan çıkarılıyor.

VERGİSEL BOYUTUNA DOKUNULMUYOR

Böylece şirket ortağının ödünç para vermesi Türk Ticaret Kanunu’nun 195’inci maddesi hükümlerine uygun hale getiriliyor. Düzenleme ile borç para verilmesinin geri iadesinde uygulanan faiz tutarı ile ilgili olarak denetim elemanlarınca ‘tefeci ikrazatçı’ suçlaması ortadan kalkarken, bu şekildeki işlemlerin vergisel boyutunun da kendi mevzuatları çerçevesinde değerlendirilmesi hükmü getiriliyor.

ÖDÜNÇ PARA VERME

“Ödünç para verme” başlığı altında yer alan ve Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na eklenen ek madde şöyle: “3102 sayılı Kanun’un 195’inci maddesi hükümleri çerçevesinde şirketler topluluğunu oluşturan şirketler, birbirlerine uygulanacak faiz ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak ödünç para verebilirler.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/12/04/12/48/resized_8eab8-7103be14fatura.jpg

Kur farkı artık matraha dahil

Düzenleme ile kur farklarının KDV matrahına dahil olması da kanun hükmü haline getiriliyor. Son günlerde kur farklarının KDV’ye tabi olup olmayacağı konusunda bir tartışma yaşanıyordu. 2017 yılında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kur farklarını vade farkı olarak görmesi ve KDV’ye tabi tutması yönündeki kararı ortalığı karıştırmıştı. Geriye dönük döviz kurları ile yapılan satışlara KDV ödenmesi anlamına gelen bu durumla ilgili Danıştay 4. Dairesi’ne itiraz edilmiş, daire “kur farkları KDV’ye tabidir” diyerek mükelleflerin itirazını reddetmişti.

KARAR BOZULMUŞTU

Ancak, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu (DVDDGK) 4. Daire’nin bu kararını bozmuştu. Böylece mükellefler de KDV hesaplayıp hesaplamama arasında iki arada bir derede kalmıştı. Danıştay 4. Dairesi, Vergi Davaları Kurulu’nun bozma kararına karşı ısrar etmeyeceği ve yeniden alacağı karara kadar çok sayıda mükellefin ciddi vergi ziyaı cezası ile karşı karşıya kalabileceği gündemdeydi. Şimdi ise düzenleme ile kur farklarının KDV Matrahı’na dahil edilmesinin kanun hükmü haline getirilmesi “Yargının kur farklarının KDV’ye tabi olmadığı yönündeki kararı sonuçsuz bırakılmaktadır” eleştirilerine yol açtı.