Tohumda öze dönüş

Türkiye, son 20 yılda yerli tohum üretiminde rekor artışla küresel pazarda önemli oyuncu haline geldi. 2000’li yılların başında 145 bin ton olan hasıla, 2025’te 1,3 milyon tona ulaştı. 22 yıl önce 17 milyon dolarlık ihracat yapan tarım sektörü, bugün 117 ülkeye 327 milyon dolarlık tohum satıyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %147 seviyesine geldi. Bu rakamlarla, tohumculukta globalde ilk 10'da yer alıyoruz. Bugün ülke genelinde kullanılan tohumların yüzde 97’si yerli üretimden geliyor. Sektörde üretim yapan yerli firmaların oranının yüzde 90 seviyesinde olması, ulusal tarım politikasının önemli sonucu olarak görülüyor. Bu başarı, özellikle iklim değişikliği ve kuraklık gibi risklere karşı ülke tarımını daha dirençli hale getirirken, küresel tohum rekabetinde bağımsız politika izlememize katkı sağlıyor.

Orhan Orhun Ünal
Fotoğraf: Arşiv

Türkiye, son yıllarda yakaladığı büyük ivmeyle küresel tohumculuk pazarında stratejik bir oyuncu olarak öne çıkıyor. Kendi tohum ihtiyacını karşılama kapasitesini artıran Türk tarımı, aynı zamanda 117 ülkeye yaptığı 327 milyon dolarlık ihracatla bölgesel bir tohum üssü haline geldi. Ülkemizin küresel tohum sektöründeki yükselişi tesadüf olarak görülmüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı rakamlarına göre, ülke genelinde kullanılan tohumların yüzde 97’sinin yerli üretim. Özellikle son 22 yılda ata tohumuna yapılan yatırımların artması, bu alanda tam bağımsız tarım politikasının ilk şartı olarak görüldü.

TAM BAĞIMSIZ TARIM POLİTİKASI İÇİN ŞART

18. yüzyılın sonunda ABD’ye götürülen ata tohumları sonraki dönemlerde ıslah edilip, bu ülkenin şartlarına uygun hale getirilmişti. Üretim ve verimlilik artışıyla ABD’ye tarım devrimi yaşatan yerli tohumlarımız özellikle son 20 yıldaki yapılan yatırım ve çalışmalarla tekrar ülke gündemine oturdu. Türkiye, artık yerli tohumuna sahip çıkarak, gen bankalarında binlerce farklı türü muhafaza edip geliştiriyor. Üstelik bunu yerli imkanlarla gerçekleştiriyor. Özellikle küresel tohum şirketlerinin bu alanda tekelleşerek, ülkeleri baskı altına almasına karşı Türkiye, kendi tarım politikasında ısrarcı oldu.

GIDA GÜVENLİĞİ İÇİN AR-GE STRATEJİK

Bunun yanında Anadolu’nun farklı iklim ve toprak koşullarına sahip olması, farklı bitki türleri için gen kaynağı ve üretim potansiyeli sunuyor. Bu doğal avantaj, kamu ve özel sektör iş birliğiyle yürütülen Ar-Ge çalışmalarıyla birleşerek sektörün rekabet gücünü artırıyor. Türkiye'nin tohumculuk alanındaki en büyük başarılarından biri, sertifikalı tohum üretiminde kaydedilen rekor artış. 2000'li yılların başında yaklaşık 145 bin ton olan yıllık üretim, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, bu sene 1,3 milyon tonu geçti. Bu artış, Türkiye'nin gıda güvenliği ve tarımsal bağımsızlığı için hayati bir önem taşıyor.

TOHUMCULUKTA İLK 10'DAYIZ

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, tohumların yüzde 97'si ülkemizde üretiliyor. Sektördeki yerli firmaların oranı ise yüzde 90 seviyesinde. Yapılan yatırımlarla tohumculukta dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Bugün 117 ülkeye 327 milyon dolarlık tohum ihracatı yapıyoruz. Bu rakamın 22 yıl önce 17 milyon dolar olduğunu da hatırlatmak lazım. Tohum, fidan ve süs bitkilerini kapsayan ihracatın ithalatı karşılama oranı %147'ye ulaşarak, sektörün dış ticaret fazlası verdiğini gösteriyor. ABD'nin ata tohumuyla başardıklarını ve bu alanda kaybettiğimiz zamanı kapatmak en öncelikli amaç olmalı. Buğdayın ana vatanı olan Anadolu coğrafyasının tohumda liderliğe oynaması ekonomik olduğu kadar bir beka meselesini de ifade ediyor.

YENİ POLİTİK GÜÇ: TOHUM

Günümüzde küresel güç mücadelesi sadece enerji kaynakları, askeri teknoloji veya ticaret yolları alanında yaşanmıyor. Sessizce, ancak stratejik bir şekilde, ülkeler arasındaki rekabetin yeni cephesi, tohumlar ve genetik kaynaklar üzerinden şekilleniyor. Tohum, bir tarım girdisi olmaktan çıkıp, ulusal egemenliğin ve küresel jeopolitik dengelerin en kritik unsurlarından biri haline geldi.

GEN BANKAMIZ GENİŞLESİN

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) raporları, bu başarının devamı için Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve bazı ürün gruplarındaki (yağlı tohumlar, şeker pancarı gibi) dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, Türkiye'nin gen kaynaklarını koruyarak ve yeni çeşitler geliştirerek bölgesel bir tohum merkezine dönüşme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Türk tohumlarının özellikle komşu ülkeler ve Türk cumhuriyetleri pazarında gördüğü yoğun ilgi, bu hedefin ulaşılabilir olduğunu kanıtlıyor. Türkiye'nin tohumculuk sektöründeki bu stratejik önemi, ülkenin tarımsal geleceği ve gıda güvenliği açısından büyük bir umut vaat ediyor.

SERTİFİKALI ÜRETİMDE REKOR ARTIŞ

Son 22 yılda sertifikalı tohum üretimimiz 10 kat arttı. Tarım Bakanlığı’na bağlı araştırma kurumlarında bahçe bitkileri grubunda 1.027, tarla bitkileri grubunda da 953 tohum çeşidi yetiştirildi. 2025'te toplam 60 yeni yerli tohum çeşidi tescillendi. Böylece milli çeşit sayısı tarla bitkilerinde 1.048'e, bahçe bitkilerinde 1.068'e yükseldi. Toplamdaki rakam, 2.116’ya ulaştı. Ülkemizde kullanılan sertifikalı tohumların yüzde 40'ı bu çeşitlerden oluşuyor. Tohum, bir ülkenin sadece tarımsal üretimi için değil, aynı zamanda ulusal gıda güvenliği ve bağımsızlığı için de stratejik bir öneme sahip. Küresel iklim değişikliği ve çevresel zorluklar göz önüne alındığında, kendi tohumunu geliştiren ve üreten ülkeler, gıda tedarik zincirindeki risklere karşı daha güçlü bir konumda bulunuyor. Öte yandan 1 Mart’tan itibaren ülke genelindeki Tarım Kredi Kooperatifi’nin 353 marketinde satışa sunulan tescilli ata tohumlarına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.