Dünya enerji taşımacılığının en kritik güzergahlarından biri olan Hürmüz Boğazı’nda artan jeopolitik gerilim, küresel ölçekte enerji piyasalarında endişeye yol açtı. Türkiye, 2019 yılından bu yana İran’dan doğrudan petrol alımı yapmıyor olsa da, ülkeye gelen ham petrolün yaklaşık yüzde 20’si ve belirli dönemlerde Katar’dan tedarik edilen sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) da Hürmüz üzerinden sevk ediliyor.
TEDARİK ÇEŞİTLİLİĞİ GÜVEN VERİYOR
Bu güzergah üzerinden gelen arzın sekteye uğrama ihtimaline karşı Türkiye uzun süredir enerji tedarikinde çeşitlendirmeye gidiyor. İran’dan doğrudan ithalat yapılmaması, bu ülkeye özgü riskleri şimdiden ortadan kaldırmış durumda. Ayrıca Gabar sahası gibi yerli üretim sahalarında kapasitenin artırılmasıyla birlikte, iç üretimin tüketimdeki payı artıyor. Son verilere göre bu oranın yüzde 8'e ulaştığı belirtiliyor. Enerji politikalarında öne çıkan bir diğer unsur ise alternatif güzergahlar:
Kalkınma Yolu ve Orta Koridor gibi bölgesel lojistik projeler, enerji akışını çeşitlendirme hedefiyle öne çıkıyor. Hürmüz Boğazı’nda yaşanabilecek her gelişme dünya piyasaları açısından önemli tehditler barındırsa da, Türkiye bu süreci görece sınırlı etkilerle karşılayacak bir altyapı ve hazırlığa sahip.