Yerli kaynaklarla enerji tam bağımsızlık için önemli

Artan nüfus, sanayileşme ve dijitalleşme nedeniyle rekor kıran enerji talebine Avrupa’daki kesintiler de eklenince enerji arz güvenliği ülkelerin gündeminde ilk sıraya çıktı. Türkiye’nin de bağımsızlığı ve ekonomik geleceği için enerji üretiminde yerli kaynak kullanımını artırması ve çeşitlendirmeye gitmesi stratejik hale geldi.

Arşiv.

Dünyanın her köşesi elektriğe bağımlı hale gelirken, enerji güvenliği artık yalnızca teknik bir konu değil ekonomik ve stratejik bir zorunluluk halini aldı. Yerli kaynaklarla enerji üretiminin ülke bağımsızlığı için her geçen gün önemi daha da artarken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde elektrik talebi her yıl rekor seviyelere ulaşıyor. Artan nüfus, sanayileşme, turizmdeki hareketlilik ve dijitalleşme süreci, kesintisiz, sürdürülebilir ve yerli temelli bir enerji altyapısını her zamankinden daha kritik hâle getiriyor. Ancak bu talebin karşılanmasında ithal kaynaklara bağımlılık, Türkiye ekonomisi için ciddi bir kırılganlığa neden oluyor.

GERÇEKÇİ YAKLAŞIM

Özellikle ithal kömür ve doğal gazla elektrik üretimi, dış ticaret açığının en önemli kalemlerinden biri olan enerji ithalatına doğrudan etki ediyor. Bu tablo, cari açığı yapısal hale getiriyor ve ülke ekonomisini dış şoklara karşı daha savunmasız bırakıyor. Ayrıca, nisan ayında İspanya ve Portekiz’de yaşanan büyük elektrik kesintisi, yenilenebilir enerjiye aşırı bağımlılığın ve fosil kaynakların tamamen sistem dışına itilmesinin risklerini gözler önüne serdi. Almanya da benzer şekilde, rüzgârın durduğu “dunkelflaute” dönemlerinde fosil yakıt santrallerine geri dönmek zorunda kaldı. Bu örnekler, enerji arz güvenliğinin sadece yeşil yatırımlarla değil, gerçekçi ve çok kaynaklı bir yaklaşımla sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Türkiye, son 5 yılda elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payını artırdı. 2024 itibarıyla üretimin yüzde 43’ü yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Ancak bu artışa rağmen, toplam üretimin büyük bölümü hâlâ ithal kömür ve doğal gazla gerçekleşiyor. Enerji uzmanlar, bu durumun risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’nin ithal kömüre olan bağımlılığı, ekonomik ve stratejik açıdan ciddi bir risk oluşturuyor.

Oysa Türkiye’nin elinde zengin yerli linyit rezervleri, hidroelektrik potansiyeli ve büyüyen yenilenebilir yatırımları mevcut. Enerji uzmanları, bu kaynakların verimli ve dengeli biçimde kullanılmasının hem cari açığın azaltılmasına hem de enerji arz güvenliğinin sağlanmasına doğrudan katkı sağlayacağına işaret ediyor. Yenilenebilir üretimde hava koşullarına bağımlılığın, ani üretim düşüşlerine yol açabileceğini belirten uzmanlar, bu dalgalanmalar karşısında, sistemin dengesini sağlayacak fosil yakıtlı ya da esnek üretim kapasitesine sahip santrallerin hazırda tutulması gerektiğini vurguluyor. Yerli kömür ve doğal gaz santrallerinin enerji bağımsızlığının temelini oluşturduğunu dile getiren sektör temsilcileri, bu santrallerin çevreyle uyumlu şekilde çalıştırıldığında hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilirlik sağlayabildiğini kaydediyor.

Yerli kömürle 21 bin kişiye iş kapısı açıldı