Masonlar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yakın tarihteki birçok siyasi-toplumsal olayın arkasındaki gizemli güç olarak görülür. Peki, 27 Mayıs darbesinde masonlar nasıl bir rol aldı? Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamına giden süreç, ordu ve CHP içindeki masonların derin bağlantılarıyla mı organize edildi?
LOCALAR KAĞIT ÜZERİNDE KAPATILDI
Bu sorulara cevap aramadan önce o dönem Türkiye’deki masonların durumunu irdelemekte fayda var. Yaygın resmi tarihe göre masonların faaliyetlerine 1935 yılında Atatürk tarafından son verildi, locaların yeniden açılması ise 1957 yılında oldu. Ancak bizzat masonlar, locaların kağıt üzerinde kapatılsa da faaliyetlerine devam ettiğini ifade ediyor. Büyük Mason Mahfili Derneği’nin hali hazırda yayında olan internet sitesinde bu konuda ilginç bilgilere yer veriliyor:
“FAALİYETLERİMİZ DEVAM ETTİ” İTİRAFI
“Masonluğa bambaşka gerekçelerle birtakım saldırılarda bulunanlar, bir yandan Atatürk devrimlerine ve Atatürkçülüğe karşı çıkarlarken, diğer yandan da Atatürk’ün Masonluğa karşı olduğunu ve 1935 yılında Türkiye’deki mason localarını onun kapattırdığını dillerine dolamışlardır. Türk masonları 13 yıl süreyle hiçbir örgütsel etkinlik göstermedi. Buna Türk Masonluğu’nda 'uyku dönemi' denir. Gerçi masonlardan birçoğu özellikle İstanbul’da aralarındaki kardeşçe ilişkileri koparmamışlar, sık sık bir araya gelmekten geri kalmamışlardı. Hatta 1939 yılında evlerinde loca toplantıları yapmaya bile başlamışlardı.” Masonlardan geriye kalan belgeler de locaların faaliyetlerini devam ettiğini, üyelere düzenli aralıklarla toplantı davet mektupları gönderildiğini ortaya koyuyor.
İNÖNÜ MASON MU?
Bu kısa bilgilendirmeden sonra 27 Mayıs'ın önemli aktörlerinin masonlarla bağlarına ışık tutalım. 27 Mayıs’ın azmettiricisi olarak görülen İsmet İnönü, dönemin önemli masonlarından birisi. ‘İstiklal-Arêopage’ locasına kayıtlı İnönü, resmen kapalı olduğu dönemlerde bile locanın yeraltı toplantılarına katıldı. Locadan geriye kalan 1937 tarihli bazı davet mektuplarında İnönü’nün ismine rastlamak mümkün.
İNÖNÜ’NÜN MASON OLDUĞU BÖYLE GİZLENDİ
27 Mayıs sonrasına ilişkin bazı belgeler de, darbecilerin İsmet İnönü'nün mason olduğunu gizlemek için yoğun bir çaba sarfettiğini ortaya koyuyor. Örneğin, Milli Birlik Komitesi içindeki Türkçü kanadın baskısıyla komite 9 Ağustos 1960 tarihinde 246 sayı ile Genelkurmay Başkanlığı'na bir yazı yazarak ordu içindeki Nurcu, Komünist ve masonların tespit edilerek isimlerinin bildirilmesini talep etti. Benzer bir talep Emniyet teşkilatına da gönderildi. İnönü dahil tüm masonların deşifre olmasından endişe duyulunca yeni bir yazışma süreci başladı. 16 Haziran 1960’ta MBK üyesi Mehmet Şükran Özkaya imzasıyla “Emniyet Umum Müdürlüğü’ne” bir talimat gönderildi. Talimatta “Masonlarla ilgili hazırlanan raporda sayın İnönü’nün isminin kesinlikle yer almaması gerektiği bilgilerinize arz olunur” denildi. Aynı şekilde 16 Şubat 1961’de Kurucu Meclis Sekreterliği’nden Genelkurmay’a gönderilen yazıda da şu talimat verildi: “Sayın İnönü’nün talebiyle tahkikat listesinden masonların isimlerinin çıkarılması istenmektedir…”
Masonların başı: Kasım Gülek
CHP içindeki tanınmış masonlardan birisi de Kasım Gülek’ti. 1950-1959 yılları arasında CHP Genel Sekreterliği yapan Kasım Gülek, ABD gizli servisi CIA’nin Türkiye’deki 1 numaralı siyaset adamları arasındaydı. En büyük gücünü Mason localarının maddi ve manevi desteğiyle sağlayan Kasım Gülek ilerleyen yıllarda da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile CIA arasındaki bağlantıyı kuran isim olarak biliniyordu. (1996 yılında ölen Kasım Gülek’in cenaze namazını Fetullah Gülen kıldırmıştı.) Darbecilerin, CIA ve mason locaları ile bağlantıları bizzat Gülek tarafından kuruldu. O dönemin istihbarat kuruluşu MAH (Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti), Gülek’in rolünü şöyle tarif ediyordu: “(…)Kasım Gülek’in ABD ziyaretinden sonra ABD’nin ve Avrupa devletlerinin olurunu alan CHP, istihbarat örgütleri ile temasını güçlendiriyor, DP’nin her yaptığı eylemi soruşturuyor, tutanak altına alıyor, raporluyor. Celal Bayar ve Adnan Menderes’in tüm görüşmeleri tutanak altına alınıyor ve kayıt altına alınarak ileride kullanılması için (MAH) bünyesinde korunuyordu. Adnan Menderes’in özel hayatı, çıkar ilişkileri, ihlalleri bir bir takip ediliyor ve toparlanıyordu. Kasım Gülek ABD elçiliğinde organizasyonu kontrol ediyor ve İnönü ile temasla orduyu ve gazeteleri, Cumhuriyet'i koruma ve kollama adına takip ediyor ve nihai çözüm adım adım yaklaşıyordu.”
Darbeden sonra 6 mason bakan oldu
27 Mayıs darbesinde rolü olan masonlar tabii kî sadece İsmet İnönü ve Kasım Gülek olmadı. Dönemin tanıkları masonların darbenin tam merkezinde olduğuna işaret ediyor. Darbeden yıllar sonra TBMM’de Araştırma Komisyonu’na bilgi veren MBK Üyesi Talat Turhan, “Masonlar darbelerde her zaman etkili olmuştur. 27 Mayıs’ın önemli isimlerinden MBK üyesi Orhan Kabibay, Ankara’da bir masonun evinde kalıyordu” ifadelerini kullandı. 12 Mart muhtırasında imzası bulunan üst rütbeli komutandan birisi olan Orgeneral Muhsin Batur da hatıralarında orduda masonların etkin olduğu söyledi. 27 Mayıs sonrasında yaşananlar darbedeki masonların izlerini taşıyor. Yazar Yalçın Yurdakul 27 Mayıs kabinesinde tam 6 bakanın mason olduğunu belirtiyor. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın internet sitesinde ‘Türkiye’de Ünlü Masonlar’ başlığıyla yayınlanan listede ise 27 Mayıs sonrasında kurulan kabinede görev yapan Selim Sarper, Celal Tevfik Karasapan ve Ali Akif Eyidoğan’ın mason olduğu belirtiliyor.
Türkeş ve arkadaşlarını masonlar tasfiye etti
Darbe sonrasında Milli Birlik Komitesi’nde yaşanan ayrışma ve 14’ler olarak adlandırılan Türkçü subayların tasfiyesinin ardında da masonlar var. 14’lerden birisi olan Alparslan Türkeş, döneme ilişkin yazdığı kitabında tasfiye edilmelerinin 4 nedeninden birisini şöyle özetliyor: “On dörtlerden bazı subayların İstanbul Mason Locası’na baskın yaparak evraklara el koymaları….” Ayrıca darbenin ardından 14’lerin talebiyle üniversitelerde çok sayıda akademisyenin görevine son verilmişti. Bu akademisyenler arasında masonlar da vardı. 14’ler arasındaki Muzaffer Özdağ, akademisyenler için “Biz komünist, mason, ilim kifayetsizi, Kürt devleti kurmak isteyen hocaları yolladık” ifadelerini kullanıyor. 14’lerin kara listeye alınmasında üniversitelerdeki bu azillerin de etkili olduğu biliniyor.
Localardan ortak tavır: 27 Mayıs’a destek açıklayalım
27 Mayıs’ın ardından Türkiye’deki mason locası arasında darbeye destek tartışması yaşandı. Ünlü mason ‘Büyük Üstat’ Remzi Sanver ‘Masonluk Tarihimizde 1965 olayları’ adlı kitabında bazı locaların 27 Mayıs sonrasında bir destek bildirgesi yayınlamak istediğini belirtiyor. Sanver’e göre Bilgi Locası, ‘Üstad Muhterem’ Fikret Çeltikçi’nin imzasıyla masonluğun üst mercii olan Daimi Heyet’e şu teklifte bulunuyor:
DARBEYE ÖVGÜLER
“Türkiye Büyük Locası Daimi Heyetine Büyük Üstat ve Aziz Kardeşler 27 Mayıs 1960 günü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başarmış olduğu inkılap hareketinin masonluğun üzerine titrediği Hürriyet ve Kardeşlik mefhumları ile bilhassa yakinen ilgili olduğunu müşahede eden kardeşlerimiz bu hareketin, milletimizi en iyiye, en güzele ve en doğruya götüren yolu açmış olduğuna inanmaktadır. İstanbul Üniversitesi Sayın Ord. Prof. Sıddık Sami Onar’ın başkanlığındaki ilmi heyetin neşrettiği Ön-Raporda belirtilen bütün fikirlere aynen iştirak eden kardeşlerimizin bu düşüncelerini Büyük Locamızın gecikmeden Türk Masonluğu namına Türk milletine duyurulması hususunda gerekli beyanların yapılmasına delaletlerini kardeşçe sevgi ve saygılarımızla arz ve rica ederiz.” Yazıdaki 27 Mayıs’la ilgili düşüncelere diğer masonlar da destek açıklasa da yanlış anlaşılacağı kararına varılarak bildirge teklifi reddedildi.
Gücünü masonlardan alıyor
Kasım Gülek'ın, mason ve CIA'ya yakınlığına, MAH tarafından hazırlanan 'Fetullah Gülen' raporunda da dikkat çekiliyor. Raporda, Gülek hakkında şu ifadeler kullanılıyor: Gülek, CIA’nın Türkiye’deki bir numaralı siyaset adamlarından birisidir. Aynı zamanda en büyük gücünü mason localarının maddi ve manevi desteğiyle sağlamıştır. Fetullah Gülen ile CIA ve MOON tarikatı ile tanışmasına vesile olmuş, bir çok kuruluşun Komünizmle Mücadele Derneği ve CIA’nın maddi desteklerinin aklanmasında önemli görevler almış bir siyasetçidir.