579 sayfalık iddianameye 6 dakikada yalanlama

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü" soruşturması kapsamında 40'ı tutuklu toplam 200 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi tamamladı. 579 sayfadan oluşan iddianamede, bazı CHP'li belediye başkanlarına yöneltilen rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları yer alırken iddianamenin sunulmasından çok kısa bir süre sonra CHP’li yöneticiler, tüm iddiaları reddederek gerçek dışı olduğunu savunan açıklamalar yaptı. Bu hızlı tepki, kamuoyunda “İddianame bu kadar çabuk nasıl okundu?” sorusunu gündeme taşıdı.

CHP'li yöneticilerden 579 sayfalık iddianamenin mahkemeye sunulmasından dakikalar sonra tüm iddiaların gerçek dışı olduğuna yönelik manipülatif açıklamalar geldi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” soruşturmasında hazırlanan kapsamlı iddianame tamamlanarak mahkemeye sunuldu. 40’ı tutuklu olmak üzere toplam 200 şüpheliyi kapsayan ve 579 sayfadan oluşan iddianamede, bazı CHP'li belediye başkanlarına yöneltilen rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları dikkat çekti. Ancak CHP yönetiminin, iddianamenin açıklanmasının ardından bu konuyla ilgili sessizliğini koruması yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi.

579 SAYFALIK İDDİANAME

İddianamenin sunulmasından çok kısa bir süre sonra CHP’li yöneticiler, tüm iddiaları reddederek gerçek dışı olduğunu savunan açıklamalar yaptı. Bu hızlı tepki, kamuoyunda “İddianame bu kadar çabuk nasıl okundu?” sorusunu gündeme taşıdı.

CHP milletvekili Seyit Torun, iddianamenin açıklanmasından yalnızca altı dakika sonra, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise 40 dakika sonra iddiaların boş ve iftiradan ibaret olduğunu öne sürdü.

CHP MEDYASI GÖRMEZDEN GELDİ

Operasyonun başlangıç tarihi olan 13 Ocak’tan bu yana iddianamenin hazırlanmadığını savunarak yayınlar yapan CHP’ye yakın medya organlarının, iddianamenin tamamlanmasıyla birlikte konuyu görmezden gelmesi de eleştirilerin odağı haline geldi.

İDDİANAMEYE İTİRAZ YOK

Öte yandan iddianamenin detayları ve sunulan delillere ilişkin CHP yönetiminden herhangi bir itiraz gelmemesi, parti içindeki sessizliği daha da belirginleştirdi. Bu tutumun, “görmezden gelme” stratejisinin devamı olduğu yorumları yapıldı.