Terör devleti İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Filistinlilere yönelik sürdürdüğü katliamlarını şimdi de Lübnan ve çevre coğrafyaya yaymanın peşine düştü.
Hizbullah'ı bahane ederek bölgedeki sivil nüfusu katleden işgalci İsrail'in bu barbarlığına karşı ise Akıncılar Hareketi'nden dikkat çeken bir çağrı yapıldı.
Akıncılar Hareketi, sosyal medya hesaplarından yayımladığı basın bildirisi ile başını ABD ve İsrail'in çektiği emperyal güçlere karşı Müslüman alemine 'birliktelik' çağrısında bulundu.
ABD ve İsrail'in, Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Lübnan'ı bölgede yaşanan savaşın içine çekerek yok etmek istediği ifade edilen açıklamada söz konusu ülkelerin aralarındaki problemleri bir kenara bırakarak, geliyorum diyen bu tehlikeye karşı hamasetle değil, ayakları yere basan yeni bir direniş ekseni oluşturması gerektiği kaydedildi.
"Siyonist rejim, pervasızlığını kukla yöneticilerden alıyor"
Siyonist İsrail rejiminin pervasızlığını, İslam coğrafyasının hemen her yerinde adı Müslüman olan ülkelerde emperyalistler tarafından yerleştirilen, korunan kukla yöneticilerin ve iktidarların ihanet ve gaflet içerisinde olmasından aldığı belirtilen bildiride, "Siyonist rejim biliyor ki Müslüman ülkelerin bir araya gelmesi ve kendisine yönelik bir tehdit oluşturması mümkün değildir. Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri de sırtını dayadığı emperyal devletlerin kontrolündedir, dolayısıyla kendisine yönelik hiçbir yaptırım güçleri yoktur." ifadelerine yer verildi.
"Gün, İslam'ın izzet ve şerefini koruma günüdür"
Açıklamada, grupların, cemaatlerin ve hatta devletlerarası ayrılıkların; kırgınlıkların, düşmanlıkların bir kenara bırakılması gerektiği belirtilerek, "Siyonist çeteye karşı mücadele veren Filistin, Lübnan ve Yemen direnişine amasız, fakatsız destek vermeli ve sahip çıkmalıyız." denildi.
"Gün, İslam'ın izzet ve şerefini koruma günüdür.
1948 yılında emperyal güçlerin desteği ve isteğiyle, İslam ümmetinin bağrına hançer gibi saplanan Siyonist rejim, o günden bu yana aralıksız olarak emperyalist işbirlikçilerinden aldığı destekle hem işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında hem de kendi varlığı için tehlike gördüğü her yerde pervasızca ve şımarıkça zulüm ve katliamlarını her gün daha da artırarak sürdürmektedir.
Siyonist rejim, bu pervasızlığı ve hukuk tanımazlığı, İslam coğrafyasının hemen her yerinde adı Müslüman olan ülkelerde emperyalistler tarafından yerleştirilen, korunan kukla yöneticilerin ve iktidarların ihanet ve gaflet içerisinde olmasından almaktadır. Siyonist rejim biliyor ki Müslüman ülkelerin bir araya gelmesi ve kendisine yönelik bir tehdit oluşturması mümkün değildir. Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri de sırtını dayadığı emperyal devletlerin kontrolündedir, dolayısıyla kendisine yönelik hiçbir yaptırım güçleri yoktur.
Siyonist İsrail rejiminin hedefi bellidir ve bunu saklama ihtiyacı dahi duymadan hareket etmektedir. Hedefi, büyük İsrail devletini kurmak ve bütün dünyayı buradan yönetmektir. Siyonist rejim sadece Müslümanlar için değil, bütün dünya için büyük bir tehdittir. Dünya bunun farkına vardığında, belki de çok geç olacaktır.
Siyonist rejim hedefine ulaşmak için yıllarca sinsi bir çalışma yürüterek başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı ülkelerini yanına çekmiş, ayrıca Müslüman halkların da bir araya gelmemesini sağlayabilmiştir. Siyonist rejim yalnızca teknoloji ve gelişmiş silahları kullanmamakta, aynı zamanda başarılı bir psikolojik savaş yürütmektedir. Elinde bulundurduğu para gücü ile medya imparatorluğu kurmuş, algı operasyonları ile özelde Müslüman, genelde tüm dünya kamuoyunu istediği gibi yönlendirebilmektedir.
Bunun en bariz örneğini Suriye iç savaşında ve hususen Ortadoğu'da, kendisine tehlike gördüğü direniş hareketlerini itibarsızlaştırma yönündeki başarılı operasyonlarında görmüş olduk.
"Direnişe amasız fakatsız destek vermeliyiz"
1. Mezhepçilik,
2. Etnik kimliklerin kutsanması.
Siyonist rejim, kendisine tehlike oluşturacak direniş hareketlerini ve liderlerini bu iki argümanı kullanarak rahatlıkla itibarsızlaştırabilmektedir.
Akıncılar Hareketi olarak bu azılı ve azgın düşmanın operasyonlarını etkisiz hale getirebilmek için bir kez daha İslami kamuoyunu uyarıyoruz: "Gün, İslam'ın izzet ve şerefini koruma günüdür."
Gruplar, cemaatler ve hatta devletlerarası ayrılıklarımızı, kırgınlıklarınızı, düşmanlıklarımızı bir kenara bırakarak, mezheplerimizi, etnik kimliklerimizi ve ulus devletlerimizi öncelemeden, ümmet ve vahdet bilinciyle azılı düşmana manipülasyon ve algı operasyonu yapacak alan bırakmamalıyız. ABD ve İngiltere gibi emperyal devletleri arkasına alan bu azgın Siyonist çeteye karşı mücadele veren Filistin, Lübnan ve Yemen direnişine amasız, fakatsız destek vermeli ve sahip çıkmalıyız.
"Ülkeler aralarındaki problemleri bir kenara bırakmalı"
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın, bölünüp parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetlerini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken, oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız." (Al-i Imran/103)
Öyle görünüyor ki ABD ve İsrail, Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Lübnan'ı bu savaşın içine çekerek yok etmek istiyor. Bütün bu saydığımız ülkeler, bunun bilincinde hareket etmeli ve aralarındaki problemleri bir kenara bırakarak, geliyorum diyen bu tehlikeye karşı hamasetle değil, ayakları yere basan yeni bir direniş ekseni oluşturmalıdır.
Söz konusu azgın terör devleti İsrail'e karşı, mücadele eden ve bedel ödeyen kim varsa bizim için değerlidir. İsmail Heniyye de Hasan Nasrallah ta ümmetin ortak değeri ve Aziz şehitlerimizdir.
Yaşadığımız bu zaman diliminde tüm gücümüzü ve kinimizi birbirimize değil, asıl düşmanımız olan ABD ve İsrail'e yöneltmeliyiz. Bu aşamada ve tüm bu gerçekler çerçevesinde, hükümetimizden ve Cumhurbaşkanımızdan ABD ve İsrail'in bölgedeki tüm oyunlarını bozacak bir direniş ekseni oluşturma hamlesi bekliyor ve talep ediyoruz.
Son söz olarak: Emperyalist ve Siyonist güçlerin teknoloji ve silah üstünlüğüne karşı, bizim iman ettiğimiz Rabbimiz, dilediğinde bu zalim ve zorbaları bizim elimizle yok edecek güç ve kudrete sahiptir. Bu imanı, feraseti ve cesareti Rabbimizden niyaz ediyoruz. Gün, yok edilmeye çalışılan İslam'ın izzet ve şerefini koruma günüdür.
Bu bilinçle, tüm dünyanın özgürlükçü ve direnişçi insanlarını selamlıyoruz..."