MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, mücadelelerin daha çetin, sarsıntıların daha derin olduğu bugünkü dünya tablosunun çok sancılı bir döneminde, hakkın ve hakikatin tarafında yer almanın her namus insanının temel amacı olduğunu belirtti.
Adalet ve ahlakın ilkelerinde birleşenlerin, inanç ve merhametin izinde yürüyenlerin her zaman hıyanet ve zulüm perdesini yırtmaya mahir ve muktedir olduğunu vurgulayan Bahçeli, mazlumların arşta yankılan feryat seslerinin, masumların nehir gibi akan temiz kanlarının küresel vicdanda makes bulmuyorsa o vicdanın ya söküp atılması ya da ezilip geçilmesinin mukadder olduğunu bildirdi.
Bahçeli, Gazze'de masum bir halkın "imha ve itlaf sürecinin", vahşetin akılları ihlal eden her türlü yol ve yönetimiyle ilerletildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
İsrail'in 9 Eylül'de Katar'a yaptığı hava saldırısını müteakiben 15 Eylül'de Doha'da toplanan Arap-İslam ülkeleri zirvesinin 25 maddelik sonuç bildirgesinin Gazze'ye yönelik kara operasyonunu durdurmaya yetmediğini belirten Bahçeli, en başta Körfez ülkeleri olmak üzere bütün İslam aleminin Filistin davasına ön şartsız sahip çıkarak günbegün derinleşen soykırım vahşetine somut, sonuç odaklı ve ikna edici politikalarla cephe açması gerektiğini bildirdi.
"İsrail Başbakanı'nın söz ve beyanatları elbette ayağımızın altındadır"
"Gazzeli bebeklerin kanı üzerinden servet ve şöhret pazarlığına girişenler, haksızlık ve zulüm karşısında çıkarlarının kaygısıyla sessiz kalmayı tercih edenler zalimlerle aynı çizgiye düşen utanmazlardır" diyen Bahçeli, bu yüzden hiçbir bahaneye sığınmadan başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumun ABD-İsrail ortak yapımı cinayet ve yıkım politikasına sonuna kadar direniş göstermesi gerektiğinin altını çizdi.
Gelecek hafta yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı'nın bu hususta mühim bir fırsat olarak ele alınması ve İsrail'in küresel yalnızlığa hapsedilmesi gerektiğini aktaran Bahçeli, ifadesini kullandı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Orta Doğu'da adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın Filistin sorunu yok sayılarak, mazlum Filistinli kardeşlerimizin meşru ve hukuki hakları göz ardı edilerek tesis ve temin edilmesi söz konusu değildir. İsrail Başbakanı'nın ilk kıblemiz Kudüs ile ilgili tahakkümcü ifadeleri, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan söz ve beyanatları elbette ayağımızın altındadır. Kudüs'ün tarihsel, inanç ve kültür temelli manevi statüsüyle oynamaya azmetmiş çevreler insanlık vicdanında yok hükmündedir. Kaldı ki ABD yönetiminin Siyonizm, Kabala ve Evanjelist emellerin bekçiliğine soyunması, 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan eden skandal ve sakat kararı büyük bir rezalet ve hezimet olarak hatırlanacaktır."
"'Kudüs bizimdir' demek bir yanda tarih bilmezliğin, meczup ve cahilane bir üslubun tezahürüdür"
Bahçeli, Türkiye'nin doğru stratejiyle, isabetli politik hamlelerle, her türlü diplomatik imkanı kullanarak Kudüs meselesini uluslararası toplumun gündeminde sıcak tutmayı başardığına vurgu yaparak "İstanbul'da muhafaza edilen arkeolojik mahiyetli taş tablete dayanarak 'Kudüs bizimdir' demek bir yanda tarih bilmezliğin, diğer yanda meczup ve cahilane bir üslubun tezahürüdür" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"TRÇ ittifakı"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçeneğin "TRÇ" ittifakının inşa ve ihya edilmesi olduğunu bildirdi.
Bahçeli, değerlendirmesini yaptı.