CHP'li Fikri Sağlar, katıldığı bir televizyon programında başörtülü hakim ve savcılar hakkında “Türbanlı hakim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var. Bazıları militanca ve ideolojik takıyor. Bununla mücadele edilmeli' ifadelerini kullanmıştı. Gelen tepkiler üzerine açıklama yapan Sağlar, düşüncelerinin bağlamından kopartılarak ve çarpıtılarak linç kampanyasına dönüştürüldüğünü savundu.
Sağlar, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Bir bütünlük içerisinde açıkladığım düşüncelerimin, bağlamından kopartılarak ve çarpıtılarak sos-yal medyada bir linç kampanyasına dönüştürülmeye çalışıldığını ibretle izliyorum. Türban, irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Başörtüsü, yüzyıllar boyunca Anadolu'da bir geleneksel giysidir. Bununla arasında çok büyük fark var. Ben yargılandığım zaman türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde, benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” şeklindeki ifadelerimin, inançlan gereği başını örtenlere yönelik olmadığı açıktır.
“Türban ile başörtüsü farkını ortaya koydum”
İfadelerimde görülebileceği gibi, türban ile başörtüsü arasındaki farkı net olarak ortaya koyuyorum. Türban gibi simgeler, özellikle 19. yüzyıldan sonra emperyalizmin Ortadoğu'da nüfuz kurma amacıyla desteklediği ideolojik çevrelerce araçsallaştırılmıştır. Türban da siyasal İslam ideolojisinin alametifarikalarından biridir.
Bu semboller 19. yüzyılda geleneksel imparatorlukları yıkmaya çalışan emperyalizmin bölücü faaliyetlerinin, 20. yüzyılda ise özellikle anti komünist mücadelede Müslümanları piyade birliği olarak gören kapitalizmin nüfuz ve kontrol araçları olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu semboller otoriter siyasal İslamcı yönetimler altında yaşayan toplumlardaki ayrıştırmanın, kutuplaşmanın ve ötekileştirmenin en önde gelen simgeleri olmuştur.
“Türban ideolojik bir simgedir”
Türkiye'de türban, siyasal İslamcı ideolojinin dış destekle bir tarafta Milli Görüş, diğer tarafta FETÖ yapısı altında güçlenmeye başladığı 70'li yıllarda ortaya atılmıştır. Laik Cumhuriyet'in kurucu değerlerini aşındırmayı ve İslam'ı siyasete alet ederek gerici ve otoriter bir yönetim kurmayı hedefleyen kesimlerin "sözde özgürlük sembolü" haline gelen türban, ne Kur’an ne de İslami gelenekte yeri olmayan bir ideolojik simgedir.
Tamamen bir siyasal simge olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmayan türban hakkındaki düşüncelerime yönelik kara propaganda faaliyeti yürütülerek, nasıl bir çifte standartla hareket edildiğini kamuoyunun takdirine saygıyla sunarım."