Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Johannesburg’da G20 Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen "Dirençli Bir Dünya-G20’nin Katkısı: Afet Riskini Azaltma, İklim Değişikliği, Adil Enerji Dönüşümü, Gıda Sistemleri" oturumunda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal salgınlar, iklim değişikliği ve afetler gibi yeni sınamalarla karşı karşıya olunduğunu bir kez hatırlatarak, "6 Şubat 2023’te yaşadığımız ve ’asrın felaketi’ olarak isimlendirdiğimiz yıkıcı depremlerin ardından dünyanın en büyük inşa operasyonunu yürütüyoruz. Bu çerçevede 350 bininci konut ve iş yerinin teslimini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Geriye kalan 100 bin ünitenin tamamlanmasıyla, 4 yıldan kısa bir süre içinde, dünyanın en büyük inşa faaliyetlerinden birini tamamlamış olacağız. Bu süreçte sergilediğimiz dayanıklılık, Türkiye ekonomisinin ne denli sağlam temellere sahip olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur" dedi.
Türkiye’nin, iklim krizinin menfi etkilerini en yoğun hisseden ülkeler arasında olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılında karşı karşıya kalınan zirai don ve ardından gelen şiddetli kuraklığın, hem gıda fiyatlarında hem de enerji arzında büyük baskılar doğurduğuna dikkat çekti.
"2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitemizi mevcudun dört katına çıkarmayı öngörüyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan her acı tecrübenin, iklim değişikliğiyle mücadeleye, sürdürülebilir kalkınmaya, gıda-su güvenliğini güçlendirmeye önem verilmesi gerektiğini gösterdiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz aylarda kabul edilen İklim Kanununun 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma ve yeşil kalkınma hedeflerini gerçekleştirme noktasında önemli bir dönüm noktasını teşkil ettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanun kapsamında ayrıca, temiz teknoloji yatırımlarının artırılması ve tüm sektörler için adil dönüşümün finansman olarak desteklenmesini amaçladıklarını belirterek, "2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitemizi mevcudun dört katına çıkarmayı öngörüyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Şimdiden, bu yıl itibarıyla toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 60’ın üzerine çıkarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca, Birleşmiş Milletlerin desteğiyle küresel bir çevre hareketine dönen ’Sıfır Atık Projesi’yle birlikte çevresel konularda çalışmalarımızı güçlendiriyoruz. Bu düşüncelerle BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 31. Taraflar Konferansı’nı önümüzdeki sene Kasım ayında Türkiye’de düzenleyeceğiz. Son dönemde çok taraflılığın kaybettiği zemin dikkate alındığında, bu hususta Avustralya’yla sağladığımız mutabakatı çok daha anlamlı buluyorum" diye konuştu.
Ayrıca, Güney Afrika Dönem Başkanlığının gıda güvenliği konusundaki çalışmalarını takdirle karşıladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "G20 olarak gıda güvenliğini tesis etme noktasındaki çabalarımızı önümüzdeki dönemde artırmamızın çok isabetli olacağına gönülden inanıyorum. Tabii tüm bu gayretlerin ekonomik maliyeti ise çok yüksektir.Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir finansman sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.^
"Birleşmiş Milletler kuruluşlarının Gazze’de insani yardımların koordinasyonundaki rolünü vazgeçilmez görüyoruz"
ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimleri ve önde gelen bölge ülkelerinin katkılarıyla Gazze’de sağlanan ateşkesin devamının sadece Filistin halkı için değil, tüm dünyanın huzuru için azami önemde olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler verilerine göre, İsrail’in Gazze’de yol açtığı yıkımın, Filistin’in kalkınma çabalarını asgari 70 yıl geriye götürdüğüne vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de sadece üst yapının değil, çevrenin de yıkımına şahit olunduğunu, 70 bini aşkın çocuk, kadın ve masum yetişkinin kaybının ise ne telafisi ne de gelecek nesillerin dimağında açtığı yaranın silinmesinin mümkün olmadığını kaydetti.
Gelinen aşamada, Gazze’de hem insani yardım faaliyetlerinin hızlandırılması hem de yeniden inşa faaliyetlerine gecikmeksizin başlanmasının esas olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Birleşmiş Milletler kuruluşlarının Gazze’de insani yardımların koordinasyonundaki rolünü vazgeçilmez görüyoruz. Öte yandan, kış şartlarıyla birlikte bilhassa barınma sorunun giderilmesinde zaman aleyhimize işliyor. Biz, sahadaki ateşkesin sürmesine ve Gazze’nin yeniden inşasına katkı sunmaya, şimdiye kadar olduğu üzere Filistin halkının yanında durmaya kararlıyız, hazırız. Kalıcı barışın yegane yolu olan iki devletli çözüm için uluslararası toplum olarak çabalarımızı sürdürmemiz gerektiğini bir kez daha vurguluyorum" dedi.