Ayasofya 86 yıl süren hasretin ardında cami olarak ibadete açıldı ve 86 yıl sonra ilk hutbe okundu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 'Ayasofya: Fethin nişanesi, Fatih'in emaneti' başlıklı hutbesini okumak için minbere kılıçla çıktı.
Hafızalardan silinmeyecek bu anın sebebi merak edildi.
Hutbede kılıç geleneği nedir?
Türk tarihinde kılıç kuşanmanın ayrı bir önemi vardır. Merasimler düzenlenir, o an bir bakıma ölümsüzleştirilir. Tarihteki Türk devletlerinde ve Osmanlı İmparatorluğunda bu anın anlamı daha da bir özeldir. Padişahların kılıç kuşanma merasimleri, onların yönetimi devraldıkları, hükümdarlıklarını ilan ettikleri anlamına geliyor.
Osmanlı imparatorluğunda devlette hükümranlığın alameti olarak görülen kılıç kuşanma merasimlerinin yapıldığı mekanlar zaman zaman camiler olmuştur. O camilerden biri de, Osmanlı'ya başkentlik yapmış olan İstanbul’daki Ayasofya Camiidir. Bununla birlikte Bursa’daki Ulu Cami ve Edirne’deki Eski Cami’de buna dahildir. Kılıç geleneği, kuşanma anlamında olmasa da asırlardır sembolik olarak bu camilerde yaşatılıyor. Cuma günleri ve bayram namazlarında hutbeye kılıçla çıkılıyor. Yani Ayasofya’da da bu nedenle hutbeye kılıçla çıkıldı.
"FATİH SULTAN MEHMET HAN'A SELAM OLSUN"
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, hutbesinde şunları kaydetti:
"İNSANLIK TARİHİNİN EN KIYMETLİ İLİM, HİKMET VE İBADET MEKANLARINDAN BİRİSİ"
Ayasofya'nın, 15 asrı aşan ömrüyle insanlık tarihinin en kıymetli ilim, hikmet ve ibadet mekanlarından birisi olduğunu dile getiren Erbaş, "Bu kadim mabed, Alemlerin Rabbi olan Allah'a kulluğun ve teslimiyetin muhteşem bir ifadesidir." dedi.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bıraktığını anlatan Erbaş, "Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar. Dolayısıyla o günden bugüne Ayasofya, sadece ülkemizin değil, aynı zamanda ümmet-i Muhammed’in harim-i ismetidir. Ayasofya, İslam’ın engin merhametinin bir kez daha dünyaya ilan edildiği yerdir. Fetihten sonra Ayasofya’ya sığınıp, haklarında verilecek hükmü endişe içinde bekleyen ahaliye Fatih, 'Bu andan itibaren özgürlüğünüz ve hayatınız hakkında korkmayınız! Kimsenin malı yağma edilmeyecek, kimse zulme uğramayacak, hiç kimse dininden dolayı cezalandırılmayacaktır.' demiştir ve öyle de yapmıştır. İşte bu vesileyle Ayasofya, inanca saygının ve birlikte yaşama ahlakının sembolü olmuştur." ifadesini kullandı.