Uluslararası hukuk uyarınca Doğu Akdeniz’de söz söyleme hakkı olmayan Yunanistan Mısır ile korsan anlaşma yaptı, Oruç Reis’in Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesindeki araştırma faaliyeti üzerinden kriz çıkarma çabasına girdi. İmza attığı eylemlerle Akdeniz’de gerilimin kaynağı haline gelen Yunanlılar, Adalar Denizi’nde de (Ege) yıllardır hukuku çiğniyor. Atina yönetimi Ege’de ağır silah sokulması yasak adaları ısrarla silahlandırıyor. Durumu uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş ‘gayri askeri statü’ (GASA) kapsamındaki 16 ada şu an cephanelik gibi. Sorun, Atina-Ankara arasındaki diplomatik temaslarda çözülemedi.
MİDİLLİ, RODOS, LİMNİ...
1923 Lozan ve 1947 Paris Anlaşmaları gereği, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de toplam 23 ada gayri askeri statüde bulunuyor. Uluslararası hukuk gereği bu adalara herhangi bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin çıkması yasak. Ancak Yunanistan, bu adalara bir süredir askeri karakollar, kışlalar, helikopter pisti ve keşif gözetleme sistemleriyle birlikte aralarında özel kuvvetler personelinin de bulunduğu birlikler konuşlandırıyor. Şu an Midilli ve Rodos’ta birer Yunan tümeni konuşlu durumda. Limni, Sakız, Sisam, İstanköy adalarında ise birer Yunan tugayı bekliyor. Diğer adalarda da tabur ve alay seviyesinde değişik büyüklükte birlikler bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adalardaki korsan faaliyetleri dikkatle izliyor.
79 KEZ İHLAL ETTİLER
Atina’nın silahlandırdığı adalarda ABD ve Avrupa ülkeleri de yasadışı faaliyetlerden geri durmuyor. Yunanlıların muhrip, fırkateyn ya da hücumbot konuşlandırdığı adalara ABD ve İngiltere gibi ülkeler de son 10 yıldır pek çok kez savaş gemisi gönderip liman ziyaretlerinde bulunuyor. Bu kapsamda şu ana kadar 8 devlet tarafından 7 adaya 79 kez ihlal yapıldığı not edildi. Atina bu yolla adalarda sözde hakimiyetini meşrûlaştırmaya çalışıyor.
ADACIKLAR NE DURUMDA
Atina, adalar üzerinden korsan girişimlerini Doğu Akdeniz ve Ege’de, mülkiyeti kendisine anlaşmalarla devredilmemiş 152 ada, adacık ve kayalıkta da sürdürüyor. Kısaca ‘EGAYDAAK’ olarak bilinen bu kara parçalarını Yunanlılar kendilerininmiş gibi yerleşime açıyor, buralara asker yığıyor. Lozan ve Paris anlaşmalarıyla Atina’ya Ege’de verilen ada sayısı 14 iken, Yunanlılar fiili durum yaratmak suretiyle EGAYDAAK statüsündeki 18 adayı da sahiplenip ada sayısını 32’ye çıkardı. Türkiye, EGAYDAAK konusundaki hassasiyetini, 1994 yılında Kardak çıkarmasıyla ortaya koymuş ancak Yunan tarafı oldubitti çabalarına devam etmişti.
OSMANLI’DAN TÜRKİYE’YE
Yunanistan’ın işgali altındaki adacıklar arasında Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi ve Venedik kayalıkları bulunuyor. Türkiye, Lozan Anlaşması’nın 12. maddesi ile Paris Anlaşması’nın 14. maddesi hükümleri gereğince, mülkiyeti Yunanistan’a devredilen adalar dışındaki ada, adacık ve kayalıkların egemenliğinin Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyeti’ne ‘halefiyet yoluyla intikal ettiğini’ ve hukuken EGAYDAAK’ların Türkiye hakimiyetinde olduğunu savunuyor. Türkiye, EGAYDAAK’ların üzerindeki mevcut olan fiilî Yunan uygulamalarının hukuki statüyü değiştirmeyeceğini vurguluyor.
DEFAATLE UYARILDI
Bölgesel sorunların çözümüne ilişkin diplomasi öncelenirken bir yandan da olası tehditlere karşı hazırlık seviyesi en üst düzeyde tutuluyor. Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü faaliyetler üzerinden Yunanistan’ın tırmandırdığı gerilim savaşa evrilirse, Ege’deki tüm adalar bundan nasibini alacak. Yunanistan, Ege ve Doğu Akdeniz’deki adalara yönelik uluslararası hukuka aykırı faaliyetlerine karşı Türkiye tarafından defaatle uyarılmış, Ege ve Doğu Akdeniz’deki tatbikatlar üzerinden gambot diplomasisi de devreye alınmıştı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, son olarak ocak ayında bu soruna dikkat çekmiş, Yunanistan’ın Ege’de uluslararası anlaşmalarla belirlenen gayri askeri statüdeki 23 adanın 16’sını anlaşmalara aykırı olmasına rağmen silahlandırdığını belirterek, “Hiçbir şekilde hakkımızı çiğnetmeyiz” uyarısı yapmıştı.
Mısır’dan mesaj var!
Lozan ve Paris’e rağmen
Yunanistan tarafından hukuki statüleri ihlal edilen Doğu Akdeniz ve Ege’deki tartışmalı adalar, uluslararası anlaşmalarla üç kategoriye ayırmak suretiyle askersizleştirilmiş ve silahsızlandırılmış statü teşkil edilmişti. Bu adalardan Boğazönü Adaları olarak bilinen Yunan adaları Limni ve Semadirek ile Türk adaları İmroz ve Bozcaada, Lozan’ın 4. maddesi ile askerden arındırıldı. Semadirek, Limni ve Taşoz ayrıca, Lozan’da 12. maddeyle silahsızlandırıldı. Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında da Lozan 12. maddeye göre asker bulundurmak, deniz üssü ve istihkam kurmak yasak. Ancak aynı anlaşmanın 13. maddesi, buralarda sadece polis-jandarma konuşlandırılmasının önünü açıyor. Adalara ilişkin bir anlaşma da 1947’de Paris’te yapıldı. Paris Anlaşması’nın 14. maddesine göre ‘gayri askeri statü’deki 14 tane adada Yunan tarafı ancak asayişi sağlayacak kadar polis-jandarma bulundurabiliyor. 1947’de GASA’ya dahil edilen adalar şöyle: İstanbulya, Rodos, Herke, Kerpe, Çoban, İleki, İncirli, Kelemez, İleriye, Batnoz, Lipso, Sömbeki, İstanköy, Meis.