Temel hedefi Türkiye’nin büyümesini ve müreffeh bir ülke olmasını engellemek olan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden sekiz yıl geçti. Hain kalkışmanın ekonomiye etkisi konusunda bugüne kadar çok değişik rakamlar telaffuz edilse de bu konuda net bir analize rastlamak pek mümkün değil. Ancak kimsenin itiraz etmeyeceği bir gerçek var ki; o da iç karışıklık yaşayan her ülkenin hem enerji hem zaman kaybı yaşadığıdır. 60 yılı aşkın sürede Türkiye’de yapılan bütün askeri müdahalelerin ortak özelliği, zamanımızı ve enerjimizi çalıp büyüme potansiyelimizi törpülemeleri oldu.
REKABET GÜCÜMÜZ ZAYIFLADI
Yapma imkânımız olduğu halde darbelerin kargaşa ortamından dolayı yapamadığımız işlerde rakiplerimizden geri kaldık. Potansiyelimizi kullanamadığımız için dezavantajlı konuma düştük. Ertelenmek zorunda kalınan yatırımlar oldu. Yurt dışından Türkiye’ye gelme ihtimali olan doğrudan yatırımları başka ülkelere kaptırdık. Üretimimiz aksayınca, daha fazla ithalat yapmak zorunda kaldık. İhtiyaç duyduğumuz paranın önemli bir kısmını borçlanmak zorunda kaldık. Türkiye’deki yatırım ortamına ilişkin yürütülen karalama kampanyalarının etkisiyle oluşan enflasyonist ortamda 86 milyon insanımızın refahından çalındı.
KRİTİK EŞİKTEN DÖNDÜK
2013 yılında eriştiği 951 milyar dolarlık ekonomik büyüklükle gelişmiş ülke kategorisine dâhil olmaya hazırlanan Türkiye, peş peşe gelen kalkışma, iç karışıklıklar ve finansal saldırılar nedeniyle bu fırsatı kaçırdı. Bu konudaki en somut analizi Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası üzerinden yapabiliriz. 15 Temmuz darbe kalkışması öncesinde; Gezi olayları ve 17-25 Aralık sürecindeki hükümeti devirme girişimleri Türkiye’nin uzunca bir dönem orta gelir tuzağında kalmasına neden oldu. 2013’te 951 milyar dolar olan Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü, sonraki yıllarda yurt içinde karşı karşıya kaldığı iç karışıklıklar ve darbe girişiminin etkisiyle sekteye uğradı ve 2019’da 750 milyar doların altına kadar geriledi. Kovid-19 salgınının etkisiyle GSYH 717 milyar dolara düştü. 2014 yılında 1 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşma potansiyeli olan Türkiye, 10 yıllık bir gecikmeyle 2023’te 1 trilyon dolar GSYH eşiğini aştı.
2015’TE 1,5 TRİLYON DOLARLIK EKONOMİ OLABİLİRDİK
Son 10 yılda Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılar, en çok ekonomiyi etkiledi. Günlük yaşamımızı pek sarsmasa da geriye dönüp baktığımızda; terör ve iç karışıklıkların bizi yıllarca geriye götürdüğünü görüyoruz. Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpası, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve 2018’de ABD’nin göstere göstere yaptığı kur saldırısı gibi gizli ve açık her türlü engelle karşılaştı Türkiye. Bu olaylar zinciri olmasaydı, bugün 1 trilyon dolarlık ekonomi olmayı değil; 1,5 trilyon dolarlık ekonomi olmayı konuşuyor olurduk. Bizi sarsan ancak yıkamayan bu olumsuzlukların neticesinde her birimiz ya fakirleştik ya da daha müreffeh bir yaşama erişimimiz gecikti.
KİŞİ BAŞI GELİRDE 13 BİN DOLARI AŞTIK
Ekonomik büyümesi geciken Türkiye’de yaşanan refah kaybı, milli gelirden kişi başına düşen payda da net olarak görülüyor. 2010 yılında ilk kez 10 bin dolar sınırını aşan Türkiye, 2013 yılında bu rakamı 12 bin 480 dolara çıkardı. Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü, sonraki yıllarda yurt içinde karşı karşıya kaldığı iç karışıklıklar ve darbe girişiminin etkisiyle geriledi. GSYH küçülünce, kişi başına düşen rakam da geriledi. 2020 yılında 8 bin 599 dolara kadar düşen rakam, 2022 yılında yeniden 10 bin dolar sınırını aştı ve geçen yıl 13 bin 110 dolar seviyesine ulaştı.
2026’DA YÜKSEK GELİRLİ ÜLKE OLUYORUZ
Dünya Bankası; ülkelerin gelişmişlik düzeyini yansıtmak amacıyla tüm dünyadaki ekonomileri 4 kategoride sınıflandırıyor. 1.135 doların altında olan ülkeleri “düşük gelirli” olarak tanımlayan banka; 1.136-4 bin 465 dolar arasında olanları “düşük-orta”, 4 bin 466-13.845 dolar arasında olanları “yüksek-orta” ve 13 bin 846 dolar ve daha yüksek olanları da “yüksek” gelirli ülkeler olarak sayıyor. Bu tanıma göre Türkiye; 2005’ten beri “yüksek-orta gelir” kategorisinde bulunuyor. 2023 sonu itibarıyla; 1 trilyon 118 milyar dolarlık milli gelirle dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye, Orta Vadeli Program’a (OVP) göre; 2026’da 1 trilyon 318 milyar dolarlık ekonomik büyüklük ve milli gelirden kişi başına düşen 14 bin 855 dolar pay ile “yüksek gelirli” ülkeler grubuna girecek.
Ekonomi darbesine 18 milyar dolarlık cevap
Hain darbe girişiminin Türkiye’ye faturası ağır oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz ve Gezi olayları yaşanmasaydı bugün Türk ekonomisinin 800 milyar dolar değil 1,2 trilyon dolar hacme ulaşacağını açıklaması zararın boyutlarını da ortaya çıkardı. Darbe girişiminin ardından Türkiye ekonomisi uluslararası yatırımların yanı sıra ekonomik göstergelerin aşağı yönlü hareketiyle kırılma yaşadı.
TOPLAM ETKİ 350 MİLYAR DOLAR
15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye ekonomisine doğrudan 158 milyar dolar, dolaylı olarak ise 350 milyar dolarlık zarar verdi. 18 Temmuz’da borsanın düşüşü, dövizin yükselişi ve yatırımların yarı yarıya azalmasıyla güven ortamının yeniden tesisi için gerekli maliyetle birlikte her bir vatandaş, 2 bin dolar fakirleşti. 85 milyon vatandaşın tamamını etkileyen ekonomik gerilemeye neden olan 15 Temmuz kalkışmasının ekonomiye olumsuz etkisi tam olarak ortadan kalkmış değil.
18 TEMMUZ’DA PİYASALAR SARSILDI
14 Temmuz’da günü 2,8778’den kapatan dolar/TL, 15 Temmuz’daki FETÖ’nün hain darbe girişimi sonucunda yurt dışı piyasalarda satış ağırlıklı bir seyir izleyerek yüzde 5,1’lik artışla 3,0250 seviyesine yükselmişti. Hain FETÖ darbe girişiminin büyük oranda bastırıldığı pazartesi günü, BIST 100 endeksi 15 Temmuz cuma günkü kapanışa göre günü yüzde 7,08 düşüşle 76.957,61 puandan tamamlamıştı. Devamında da düşüş eğilimini sürdüren endeks, haftayı yüzde 13,39’luk değer kaybıyla kapatmıştı.
DÖVİZ DARBESİNE MİLLET MÜDAHALESİ
FETÖ’nün uluslararası maşaları aracılığıyla finans sektöründe oynamak istediği oyunu ise vatandaşlar bozdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dövizini bozdur’ kampanyasına katılan milyonlarca kişi ekonomi darbesine geçit vermedi. Vatandaş 18 milyar dolar tutarındaki dövizi Türk lirasına çevrilerek piyasaların rahatlamasını sağladı. Darbe girişiminden önce 191 milyar dolar olan döviz hesapları 11 Kasım haftasında 173 milyar dolara kadar düştü. 2016 toplamında yüzde 2,9 büyüyen Türkiye’nin darbenin etkilerinin görüldüğü son çeyrek büyümesi ise devlet ve milletin dayanışması ile beklentilerin üzerinde gerçekleşerek yüzde 3,5 olmuştu.
FAİZLER 3 KATINA ÇIKTI
Haziranda 6 aylık yükseliş trendinin ardından 107,4 seviyesine yükselen sanayi üretim endeksi, Temmuz 2016’da 20 puandan fazla gerileyerek 86,9 seviyesine inmişti. İhracat darbe girişiminin yaşandığı temmuzda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,5 azalmış, yavaşlayan tüketim harcamalarıyla birlikte ithalat da yüzde 19,4 düşmüştü. Yılın ilk 2 çeyreğinde sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 4,7’lik büyüme oranını yakalayan Türk ekonomisi, darbe girişiminin yaşandığı üçüncü çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış endekse göre yüzde 0,2 daralmıştı. 15 Temmuz öncesi yüzde 8’ler seviyesinde olan politika faizi de yüzde 24’lere kadar çıkmıştı.