Göçü bir güce dönüştürmeliyiz

Türkiye’nin göç, diaspora ve sivil diplomasi alanındaki yol haritasının ele alındığı “Göç, Diaspora ve Diplomasi Zirvesi” Ankara’da yapıldı.

Oğuzhan Ürüşan
Bülent Turan

Göç ve Diaspora Vakfı koordinasyonunda düzenlenen zirvede, göç politikalarının mevcut durumu, diaspora ile ilişkiler ve soydaşlara yönelik hukuki düzenlemeler çok boyutlu olarak değerlendirildi. İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, göçü bir güvenlik tehdidi ya da toplumsal yıkım olarak görmenin yanlış olduğunu belirtti. Anadolu’nun tarih boyunca bir göç coğrafyası olduğuna dikkat çeken Turan, dünyada göçmen sayısının 1970’te 84,4 milyon iken 2020’de 281 milyona çıktığını hatırlattı.

DENGELENME SÜRECİNE GİRDİ

Türkiye’de en yoğun dönemde 3,7 milyon olan Suriyeli sayısının bugün yaklaşık 2,3 milyona gerilediğini aktaran Turan, son yıllarda düzensiz göçle mücadelede önemli mesafe alındığını, yalnızca 2025’te yaklaşık 150 bin düzensiz göçmenin yakalandığını söyledi. Göçün yasallaştırılması, kayıt altına alınması ve uyum süreçlerinin güçlendirilmesinin esas hedef olması gerektiğini vurgulayan Turan, doğru politikalarla göçün ekonomik, demografik ve siyasal bir güce dönüştürülebileceğini dile getirdi. Göç konusunun Türkiye’de uzun süre siyasi polemiklere malzeme edildiğini kaydeden Turan, artık göçün dengelenme sürecine girdiğini ve “göçü güce dönüştürme” döneminin başladığını ifade etti.

DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN STRATEJİK DOSYA

Zirvede Doğu Türkistan diasporası adına söz alan Mirkâmil Kaşgarlı, Doğu Türkistanlı Uygur Türklerine ilişkin altı başlıkta hazırlanan bir reform dosyasını ilgili kurumlara sunduklarını ifade etti. Sunulan dosyada, Uygurların vatandaşlık ve ikamet başvurularında karşılaştıkları belge sorunları, uzun süredir sonuçlandırılmayan başvurular, güvenlik tahdit kodları nedeniyle yaşanan mağduriyetler ve uluslararası dezenformasyon faaliyetlerine karşı iletişim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Zirvede dile getirilen öneriler arasında, Uygur Türklerine yönelik özel bir hukuki statünün yasalaştırılması da yer aldı. Bu kapsamda, Ahıska ve Kırım Türklerine tanınan düzenlemelere benzer bir “özel soydaşlık” çerçevesinin TBMM gündemine alınabileceği kaydetti.