Terör devleti İsrail’in 7 Ekim'den bu yana şiddetini artırarak devam eden Gazze'ye yönelik işgal ve katliam politikalarının ardından, , bölgede gerilimi daha da artırdı. Katil İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı uyguladığı yoğun bombardıman, sivil kayıpları ve insani felaketlere yol açarken, Gazze'deki insani kriz her geçen gün daha da derinleşirken, bu saldırılara bir de Lübnan cephesini eklemesi, kaosun Ortadoğu’da daha geniş bir alana yayılmasına neden oldu.
BM'de İran'ı hedef aldı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, , yalnızca Gazze ve Lübnan’a değil, İran’a da sert mesajlar verdi. Netanyahu, “Bizi vurursanız biz de sizi vururuz. İsrail'in kolu İran'da her yere uzanabilir. Bu tüm Ortadoğu için de geçerli” ifadelerini kullandı.
Sınır tanımayacağını tüm dünyaya ilan etti
Gazze Kasabı bu skandal sözleriyle, katil sürüsü ordusunun askeri harekatlarının sınır tanımayacağını ve Tel Aviv'in siyonist rejiminin Ortadoğu’daki genişleme politikasını açıkça bir kez daha tüm dünyaya ilan etti.
İsrail'e misilleme
Netanyahu’nun BM’deki açıklamalarının ardından İran, 1 Ekim Salı akşamı İsrail’e yönelik balistik füze saldırıları gerçekleştirdi. Uzun süredir İsrail'in bölgedeki eylemlerine karşı sert açıklamalarda bulunan İran'ın bu hamlesi bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti.
'Karşılık vereceğiz'
İran’ın füze saldırısının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari, "İran füzelerine uygun yer ve zamanda karşılık vereceğiz” dedi. İran'ın füze saldırısı sonrası sosyal medya hesabından görüntülü bir mesaj yayımlayan Netanyahu, İran'ın füze saldırısının "başarısız olduğunu" savunarak, atılan füzelerin engellenmesine verdiği destekten dolayı ABD'ye teşekkür etti. Netanyahu İran'ın füze saldırısıyla "büyük bir hata yaptığını" ve Tahran'ın bunun "bedelini ödeyeceğini" ileri sürerek tehditlerine devam etti.
Erdoğan'dan açık uyarı: İsrail gözünü vatanımıza dikecek
Bu gelişmelerin tam ortasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz 1 Ekim Salı günü sabahında yeni yasama yılının ilk TBMM Genel Kurulu Toplantısı'nda İsrail'e yönelik çok net açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan, İsrail’in “Vadedilmiş Topraklar” hedefi doğrultusunda hareket ettiğini ve Filistin ile Lübnan’dan sonra Türkiye’nin de İsrail’in hedefi olabileceği şeklinde uyarılar yaptığı sözleri yeniden gündem oldu. Erdoğan, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır” açıklamasıyla, Türkiye’nin bu gerilimden etkilenebileceğine bir kez daha işaret etmişti.
Türk halkı ne düşünüyor?
Terör devleti İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları Türkiye’de derin bir kaygıyla yakından takip ediliyor. İsrail’in Gazze’deki işgal ve katliam politikalarına Lübnan cephesini eklenmesi, Netanyahu'nun BM'deki tehditleri, İran ile yaşanan füze saldırıları ve tüm bu gelişmeler sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkat çektiği hususa Türk halkı katılıyor mu?
Yüzde 89,4'ü diyor ki: İsrail’in Türkiye topraklarında gözü var
Areda Survey araştırma şirketi, İran’ın İsrail’e gerçekleştirdiği balistik füze saldırısının sabahında Türkiye genelinde bin 100 kişiyle bir anket gerçekleştirdi. Bu anketle, Türk halkının İsrail’e yönelik bakış açısını değerlendirdi. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 89,4’ü, İsrail’in Türkiye topraklarında gözü olduğunu düşünüyor. Yüzde 10,6’lık bir kesim ise böyle bir tehdit olmadığı fikrinde.
Kayda değer artış
Araştırma şirketi, geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği anket çalışmasında da Türk halkına aynı soru yöneltilmiş ve bu oran bu oran yüzde 81,6 olarak kayıtlara geçmişti. Ortaya çıkan son bulgular, geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen benzer bir araştırmayla karşılaştırıldığında dikkate değer bir artış olduğunu gözler önüne serdi.
Araştırmanın metodolojisi
Areda Survey tarafından gerçekleştirilen bu araştırma, Türkiye genelinde bin 100 kişinin katılımıyla 2 Ekim 2024 tarihinde yapıldı. Araştırmada kantitatif (nicel) araştırma yöntemlerinden biri olan CAWI (Bilgisayar Destekli Web Anketi) tekniği kullanıldı. Araştırma, Areda Survey'in Profil Bazlı Dijital Paneli kullanılarak gerçekleştirilmiş olup, Türkiye’nin farklı demografik yapılarından gelen katılımcılarla geniş bir kesimin görüşleri alındı.