Milyonluk projede Altınbaş yolsuzluğu: FETÖ’nün temsilcisi gibi davranıyorlar

GMO Grup Yapı’nın ortağı Kamil Darbaz, 2007’de başlayan ortaklık anlaşmazlığı ile ilgili 20 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Davanın merkezinde ise Altınbaş Grubu ve bu holdingin yöneticileri var. Anayasa Mahkemesi’nden ‘mülkiyet hakkı ihlali’ kararı çıkmasına rağmen dosyanın halen sonuçlanmadığını kaydeden Darbaz, Altınbaş Grubu’nun yargıyı yönlendirdiğini ileri sürdü. Darbaz; iki oğlu ve kardeşinin FETÖ ile bağlantısı olduğunu belirttiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman ve bazı üyelerin davalı taraf lehine hareket ettiğini dile getirdi.

Abdullah Yaman, İlhan Altınbaş (İmam Altınbaş) ve Orkun Altınbaş

GMO Grup Yapı Endüstri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ortağı Kamil Darbaz, 2007 yılında başlayan ticari ortaklık anlaşmazlığının ardından tam 20 yıldır hukuk önünde mücadele veriyor.

2007 yılında Erenköy’de 330 dairelik bir konut projesine 2 ila 3 milyon dolar arasında yatırım yaptığını anlatan ’nin yüzde 50’şer hisseye sahip iki ortağından biri olan Darbaz, münferit imza yetkisine sahip diğer ortağının bu yetkisini kullanarak şirketin en değerli varlığını, İGDAŞ’ta şoför olarak çalışan kardeşi Hasan Şimşek üzerinden kurduğu yeni şirkete devrettiğini, bu devir sonrası şirketin hisselerinin Altınbaş Grubu’na geçtiğini ve o andan itibaren dosyanın seyrinin de yön değiştirdiğini belirtti.

Altınbaşlar yargıyı etkiliyor mu?

Darbaz, davanın arka planında Altınbaş Grubu’nun sahiplerinin etkisi olduğunu belirterek, Altınbaş ailesinden bazı isimlerin NEF’teki ortaklıklar ve devam eden gayrimenkul yatırımları üzerinden yargı çevresinde nüfuz oluşturduğunu söyledi.

Orkun Altınbaş

Resmi muhataplarının Vakkas Altınbaş'ın oğlu Orkun Altınbaş olduğunu söyleyen Darbaz, Vakkas Altınbaş'ın 'İmam Altınbaş' olarak bilinen ancak resmi adının 'İlhan Altınbaş' olduğu sonradan ortaya çıkan kardeşi için de 2017'de dolandırıcılık şikayetinde bulunduğunu, ancak isminden dolayı takipsizlik kararı çıktığını belirtti.

İlhan (İmam) Altınbaş

Altınbaşlar’ın devreye girerek yargı kararlarına etki ettiğinin altını çizen Darbaz, 2015 yılında dosyadaki adaletsizlikler nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

'Mülkiyet hakkı ihlali' kararı sonrası süreç yeniden başladı ama...

3 yıl süren incelemenin ardından 2018’de Anayasa Mahkemesi, Darbaz lehine karar verdi ve tespit etti. Bu karar, davanın seyrini değiştiren en önemli dönüm noktası oldu.

Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda dosya yeniden 1. Derece Mahkeme’ye gönderildi.

"Daire başkanı aleyhte çalışıyor"

İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi ve ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (14. Hukuk Dairesi), AYM kararına uyarak Darbaz lehine hüküm verdi. Bu aşamaya kadar her şey hukuki çizgide ilerliyordu. Fakat dosya temyiz üzerine yeniden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gittiğinde ise tablo değişti.

Darbaz, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022/4855 Esas sayılı dosyasına ilişkin sürecin savunarak daire başkanı Abdullah Yaman ve bazı üyelerin "reddini" talep etti. Söz konusu taleplerini Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hâkimler Savcılar Kurulu’na gönderdiği dilekçelerle iletti.

Başvurularında, hem kararın gecikmesi hem de dosyanın uzun süredir sonuçlandırılamaması nedeniyle sürecin yeniden değerlendirilmesini talep etti.

Bu karar sonrası İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2021’de Darbaz lehine hüküm kurarken, karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından da onandı. Ancak süreç, davalı tarafın temyiziyle yeniden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne taşındı.

"FETÖ bağlantısı var"

Darbaz’ın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman’a yönelik verdiği bilgiler ise dikkat çekiyor.

Darbaz'ın anlattıklarına göre, dilekçeli şikayetlerin ardından Abdullah Yaman, dosyayı istinafa geri gönderdi. İstinaf mahkemesi ise kararın kesinliğine vurgu yaparak dosyaya 10 sayfalık ekleme yaptı ve tekrar Yargıtay’a gönderdi. Sonrasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi dosyayı Genel Kurul’a gönderdi. Genel Kurul’da 25 üye dosyayı inceliyor.

Abdullah Yaman

İddialara göre Yaman, sadece kendi dairesinde değil, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda da etkili. 2024/252 Esas sayılı dosya, yüksek ekonomik değere sahip ve 300 daireyi ilgilendiren bir dava. Yargıtay’da tek numaralı aylarda tek numaralı, çift numaralı aylarda çift numaralı başkanlar görev alırken, Yaman’ın dosyanın kendi başkanlık ettiği heyette görüşülmesini sağladığı öne sürülüyor. Bu şekilde, dosyanın kendi katılacağı heyette görüşülmesi için aylarca bekletildiği ve sıra numarası uygulamasına uyulmadığı iddia ediliyor.

"Oğulları ve kardeşi FETÖ'cü"

Yaman’ın iki oğlunun , kardeşinin de yurt dışında kaçak durumda olduğunu belirten Darbaz, Yaman'ın Yargıtay'da FETÖ'nün temsilcisi gibi hareket ettiğine dikkat çekti.

Terör soruşturması açılmıştı

Bazı hukukçulara göre FETÖ’nün mahrem yapılanması yüksek yargıda önemli bir etkiye sahip. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Türkiye’de en büyük ticari davaların görüldüğü daire olarak öne çıkıyor ve burada sonuçlanan davaların ekonomik değerinin çok yüksek olduğu belirtiliyor.

2017 yılında da Kamil Darbaz’ın Sahrayıcedit’teki arsası üzerinden yaşadığı mağduriyet gündeme gelmişti. O dönem Darbaz’ın dosyasının 17. Hukuk Dairesi ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nde geciktirildiği, FETÖ yapılanmasına dair iddiaların devreye girdiği belirtilmişti. Darbaz’ın Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık İletişim Merkezine yaptığı başvuru sonrası BİMER’in dilekçeyi Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosuna ilettiği de kamuoyuna yansımıştı.

‘Hukuk makalelerine konu oldu’

Tüm bunlara ek olarak Darbaz sürdürdüğü hukuk mücadelesinin hukuk makalelerine konu olduğunu tesadüfen gördü.

'Sonuç olarak AYM kararının içeriği ve gerekçesi, başvurucuların elini güçlendirmiş durumdadır. Devam eden yargı sürecinde artık ihlal tespiti yapılmış bir mülkiyet hakkı söz konusudur ve ulusal mahkeme, bu ihlali giderecek şekilde hareket etmek zorundadır.’

Darbaz, 20 yılın bir hukuk mücadelesi için çok uzun bir süre olduğunu belirterek, bu hak ihlalinin hukuk fakültelerinde incelenmesi çağrısında bulunuyor. Önümüzdeki günlerde tüm dosyaların ilgili fakültelere gönderileceğini ve bunun mücadelesini sadece mahkemelerde değil sivil toplum, basın ve üniversiteler üzerinden de vereceğini ifade ediyor.