TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Polonya ziyaretiyle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Polonya ziyaretinin verimli geçtiğini dile getiren Şentop, Türkiye ile Polonya arasındaki ilişkilerin çok iyi bir düzeyde olduğunu daha da gelişmesi için gayret gösterdiklerini ifade etti. En son Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak Türkiye geldiğini anımsatan Şentop, "Geniş kapsamlı anlaşmalar yapıldı. Ekonomi, ticaret, eğitim, kültür, savunma sanayine kadar birçok alanda önemli iş birlikleri içerisindeyiz." diye konuştu.
Salgına rağmen 600 bine yakın turist geldi
Türkiye'nin, Polonya’nın turizm bakımından birinci destinasyonu olduğunu, 2019 yılında 880 binin üzerinde Polonyalının Türkiye'ye geldiğini hatırlatan TBMM Başkanı Şentop, salgın olmasa bu rakamın aşılacağını ancak salgına rağmen bu sene 600 bine yakın turist geldiğini kaydetti. İki ülke arasındaki bu ilişkileri parlamento boyutuyla da geliştirmek için adımlar attıklarını dile getiren Şentop, Polonya Meclis Başkanı Elzbieta Witek'i Türkiye'ye davet ettiğini aktardı. Şentop, "Türkiye ve Polonya çok tarihi temelleri olan, dostluk ve müttefiklik ilişkilerine sahip iki ülke. Bugün bulunduğumuz coğrafyalar itibari ile de bu ittifakın, müttefikliğin, dostluğun geliştirilmesinde çok büyük fayda var. Onun için bu ziyaretin Türkiye-Polonya ilişkilerine katkılar sunacağını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Göç, küresel bir sorun"
Şentop, Polonya-Belarus sınırında yaşanan göçmen kriziyle ilgili soru üzerine, bu konunun iki boyutlu olduğunu ifade etti. Göç meselesinin dünyada önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Şentop, "Göç, küresel bir sorun. Türkiye zaten 10 yıldır 5 milyon civarında göçmeni misafir ediyor. Türkiye, dünyada, düzensiz göç ile ilgili en büyük sıkıntı yaşayan ülkedir. Ama bu konunun, sadece belli ülkeleri, sadece göç güzergahındaki, sadece göç kaynağı olan komşu ülkeleri değil bütün dünyayı ilgilendiren küresel bir sorun olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı. Herkesin bu konuyla ilgili üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi gerektiğine işaret eden Şentop, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız başta olmak üzere bütün bunları uluslararası toplantılarda dile getirdik. Bununla ilgili birtakım çözümler üretmek üzere bir araya gelmekte fayda var. Yıllardır Türkiye’deki sorun bugün, yarın başka ülkelerin gündemine bir şekilde gelecek." dedi. Şentop, şunları kaydetti:
"Kış şartlarında çoluk çocuğu, kadınları insani muameleye tabi tutmak lazım"
"Bir başka mesele insani boyutu. Sonuç olarak kendi topraklarında şu veya bu şekilde yaşayamaz hale geldikleri için göç etmeye mecbur kalan insanların asgari insan haklarını muhafaza edecek bir yaklaşım içerisinde olmak lazım. Kış şartlarında çoluk çocuğu, kadınları insani muameleye tabi tutmak lazım. Şunu da doğru bulmuyoruz: Ülkelerin kendi aralarındaki sorunları göçmenleri araç olarak kullanmak suretiyle gündemde tutmaları, bir şekilde bunları halletmeye çalışmaları da yanlıştır. Bu nedenle biz Polonya'ya destek verdik. Bu göçmenlerin transferi ile ilgili Türkiye’den bazı havaalanlarının, bu plan dahilinde kullanıldığını öğrendiğimiz anda gerekli tedbirleri alındı. Türkiye olarak biz böyle bir plana alet olmayı reddettik. Gerekli her tedbiri adım adım aldık. Bununla ilgili hem Polonya makamlarının bilgisi var hem de yetkililer Türkiye'ye geldikçe buna şahit oldular.
"Önümüzdeki yıllarda daha çok sıkıntıyla karşılaşabiliriz"
Bu nedenle hem Meclis Başkanı hem diğer muhataplarımız Türkiye'ye teşekkürlerini ilettiler. Dolayısıyla Türkiye bu konuda dostlarına, müttefiklerine müzahirdir. Onların yanında yer alıyor. Ama bu konu bugün, yarın bu şekildedir, öbür gün başka şekilde bir mahiyet alacaktır. Başka bir ülkede bir sıkıntı haline gelecektir. Dolayısıyla Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyadaki ülkeler bir araya gelip göç konusuyla ilgili bir yol haritası belirlemeli ve sorumluluğun belli ülkelerin omuzlarında kalmasına müsaade etmemelidir. Bütün dünya bundan sorumludur hatta bazı ülkeler daha fazla sorumludur; çünkü o ülkeleri yaşanmaz hale getiren, bazı büyük ülkelerin politikalarıdır. Dolayısıyla çıkardıkları sorunun sorumluluğunu üstlenmek zorundadırlar. Aksi halde bütün dünyayı sıkıntıya sokacak daha ciddi sorunlarla önümüzdeki yıllarda karşılaşabiliriz."