Baharın “alamet-i farikası” olan polenler havaya yayılmaya başladıkça, burun kaşıntısı, hapşırık, burun akıntısı, gözlerde sulanma, kaşıntı ve kızarıklık gibi şikayetlerle kendini gösteren bahar alerjisi (polen alerjisi) de artıyor. Üstelik burun tıkanıklığının neden olduğu gece uykusuzluğu ile birlikte yaşam kalitesi ciddi oranda etkileniyor. Çocukların yaşadığı uykusuzluk, yorgunluk, halsizlik hali okul başarısının da düşmesine neden olabiliyor. Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Günseli Bozdoğan, polen alerjisinin mart ayından başlayarak alerjik nezle, göz alerjisi ve astım şikayetlerinin de artmasına neden olduğunu söyledi.
2 yaş altı çocuklarda çok nadir görülüyor
Son 20 yılda birkaç kat artış gösteren alerjik hastalık sıklığından bahar alerjilerinin de nasibini aldığı görülüyor. Ülkemizde, alerjik nezle yüzde 5-8, astım ise yüzde 4-5 sıklığında görülüyor. Bahar alerjisi her yaşta ortaya çıkmasına karşın, 2 yaş altında polen alerjisi oldukça nadir gözleniyor. Çünkü alerji gelişebilmesi için en az iki polen mevsimi ile karşılaşmak gerekiyor. Dolayısıyla bu yaş grubundaki çocuklardaki benzer belirtilerde farklı sorunları araştırmak önem taşıyor.
Polenler güçleniyor, alerji mevsimi zorlaşıyor
Son 10 yılda 27 gün daha uzun süre polene maruz kalındığını ve bu nedenle her yıl alerji mevsiminin daha da zor geçtiğine işaret eden Doç. Dr. Günseli Bozdoğan, “Bu sonucun ortaya çıkmasında küresel ısınma, polenlerin yapısının giderek değişip daha etkili hale gelmesi, soluduğumuz havanın kalitesinin bozulması ve alerji mevsiminin uzamasının etkili olduğu düşünülüyor” diye konuştu.
Hangi aylarda, hangi polenler yoğun?
İlkbahar sonu ve yaz başında atmosferde en yüksek düzeylere ulaşan ot polenleri arasında en sık alerjik reaksiyona yol açanlar; İngiliz çimi, domuz ayrığı, çayır kelp kuyruğu, çayır salkım otu, tatlı ilkbahar otu olarak sıralanıyor. Yabani ot polenlerinin bir kısmı ise yıl boyu havada bulunduğu için alerjik şikayetlere yol açıyor. Ağaç polenleri ise bölgesel değişim göstermekle beraber polenizasyonu şubat ayında başlayıp nisan ayına kadar devam ediyor. En yaygın olarak alerjik reaksiyona yol açan ağaç polenleri; çam, huş ağacı, servi, zeytin ağacı, kavak, kızıl ağaç ve fındık ağacı olarak sıralanıyor. Dolayısıyla bu bitkilerin bulunduğu ortamlarda daha fazla dikkat etmek gerekiyor.
Şikayetleri azaltmak için bu önerilere dikkat
Polenlerden tamamen kaçınmanın mümkün olmasa da, teması azaltan birtakım önlemlerin şikayetlerin azalmasına yardımcı olacağını belirten Doç. Dr. Günseli Bozdoğan, bahar alerjisini önleyecek önerilerini sıraladı: “Dışarı çıkarken gözlük ve şapka takılmalı, bu dönemde pencereleri kapalı tutulmalı, dışarıda vakit geçirilmişse eve gelince kıyafetler değiştirilip duş alınmalı, burun içini serum fizyolojik ile yıkanmalı, özellikle açık havada spor yapmaktan kaçınılmalı ve mümkün olduğunca sabah erken saatte dışarı çıkmaktan kaçınılmalı.”
Yaz hastalıklarından korunmanın yolu önlem almak
Tatil dönemi yaklaşırken ebeveynler için çok önem taşıyan hatta bazen tatilin bile zehir olmasına neden olabilen yaz hastalıkları konusunda bilgi veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sibel Aka, alınması gereken önlemleri sıraladı.
Yaz ishalleri: Gerek açıkta ve bozulmuş gıdaların neden olduğu besin zehirlenmeleri gerekse yaz aylarında sık görülen mikroplara bağlı, kusma ve ishaller en önemli yaz enfeksiyon hastalıklarını oluşturuyor. Ateş, kusma, karın ağrısı ve ishal şeklinde görülüyor. Yaz ishalleri her yaş grubu çocukta görülebilmekle birlikte anne sütüyle beslenen çocuklarda ilk 6 ay risk çok az oluyor. Önlem için; su ve yiyeceklerin temizliği, el yıkama gibi hijyen kurallarına uymak, açıkta beklemiş, kolay bozulabilecek yiyeceklerden çocukları uzak tutmak gerekiyor. Taze pişmiş, iyi yıkanmış sebze ve meyvelerle beslemesinin sağlanması ve bol sıvı alımı da önem taşıyor.
İsilik: Aşırı nem ve terleme nedeniyle ciltteki gözeneklerin tıkanması sonucu oluşan isilik, özellikle daha çok terleyen ense, sırt, eklem yüzeyleri, kasık gibi bölgelerde kızarıklık ve kabarcıklar şeklinde görülüyor. Bebeklerde ve kilolu çocuklarda daha sık rastlanıyor. Terletmeyen, açık renk giysiler tercih etmek, sık banyo yapmak ve temiz olmak koşuluyla deniz banyosu önleyici tedbirler arasında yer alıyor.
El-ayak-ağız hastalığı: Bir virüs enfeksiyonu olup, ateş, boğaz ağrısı özellikle ağız civarı, el ve ayaklarda yoğun, içi su dolu kızarıklıklar şeklinde görülüyor. Daha çok oyun çocuklarında, havuz ve parklarda temas sonucu bulaşıyor. Ancak viral bir enfeksiyon olduğundan ilaçla tedavisi bulunmuyor sadece ateş için ateş düşürücü kullanılıyor.
Sıcak çarpması: Özellikle 1-4 yaş arası çocukların sıcak çarpması için riskli grubu oluşturduğunu söyleyen Dr. Sibel Aka, “Çocukların sıcak, havasız, kapalı ortamlarda araba gibi yalnız bırakılmaması, uyutulmaması, 11-16 saatleri arasında açık ortamda, güneşte kalmamalarının sağlanması, bol sıvı alımı, şapka kullanımı gibi önlemler gerektirir” dedi.
Dış kulak yolu enfeksiyonu: Yüzücü kulağı da denen bu durum, dış kulak yolundaki iltihaba bağlı önce kaşıntı, tıkanıklık hissi ile başlayıp, daha sonra hassasiyet ve ağrı ile seyreden bir durum. Özellikle yüzme havuzu gibi ortamlarda uzun süre kalan okul yaş grubu çocuklarda daha çok görülüyor. Önlemek için uzun süre suda kalınmamalı, yüzme sonrası kuru bir havlu ile kulaklar kurulanmalı.
Kazalar-zehirlenmeler: Yaz aylarında gerek zehirlenme, gerekse kedi, köpek ısırığı gibi durumlar ve düşme, boğulma vakalarında belirgin artış yaşanıyor. 1-4 yaş arası çocuklar bu gibi kazalar için en riskli yaş grubunu oluşturduğu için bu yaştaki çocukların mutlaka ebeveynlerin yakın gözetiminde bulunması önem taşıyor.