Amerikan usulü suikast

Buram buram Amerikan milliyetçiliği kokan Suikastçı, verdiği mesajlarla Amerikan emperyalizmini haklı göstermeye çabalayan tipik bir Hollywood güzellemesi. İstanbul’da çekilen sahnelerinde trajikomik hatalar barındıran film hemen her konuda Amerikan dış politikasına paralel tavrıyla dikkat çekiyor.

Yeni Şafak Suat Köçer
Amerikan usulü suikast

Amerika’nın uluslararası arenada muhtelif ülkelerle sıklıkla restleştiği bu günlerde Hollywood’un milliyetçilik dozu yüksek yapımları da bir biri ardına vizyona giriyor. Faşizan hastalıkları nükseden Amerikan sineması uzun süredir nadasa bıraktığı hamasi filmleriyle ihtişamlı milliyetçilik dalgasını canlandırma yolunda yeni adımlar atıyor. Bunun son örneği bu hafta vizyona giren Michael Cuesta imzalı Suikastçı (American Assassin) oldu. Başrollerini Dylan O’Brien, Michael Keaton, Sanaa Lathan ve Shiva Negar’ın paylaştığı film, Amerikan karşıtı güçleri bir potada toplayıp kendi usulünce ayar vermeye çalışıyor.

HEP AYNI NAKARAT

Film, Mitch Rapp isimli genç bir adamın intikam yeminiyle başlıyor. Tatilde sevdiği kız arkadaşına evlilik teklifinde bulunduğu bir sırada sahil (elbette ki) radikal İslamcı örgütler tarafından basılarak taranır. Saldırıda sevgilisini kaybeden Mitch Rapp, iyileşir iyileşmez intikam için kolları sıvar. Eşgüdümle biçimde aynı örgütü takip eden CIA, Mitch’i kendi kadrosuna alır, eğittikten sonra da tehlikeli bir operasyona dahil eder.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/09/17/02/59/resized_f7179-33dbe08bshivanegaranddylanobrieninamericanassassin2017.jpg

BEN TEK SİZ HEPİNİZ

Suikastçı, Hollywood’un Ortadoğu ve İslam’a oryantalist bakışının tipik bir örneği aslında. Amerika’nın tüm düşmanları bir potada toplanmış; Rusya, İran, Ortadoğu ülkeleri, bilhassa Müslümanlar ve dahi ABD’yi sevmeyen herkes, film planında birinci derede potansiyel suçlu. Amerika’nın dünyadaki tüm yaramazları pataklayan, suçluları bulup cezalandırmakla mükellef, yeri geldiğinde en ağır şiddeti uygulamaktan geri duymayan ve buna tabii olarak hakkı bulunan, adalet dağıtıcısı misyonu Suikastçı’da da tüm ihtişamıyla devam ediyor. Yönetmen sözde terörist grupların İslam’la bağıntısını klasik/yüzeysel anlayışla şekillendirmiş. İslam kültürüne dair bazı bilgilerin şifrelendirilmesinden cihad kavramının neredeyse karikatürize bir biçimde sunulmasına değin, filmin alt metnini faş eden kasıtlı sahneler görmek mümkün.

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2017/09/17/02/58/resized_31dc7-85f23ba636241333503_00aaa04867_o.jpg

Amerikan soslu türkiye

Film teknik olarak ortalama bir seviyeyi tutturuyor. Özellikle çatışma ve aksiyon sahneleri gerçekçi. Öte yandan Türkiye ve dolayısıyla İstanbul’a ait sahneleri ise bambaşka çelişki ve sıkıntılarla dolu. Her ne hikmetse yığınla görkemli, orijinal yapı ve sokağın bulunduğu Sultanahmet’te tamirat ve bakım çalışmalarının yapıldığı mekanların öne çıktığı karmaşık bir atmosfer oluşturulmuş. Görünen o ki yönetmen Michael Cuesta, adet olduğu üzere Türkiye’ye Oryantalist bir pencereden bakmayı tercih etmiş. Bunca masrafa girip devasa bir prodüksiyona soyunmuşken hiç değilse kötü Türkçeye, yabancı plakalara, yapay diyalog ve mantıkdışı aksiyonlara (jandarma örneğinde olduğu gibi) da bulaşmadan işinin hakkını verebilseymiş.