Anadolu’dan Cannes çıkacak

Dünyanın en büyük kültür sanat etkinlikleri küçük şehirlerde yapılıyor. Cannes, Venedik, Salzburg bunun en güzel örneği. Türkiye’de ise İstanbul’a sıkışan kültür sanat yaşamı festivaller ve bienaller ile Anadolu’ya yayılıyor. Birçoğu uluslararası kimlik kazanmış etkinlikleri direktörleriyle konuştuk.

Yeni Şafak Harun Karaburç
Türkiye’de İstanbul’a sıkışan kültür sanat yaşamı festivaller ve bienaller ile Anadolu’ya yayılıyor.

Kültür sanat festivalleri merkezden Anadolu’ya yayılmaya devam ediyor. Dünyadaki büyük sanat etkinliklerinin küçük şehirlerde yapıldığını görüyoruz. Mesela sinema dünyasının kalbi Cannes’da atarken klasik müzik Salzburg’da yankılanıyor. Venedik Bienali hakeza öyle. Biz de bu hafta Anadolu’nun kültür sanat festivallerini derledik ve Mardin Bienali Direktörü Döne Otyam, Afyonkarahisar Caz ve Klasik Müzik Festivalleri Direktörü Hüseyin Başkadem, Malatya Uluslararası Film Festivali Direktörü Suat Köçer, AIMA Müzik Festivali Direktörü Prof. Dr. Filiz Ali, Konya Mistik Müzik Festivali’ni düzenleyen Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar ile görüştük.

ÇAĞDAŞ SANAT KISITLI

Çağdaş sanat ile başlayacak olursak Türkiye’nin en önemli bienali İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından 1987’den beri düzenlenen İstanbul Bienali. Buna bir yenisi daha eklendi. O da daha çok geleneksel sanatların ağırlıkta olduğu Yeditepe Bienali. 1986 yılında Ankara’da başlayan Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali ne yazık ki sadece dört yıl sürüyor. İlk edisyonu 2006’da T. Melih Görgün, Beral Madra ve Dr. Vittorio Urbani küratörlüğünde düzenlenen Sinopale, (Uluslararası Sinop Bienali) çağdaş sanatla ilişkisi kısıtlı olan Anadolu için bir umut ışığı yakıyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/58/resized_17493-331fa3a7malatyatoplu.jpg

BİENALDEN TRİENALE

2008’de ise Çanakkale’de bir bienal hayata geçirildi. Daha sonra CABININ (Çanakkale Bienali İnisiyatifi) adını aldı. Bienal dışında trienaller de var. Bağımsız Sanat Derneği’nin düzenlediği İstanbul Trienali’nin üçüncüsü 2016 yılında ‘Yurt-suz-laş-ma’ temasıyla gerçekleşti. Portizmir Uluslararası Güncel Sanat Trienali de K2 Güncel Sanat Merkezi tarafından 2007 yılından beri İzmir’de düzenleniyor. Portizmir’in dördüncüsü geride bıraktığımız aylarda Saša Nabergoj küratörlüğünde ‘Nefes’ başlığıyla gerçekleşti.

RÜŞTÜMÜZÜ İSPATLADIK

Doğu’ya gittiğimizde Mardin’de, Döne Otyam’la ve Mardin Bienali ile karşılaşıyoruz. Mardin’de bir bienal yapmayı “Hiç de kolay olmadı. Ben de alışkın değildim. Steril alanlarda, beyaz küplerde sergi açmaya benzemiyor. Kamusal alanlarda ve tarihi mekanlarda çalışıyorsunuz. Küçücük bir ekiple. 10 yıllık süreçte anılar birikti elbette. En önemlisi dostlar attı. İşte bu dostlarla hep birlikte yapıyoruz artık. Marangozundan, otelcisine, elektrikçisinden kahve sahibine kadar. En önemli değişiklik artık Uluslararası Bienaller Derneği’ne kabul edilmemiz oldu. Artık rüştümüzü kanıtladık” sözleriyle anlatıyor Otyam. Bu arada henüz görmemiş olanlar için küçük bir hatırlatma: Bu sene 4’üncüsü düzenlenen Uluslararası Mardin Bienali 4 Haziran’a kadar devam ediyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/57/resized_85478-16f1c55613599840_1068135629948182_7422882335714164387_n.jpg

MARDİN VE DİYARBAKIR’IN DOĞASINDA SANAT VAR

Geride bıraktığımız on yılı “On yıla bakarsak katılım 100.000 civarıdır. Belki de daha fazladır, zira bienal mekanları zaten kamusal alanlar ve turizme açık yerler” şeklinde değerlendiren Otyam, son yıllarda sanat etkinliklerinin Anadolu’ya da hızlı bir şekilde yayılması konusunda bize katılmadığını belirterek “Keşke öyle olsa. Bu, yaşadığım şehir Ankara’da bile böyle. Merkez İstanbul. Periferide tek tük sanat etkinliği oluyor. Sanat ekonomisi İstanbul’da olabilir, ama sanatın yaygınlaşması, bu tür sanat organizasyonlarının Anadolu’ya yayılmasıyla olacaktır ve olmalıdır. Mardin ve Diyarbakır bu anlamda çok güçlü ve etkin iki şehir. Doğalarında var adeta. Çok iyi sanatçılar var ve çıkacak. Ancak kendilerini gösterecek zemin yok ya da o zemine batıdaki sanatçılardan daha zor ulaşıyorlar” diyor.

MÜZİK DAHA GÖRÜNÜR

Çağdaş sanatla mukayese edildiğinde müzik festivalleri çok daha görünür bir yer ediniyor kendine. İstanbul dışında Uluslararası Ankara Müzik Festivali ile Uluslararası Ankara Caz Festivali, Uluslararası İzmir Festivali ve İzmir Avrupa Caz Festivali, Mersin Uluslararası Müzik Festivali, 2000 yılından beri Antalya’da düzenlenen Antalya Piyano Festivali ve bu yıl 14’üncüsü düzenlenecek Bodrum Müzik Festivali, Afyonkarahisar Klasik ve Caz Müzik Festivalleri, bu yıl 27-30 Temmuz tarihleri arasında Ayvalık’ta dördüncüsü düzenlenecek olan AIMA Müzik Festivali güzel birer örnek teşkil ediyorlar.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/55/resized_f7c16-40903f0canafotograf9.jpg

TİYATRO ZAYIF HALKA

Müzik alanındaki festivallere ilave olarak 2015 yılından beri Kapadokya’da müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava etkinlikleri içinde barındıran Cappadox’u ekleyebiliriz. Bu yıl 14-19 Haziran tarihleri arasında ‘Sessizlik’ teması altında 4’üncüsü düzenlenecek. İlk kez geçtiğimiz yıl düzenlenen Bozcaada Caz Festivali de dikkate değer bir diğer festival. Tiyatro alanında ise pek verim yok. Akla ilk gelen 10-13 Mayıs tarihleri arasında İzmir’in Bergama ilçesinde gerçekleştirilecek Bergama Uluslararası Tiyatro Festivali oluyor. İzmir’in Urla ilçesinde kültür, teknoloji ve yaratıcılık gibi alanların deneyimleneceği CultureHack festivali bu yıl ilk kez 4-7 Ekim’de düzenlenecek.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/57/resized_22c4b-492b1460fest.jpg

ORGANİZATÖRLER PARA PEŞİNDE

Afyonkarahisar’da yıllardır caz ve müzik festivallerini düzenleyen Hüseyin Başkadem, “Ben sıradan insanların peşindeyim. Çiftçi, esnaf, marangoz, bakkal, eskici, çöpçü… Bunlar benim için daha değerli. Yüksek değer ve kalitesi yüksek etkinliklere bu kesim ulaşamıyor. Ben konserleri ücretsiz yapıyorum. Onların otellere ve lüks mekanlara gelmesi beni daha mutlu ediyor. Aslında Anadolu’ya bu etkinlikler yayılmıyor. Organizatörler Anadolu’nun açlığından yararlanıp vur kaçlarla büyük paralar peşindeler. Süreklilik ve sürdürebilirlik önemli değil. Halk önemli değil, önemli olan Avrupa Birliği’nden, bakanlıktan para almak.Yani bu ilgiyi kullanarak yine hedef maalesef para. Üzülerek belirtmek zorundayım. Gercek bu. Ben size merdiven altı tabir edilen yüzlerce film festivali, bienal, konser sayabilirim” diyor ve ekliyor: “Anadolu kadim bir toprak. Halkı da kadim ve değerli. Uyduruk işlere değil, idialı projelere layık ve ayaklarına gitmesi şart. Ekonomi Anadolu’da sanata ulaşmayı zorluyor. Gerçek ve yüksek sanat gitmeli.”

ÖĞRENCİLERDEN ORKESTRA KURDUK

Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA), 1998 yılında Prof. Filiz Ali tarafından kuruldu. Kuruluşundan bu yana Akademi, genç müzisyenlerin ufuklarını ve müzik kariyerlerini genişleterek eğitimlerini teşvik etmek yolunda öncülük ediyor. Akademi, yıllar içerisinde gelişerek ustalık kurslarını bestecilik atölyesi, yaratıcı yazarlık, piyano ve gitar ustalık kurslarıyla çeşitlendirdi. Aynı zamanda bütün yıl boyunca halka açık konserleriyle Ayvalık’ın kültür hayatını zenginleştirmeyi de sürdürüyor. 20 senedir her on günlük ders sonunda verdikleri konserlerin tıklım tıklım dolduğunu söyleyen Filiz Ali, “Masterclasslara katılan öğrencilerden oluşan bir orkestra kurduk ve dört yıldır festival düzenliyoruz. 10 Haziran’da da İstanbul Müzik Festivali kapsamında İstanbul’da konser vereceğiz” diyor. Bu konser festivalin Müzik Rotası programında gerçekleşecek.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/54/resized_c3a73-ec4ecce64t1a0201.jpg

YEREL YÖNETİM DESTEĞİ ŞART

Yirmi yıllık süreçte yaşadıkları en büyük problemin maddi sıkıntılar olduğunu kaydeden Ali, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizim bütün derdimiz para bulmak. Eşimizden dostumuzdan, öğrencilerin velilerinden, tanıdık tanımadık Ayvalıklılardan, belediyeden daima destek aldık. Bir vakfımız var ama bu oluşumu kalıcı kılabilmek için kurumsal desteğe ihtiyacımız var. Bu tür işleri yapmak cesaret istiyor. Doğrusunu isterseniz ben cahil cesaretiyle başladım. Başıma nelerin geleceğini düşünmedim. Zaten öyle başlarsanız oluyor. Hesap kitaba girişince olmuyor. En azından benim tecrübem öyle oldu. Yerel yönetimlerin desteği olmadan hiçbir sanatsal faaliyet yapılamaz bence. Tabi ki devlet desteği de gerekir. Devletin değişmeyen bir sanat ve kütlür politikası olmalı. Bizde her iktidarla birlikte kültür politikası da değişiyor.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/53/resized_fa9a5-a3700e49filizali.jpg

ZENGİN FİLM FESTİVALİ

Film festivalleri çağdaş sanatın aksine uzun yıllardır Anadolu’nun pek çok şehrinde düzenleniyor. En köklü film festivallerimiz ise şöyle: Uluslararası Antalya Film Festivali, Uluslararası Adana Film Festivali, Ankara Uluslararası Film Festivali, Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali. Bunların yanında 14 yıldır Anadolu’nun farklı şehirlerinde devam eden Çocuk Filmleri Festivali, geçtiğimiz yıl 11’incisi gerçekleştirilen Uluslararası Mardin Film Festivali, bu yıl 8’incisi gerçekleştirilecek Malatya Uluslararası Film Festivali yıllardır büyük bir özveri ve titizlikle düzenleniyor. Ayrıca İstanbul’da düzenlenen bazı film festivalleri Anadolu’yu da ziyaret ediyor. Bunlardan birisi !f İstanbul, İstanbul dışında İzmir ve Ankara’da sinemaseverlerle buluşuyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Filmekimi de İstanbul dışında her yıl Anadolu’nun farklı şehirlerinde de düzenleniyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/52/resized_26e3f-010ddecbkonyamistik.jpg

HALKIN TALEBİ ÖNEMLİ

Malatya Uluslararası Film Festivali’nin kısa sürede ülkemizin önde gelen film festivallerinden biri haline geldiğini söyleyen Festival Direktörü Suat Köçer, “Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde kültür sanat alanında ciddi hareketlilikler var. Bu hareketliliklerin artmasında halkın talebi kadar yerel yönetimlerin inisiyatifleri ve kimi kurum ve kuruluşların konuya olan ilgi ve yaklaşımları da önemli rol oynuyor. Film festivalleri, fuarlar, edebiyat günleri ve diğer etkinlikler, Anadolu’nun büyükşehirlere ihtiyaç duymadan kültürel zenginliklerini kendi imkanlarıyla kotarabileceklerini müjdeliyor. Bu çalışmaların zamanla kök salarak uzun soluklu etkinliklere dönüşeceğine inanıyorum. Güzel örneklerini şimdiden görmek mümkün. “Cannes gibi bir festival” zaman zaman dillendiriliyor. Anadolu’dan Cannes gibi bir festival çıkar mı? Bunun için dogru adımlar atılmalı. Birebir Cannes olmaz, olmamalı da zaten ama Cannes düzeyinde biir festival çıkmaması için sebep göremiyorum” diyor.

AYAK UYDURMAYA ÇALIŞIYORLAR

Anadolu’da sanatsal açıdan sinema özelinde nasıl bir potansiyel olduğunu ise şu sözlerle anlatıyor Köçer, “Sinemanın Anadolu’daki serüveni ise enteresan bir seyir izliyor. Bir taraftan uzun soluklu festivallere ev sahipliği yaparken diğer yandan henüz karşılaştığı sinemanın endüstriyel yansımalarını anlamaya, ayak uydurmaya çalışıyor. Bazı sıkıntılar yaşansa da Anadolu’nun çeşitli bölgeleri şimdiden film yapımcılarının uğrak yeri oldu. Sayıları hızla artan film festivalleri ve sinema etkinlikleriyle birlikte Anadolu’nun yakın bir gelecekte sinema sektörü için vazgeçilmez hale geleceğini söylemek zor olmasa gerek.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2018/05/26/06/52/resized_44ae6-e123e308abdussettaryarar2002.jpg

Neden dünyanın en iyi festivali olmayalım

Türkiyenin ilk ve tek uluslararası mistik müzik festivali Konya’da yapılıyor. Konya Mistik Müzik Festivali bu yıl 22-30 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Konya’nın ruhuna yakışır bir festival yapmak fikriyle 14 yılda çok büyük yol kat ettiklerini söyleyen Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar, “Songlines Dergisi 2015 yılında bizi dünyanın en iyi 25 festivali arasında gösterdi. 2017’de de dünyanın en iyi sekiz festivali arasına girdik. Bizim amacımız dünyanın en iyi festivali olmak. Bugüne kadar festivale 47 ülke katıldı. 116 topluluk/ sanatçı sahne aldı. Salonumuzun seyirci kapasitesi 750-800 kişilik. Her konserde salonumuz doldu taştı. Varın hesabını siz yapın. Konya halkının da ciddi bir teveccühü var. 15’incisinin katılımcı ülkelerinin belirlemenin ötesinde programın yarısından fazlasını çıkardık” diyor.