İlkbaharla birlikte artan hava sıcaklıkları pek çok kişide bedensel ve ruhsal değişimlere yol açıyor. Mevsim geçişlerine uyum sağlayamama, en çok bahar aylarında halsizlik ve yorgunluk gibi sorunları beraberinde getiriyor. Sabah uyanmakta zorluk ve gün içerisinde halsizlik, kişiyi sosyal ve psikolojik açıdan olumsuz etkiliyor. Bahar yorgunluğunun etkilerinden korunmak için ise beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşıyor. Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Nur Tatlıoğlu, bahar yorgunluğunun etkilerinden korunmak için önerilerde bulundu.
Her metabolizma mevsim değişikliğine uyum sağlayamaz
Kış mevsiminde yavaş çalışan metabolizma, baharın gelmesiyle hızlanır. Ancak bazı kişiler bu değişime uyum sağlayamayabilir. Baharda ısınan havanın etkisiyle, havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonlar artar. Pozitif iyonların artması, kişiye kendini zinde ve mutlu hissettirebilirken, negatif iyon artışı ise tam tersi bir etki gösterir. Artan bu negatif yükler, bahar yorgunluğuna yol açar. Özellikle yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz vitamin ve mineral alımı, hareketsiz yaşam gibi faktörler, bahar yorgunluğunun öne çıkan nedenleridir. Bahar yorgunluğu; tiroit bezinin çalışmasındaki düzensizlikler, kan şekeri düşüklüğü ve böbreküstü bezinin az çalışması gibi fizyolojik nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir.Bahar döneminde de zinde hissetmek için ve hem fiziksel hem de zihinsel yönden kişiyi olumsuz etkileyen bahar yorgunluğu ile başa çıkmak için, beslenme ve hayat tarzında küçük değişiklikler yapılması yararlı olacaktır.
İşte size, bu süreci sorunsuz atlatmak ve baharın tadını çıkarmak için yapmanız gereken 7 öneri:
1. Bahar yorgunluğundan etkilenmemek için gün içerisinde az ve sık beslenmek gerekir. Güne mutlaka kahvaltıyla başlanmalıdır. Uzun süren açlık durumu kan şekerinde düşüşe neden olacağından, yorgunluk ve halsizlik seviyesini artırır. 3-4 saat aralıklarla, günde 5-6 öğün beslenmek, kan şekerinde oluşacak dalgalanmaları azaltır ve zindelik sağlar.
2. Gün boyu 2- 2,5 litre su tüketilmelidir. Vücuttaki su oranının azalması, yorgunluk seviyesini artırır. Yeteri miktarda su tüketmek, toksinlerin atılmasına, vücut direncinin yükselmesine ve enzimlerin daha iyi çalışmasına yarar sağlar. Ancak vücudun su ihtiyacı çay, kahve gibi kafeinli içeceklerle karşılanmamalıdır.
3. Sebze ve meyvelerde bulunan vitamin, mineral ve antioksidanlar vücudun daha enerjik olmasına katkı sağlar. Özellikle A, C, E vitaminleri ile çinko ve selenyum bağışıklık sistemini güçlendirici özelliktedir. Mevsim sebze ve meyvelerinin tüketimi artırılmalı, günde en az 5 porsiyon beslenmeye özen gösterilmelidir.
4. Ağır ve yağlı yemeklerden uzak durulmalıdır. Karbonhidrat değeri yüksek ve aşırı yağlı yiyecekler (hamur işleri, kızartmalar, kavurmalar, şerbetli tatlılar) uyku ve yorgunluk halini artırır.
5. Kan şekerini hızlı yükselten besinler tercih edilmemelidir. Beyaz ve rafine edilmiş tahıllar yerine tam buğdaylı, kepekli, çavdarlı veya yulaflı tahıllar tüketilmelidir.
6. Fiziksel aktivite ihmal edilmemelidir. Düzenli yapılan egzersiz, metabolizmayı hızlandırır. Dokuların yeteri kadar oksijen alması, kalp-damar sistemi ile solunumu düzenler. Güneşli ve açık havada yapılacak 30 dakikalık yürüyüş, fiziksel ve ruhsal açıdan yararlıdır. Özellikle güneşli havalarda yapılan egzersiz D vitamini alımı da sağlamaktadır.
7. Aşırı çay ve kahve tüketilmemelidir. Bitki çaylarından melisa çayı, ıhlamur ve papatyanın, rahatlatıcı ve sindirimi düzenleyici etkileri bulunmaktadır.