2022’de vefat eden şair ve İzdiham Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Parlak’ın yayımlanmamış şiirlerinin de eklendiği bütün şiirlerini ve otobiyografisini bir araya getiren “Sevgili Huzursuzluğum” kitabı, Ketebe Yayınları’ndan çıktı. Atakan Yavuz’un takdimi ve Yakup Öztürk’ün önsözüyle hazırlanan kitabın lansmanı, geçtiğimiz akşam Türkiye Tasarım Vakfı’nda şair, yazar ve İzdiham kuşağının okurlarıyla birlikte yapıldı. Gecede, kitabın yalnızca bir “bütün şiirler” değil, vefatının ardından hazırlanmış bir veda ve hafıza kitabı olduğu vurgulandı. İlk etapta şiirlerini bir araya toplayan Ketebe Yayınları, daha sonra tüm düz yazı ve röportajları için de ayrı birer çalışma yapacak.
İLK ŞİİRİNİ ADİSYONA YAZMIŞTI
Kitabın ilk sayfalarında yer alan Atakan Yavuz imzalı takdim yazısı ile Yakup Öztürk’ün kaleme aldığı önsöz, Bülent Parlak’ı yalnızca bir şair değil; aynı zamanda belirli bir kuşağın duyarlığını, kırılganlığını ve ironisini sırtlanan bir figür olarak konumlandırıyor. Bu metinleri takip eden “Bülent Parlak Biyografisinin Birazı” başlıklı bölümde ise, şair kendi hayatını anlatıyor; böylece okur, şiirleriyle beraber yürüyen bir biyografik izleğe de dahil olmuş oluyor. Kitabın kapağının adisyon şeklinde tasarlanmasının sebebi ise, Parlak’ın ilk şiirini, bir çay bahçesinde otururken adisyon kağıdının arkasına yazmasına küçük bir gönderme.
OKURUNA ULAŞTIĞI İÇİN MUTLUYUM
Babasının kitabının Ketebe’den çıkıyor olmasına çok sevindiğini belirten kızı Yaren Parlak, bir yandan da buruk hissettiğini dile getirerek Yeni Şafak’a şunları söyledi: “Çok fazla soran ve kitaplarına ulaşmak isteyen oluyordu, ama yeni baskısı olmadığı için ulaşamıyorlardı. Hatta bazı internet sitelerinde fahiş fiyata satışı yapılıyordu. Şu anda okuruna ulaştığı için çok mutluyum. Babam hep, ‘Biz öleceğiz, yazdıklarımız yaşayacak’ derdi. Bu da onun somut haline bürünmüş şekli olduğunu düşünüyorum.”
Babasının kitaplarını bir anda okuyup bitirmediğini itiraf eden Parlak, “Babalar çocuklarına hep bir şey söyler. Benim babam ölünce söyleyeceği şeyler de bitmiş oldu. Oysa hayatım boyunca onun söyleyeceklerine ihtiyacım var. Ben de onun söyleyecekleri bir ömre sığsın, her sıkıştığımda açıp bakayım istiyorum. Okuyup tüketmek istemiyorum” dedi.