On bir ayın sultanı Ramazan, Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesiyle Müslümanlar için ayrı bir önem taşıyor. İnsanlığa yol göstermesi için gönderilen Kur’an, yazıldığı ilk günden bugüne, sanatla iç içe olmaya devam ediyor. Her yıl milyonlarca insanın umre için buluştuğu kutsal toprakların duraklarından biri olan Cidde’deki İslam Sanatları Bienali’nde sergilenen “Cam Kur’an (Glass Qur’an)”, kitabımızın anlamını sanat diliyle yeniden yorumluyor. Işığın şeffaflıkla buluştuğu eser, Ramazan’ın ruhuna ve Kur’an’ın mesajına ayna tutuyor. 25 Mayıs’a kadar ziyarete açık olan bienal, Ramazan ayına özel iftar-sahur arasında da gezilebiliyor.
NUR SURESİ 35. AYET İLHAM OLDU
Dört ana bölümden oluşan bienalin en etkileyici bölümlerinden birisi hiç şüphesiz Al Bidayah. Bu bölümde, geleneksel eserlerin yanı sıra çağdaş sanatçıların eserleri bulunuyor. Bunlardan birisi de yenilikçi ve deneysel tasarımlarıyla uluslararası alanda tanınan Pakistan ve Tanzanya kökenli İngiliz mimar Asif Khan’ın “Cam Kur’an (Glass Qur’an)” eseri. Karanlık bir odaya yerleştirilen ışık kaynağının üzerinde sergilenen eser, cam sayfalara işlenmiş altından ayetlerle, Kur’an’ın anlamını kültürel ve dilsel sınırların ötesine taşıyor. Asif Khan, Cam Kur’an’ı ve bienal yolculuğunu Yeni Şafak’la paylaştı. Sanatçı, eserin görünenin ötesiyle bilinmeyenle ve insanın ışık arayışıyla kurulan bir bağ olduğunu söyledi. Khan, eserin ortaya çıkış sürecini, “Cam Kur’an, kutsal bilginin doğasına olan ilgim ve hissedip kolayca ifade edemediğimiz şeyleri dışa vurma çabamdan doğdu. Camla çalışma kararım, Nur Suresi 35. ayetinde geçen ‘Nur üstüne nur’ ifadesinin evrenselliğinden ilham aldı. Eserin, kelimelere ihtiyaç duymadan derin bir anlamı iletebilmesini, doğrudan bir yazıya gerek duymadan herkesle konuşabilmesini amaçladım” ifadeleriyle anlattı.
HER SAYFA İLAHİ BİR KAVRAYIŞ SUNUYOR
Eserde Kur’an sayfalarının tamamı camdan tasarlandı. Khan, eserin alışılmış kitap formunu aşarak geçmişin derinliği, geleceğin sonsuzluğuna vurgu yaptığını, bu yüzden insanları etkilediğini söyledi. Sanatçı, eseri ve iletmek istediği mesajı şöyle dile getirdi: “Kur’an sayfaları yerine 604 ince cam levha kullanarak onu bir ışık merceği, bir kanal olarak düşündüm. Her bir sayfa, evrenden gelen ışığı alıyor ve bir kısmını geri yansıtarak bizlere aydınlanma ya da belki ‘ilahi bir kavrayış’ sunuyor. Bu, Yaratan’ın yarattıklarına seslenmesi, evrenin kendisiyle konuşması anlamına geliyor. Cam Kur’an sadece bir obje değil. Algıya göre değişen bir deneyim, kendi maddeselliğini sorgulayan bir eser. Cam Kur’an, algı ve vahiyle ilgili iman, bilgi ve anlayışın nasıl sürekli değiştiğini ve ancak belirli koşullar altında ortaya çıktığını sorguluyor. Vahyin kendisini yeniden düşünüyor ve şu soruları soruyor: Bilgi şeffaf hale geldiğinde ne olur? Kutsal fikirlerle nasıl bir ilişki kurarız?”