Halk arasında kireçlenme olarak adlandırılan “artroz” veya “osteoartrit” hastalığının, toplumda yaygın bir hastalık olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Yonca Bavlı Eren, toplumda sık yapılan el çıtlatmalarının da ilerleyen dönemlerde kireçlenmeye sebep olduğunu söyledi.Uzm. Dr. Yonca Bavlı Eren, kireçlenmeye eklemlerde meydana gelen aşınma ve yıpranmanın neden olduğunu aktardı. Kemiklerin birbirine bağlandığı eklemlerde; karşılıklı kemik yüzeylerinin üzerini kaplayan, ağrısız ve kaygan hareketi sağlayan eklem kıkırdağının bulunduğunu anlatan Uzm. Dr. Eren, genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan hastalığın ilaç, fizik tedavi, egzersiz, eklem içi uygulamalar ve cerrahi ile tedavi edilebildiğini söyledi. Kireçlenme konusunda yanlış bir inanışa da dikkat çeken Uzm. Dr. Eren, "Toplumda eklemlerde kireç birikmesi gibi bir inanış var. Bu doğru değil. Kireçlenme yaş, kalıtımsal nedenler, yıpranma ve aşınma, kemik eklemi etkileyen diğer hastalıklardan dolayı oluşur. Ağrı, tutukluk, eklem hareketlerinde kısıtlanma ile kendini gösterir. Fizik muayene, radyolojik tetkikler, kan testleri, eklem sıvısı incelemesi ile teşhisi konur. İlaçla, fizik tedavi yöntemleriyle, egzersiz, eklem içi uygulama ile hasar ilerlemesi önlenebilir ve gerekirse ileri dönemde cerrahi müdahale ile tedavi edilir" diye konuştu.
"Düzenli egzersizle önlenebilir"
Kireçlenmede en önemli belirtinin ağrı olduğuna dikkat çeken OFM Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Yonca Bavlı Eren, dinlenerek geçirilen ağrıların, hastalık ilerledikçe kalıcı hale gelebileceğinin altını çizdi. Kireçlenme ile oluşan eklem ağrılarının, genellikle hareket sonrası ortaya çıktığını söyleyen Eren "Kaza ve yaralanmalar, eklemi ilgilendiren kırıklar, menisküs ve bağ yaralanmaları, eklemde ürik asit birikmesi, mikroplu ve mikropsuz iltihaplar, hemofili hastalığında tekrarlayan eklem içi kanamalar gibi birçok nedenler kireçlenmeye neden olabilir. Ancak en önemli nedenlerden biri aşırı kiloya bağlı, ekleme binen yükün fazla olmasından dolayı, kıkırdak dokusunda oluşan ciddi hasarlardır. Bu nedenle kireçlenme oluşumunu engellemede kilo kaybı son derece önemlidir. Eklem sağlığını korumada egzersizde önemlidir. Kişiyi zorlamayan düzeyde haftada 2-3 defa yapılan 20-30 dakikalık düzenli egzersizler eklem sağlığı için faydalıdır" ifadelerini kaydetti.Uzm. Dr. Eren, "Kişi, kaza ve yaralanma gibi olaylar yaşadıysa bu durumu mutlaka doktoruyla paylaşmalı. Eklemi aşırı zorlayan hareketlerden kaçınmalı. Yüzme, bisiklet, yürüyüş gibi sporlar eklem sağlığı için tercih edilmeli. Çömelme, uzun süre dizlerin üzerinde oturmak, merdiven inip çıkmak eklemlere zarar vereceğinden bu durumdan mümkün olduğunca uzak durulmalı. Artroz tanısında hasarın derecesinin belirlenmesinde MR tetkiki önemlidir. Vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, MR’ı radyasyona neden olduğu gerekçesiyle yaptırmak istemiyor. MR’ın hastaya radyasyon açısından zararı yoktur" dedi.
Eller çıtlatılmamalı
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Yonca Bavlı Eren, toplumda çok sık yapılan el çıtlatmalarının zararlı olduğunu söyledi. El çıtlatmalarının, eklemde kireçlenmeye neden olabileceğine vurgu yapan Uzm. Dr. Eren, "Pek çoğumuzun sık yaptığı yanlış bir davranış var. O da el çıtlatma. Biz kesinlikle el çıtlatmayı istemiyoruz. Çünkü el çıtlatma, eklem kıkırdaklarına ciddi zarar verir. Kişide kireçlenmeye neden olur. Uzun süre diz üzerinde oturmak, çok merdiven inip çıkmak nasıl dizimize hasar veriyorsa el çıtlatmak da öyledir. Alıştıkça çıtlama yaparsınız ve çıtlatma yaptıkça, eklemin kenarındaki sinoviyal dokuda yırtıklar ve baloncuklar oluşturuyorsunuz. Bir süre bu sizi rahatlatıyor ama sonra siz yine el çıtlatma ihtiyacı hissediyorsunuz. Sonuçta kendi elinize zarar veriyorsunuz. Eklem egzersizleri yapın ama asla ellerinizi çıtlatmayın" diye konuştu.
"Çocukluk çağındaki hareketsizlik ileri yaşlarda kemik erimesiyle sonuçlanabilir"
Fizik Tedavi Uzmanı Uz. Dr. Yonca Bavlı Eren, ileri yaşlarda kadınlarda kalsiyum eksikliği ile ortaya çıkan kemik erimesi hastalığı hakkında da önemli bilgiler verdi. Kemik erimesinin sadece yaşlanan kadınlarda değil, erkeklerde de görülebileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Eren "Kemiklerin en güçlü seviyeye gelmesi, özellikle 20-25 yaşına kadar yapılan beslenme ve sporla ilişkilidir. Çocuklarda beslenme kadar yapılan spor da önemlidir, özellikle gün içinde uzun süre hareketsiz kalmak ileri yaştaki kemik sağlamlığını olumsuz etkiler. Bu sebeple çocukların hareketsiz, sporsuz yaşam tarzının önüne geçilmesi gerekiyor. Çocuklarda hareketli yaşam son derece önemlidir. Çocuklarınız bırakın özgürce hoplasın, zıplasın, sık sık spor yapsınlar, çocuk ne kadar hareketliyse, kemik yapısı o kadar sağlıklı olur" ifadelerini kaydetti.