Çocuğa sınır koymazsanız ileride laf dinletemezsiniz

Çocuğa sınır koymak ile özgür çocuk yetiştirmek farklı şeylerdir. Her istediği olan bir çocuk ileriki yaşlarda laf dinlemeyen ve ‘hayır’ kelimesinin ne anlama geldiğini anlamayan bir tip olarak ortaya çıkar.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Çocuk çoğu zaman çevresinden kendi amaçlarına uygun hareket bekler. Ancak bu her zaman uygun bir davranış değildir. Üstelik çocuk açısından bakıldığında bencilliğin başlangıcı veya ilk adımıdır. Her istediği olan bir çocuk ileriki yaşlarda laf dinlemeyen ve hayır kelimesinin ne anlama geldiğini anlamayan bir tip olarak ortaya çıkar. Bu davranış çeşidinde olan bir çocuk, hem çocuğun ailesi hem yakınları ve hem toplum açısından her zaman problemdir. Çünkü her istediğini elde etmiş ve hiç hayır denmemiş bir çocuk ileriki yaşlarında kendini kral veya kraliçe olarak görür. Bu durumda çocuk sadece ister ve diğerleri onun isteklerini yerine getirmek için çabalar.

ANNE BABANIN İSTEKLERİ BELİRLER

Bu tip bir anne-baba davranışı normal midir?

Çocuğunun her istediğini yapan veya "Senin istediğin olacak ne istiyorsun" gibi cümlelerle çocuklara yaklaşan anne babaların bu tür davranışları kendi çocukları açısından son derece kötü bir terbiye metodudur. Çünkü çocuğun istediği gibi yaşamak, aileyi onun istekleri doğrultusunda şekillendirmek anne-babanın kendilerini köleleştirmeleri anlamına gelir. Oysa yapılması gereken aile içinde oluşan ilişkiler açısından, anne-babanın istekleri doğrultusunda, bir hayat tasarlamak gerekir.

OKULA GİTMEDEN ÖĞRENMELİ

Peki, çocuğun daha iyi bir birey olması için ne yapabiliriz?

1. Her zaman sınır koymak gerekir. Anne-babanın sınır koyması ile özgür çocuk yetiştirme farklı şeylerdir. Çocuklar sınırlar içinde yaşanması gerektiğini, özellikle anaokuluna gitmeden önce evde anne-baba tarafından öğretilmelidir. Anne-baba çocuklarını sınır koyamamışsa o çocuğun toplum içinde de sınır olmadan yaşama isteği, pek çok insanın zarar görmesine neden olur.

2. Çocuğa küçük yaştan itibaren “Hayır” kelimesinin anlamını yaşayarak öğretmeliyiz. Çünkü sınır koymadığımız zaman isteklerinin mutlaka olmasını isteyecek ve bu amacına ulaşmak için her türlü yolu deneyecektir. Örneğin markette yatan, bağıran çocukları şahit olmuşuzdur. Bu tip çocuklar hayır kelimesinin anlamını kavrayamayan çocuklardır. Onun için çocuk konuşmaya başlamasından itibaren hayır kelimesinin anlamının yapılmaması gereken bir davranış veya istek olduğunu anlamalıdır.

3. Evde anne-baba tarafından çocuklarına küçük yaştan itibaren değerler eğitimi vermelidir. Bu önce anne-babanın değerler çerçevesinde yaşayarak rol-model olmaları ile alakalı bir terbiye metodudur. Evde anne-baba yalan söylüyorsa onların büyüttüğü çocuk hiçbir zaman yalan söylemenin kötü bir davranış olduğunu kavramayacaktır.

4. Çocuk yaptığı yanlış davranışı kendi telafi etmeli ve cezasını çekmelidir. Örneğin gezmeye gidilen bir evden küçük bir oyuncak almış ise, bunun yanlış bir davranış olduğunu, insanların evlerinden izinsiz bir şey alınamayacağını söyleyip “Şimdi gidiyoruz ve aldığın bu oyuncağı geri veriyoruz” diyerek beraberce gidip oyuncağı iade edip özür dilemesini sağlamalıyız. Böylece çocuk yaptığı bir davranışın bir karşılığının olduğunu fark etmelidir.

5. Anne-baba evde çocuklarını vurmadan konuşmalıdır. Bu çocuğun arkadaşları ile ilişkilerinde birine vurulmaması gerektiğini öğretecektir. Ayrıca evde şiddet uygulamanın çocuk açısından sonraki yıllarda dışa yansıması akran zorbalığına dönüşmesine yol açar. Çünkü çocuk güçlü olan tarafından zorbalık gördüğü için kendini güçlü hissettiğinde anne-babasını rol model alır ve gücü kime yeterse ona karşı akran zorbalığına yönelir.

EĞİTİM DOĞUMDAN İTİBAREN BAŞLAR

Sonuç olarak bütün bu bilgileri şu iki cümleyi ifade etmek için yazdım. Bunlardan ilki ister değer eğitimi ister ibadet eğitimi ister adab-ı muaşeret eğitimi olsun, çocuğun alması gereken eğitimlerin tümü doğumdan sonra okul yaşına gelinceye kadar anne-baba tarafından verilmelidir. Anne-baba çocuklarına bu eğitimleri vermezse sonraki yıllarda çocuk onların dünyasını paylaşmaz. Dindar insanların ateist çocukları örneğinde olduğu gibi. İkinci cümle, okullar öğretim amaçlıdır. Hiçbir anne-baba çocuğunun eğitimi için okuldan herhangi bir şey beklememelidir. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların programları hala ittihat ve terakki döneminin programlarıdır. Bu aşamada anne-babanın anaokulu öğretmeni de dahil olmak üzere, çocuğunu hangi dünya görüşüne sahip öğretmene teslim ettiğini araştırmalıdır. Yani anne-baba, çocuğunun öğretmenini seçerken, kendi dünya görüşünü verecek öğretmen aramalıdır. Çünkü çocuk, okula başladığı andan itibaren öğretmenin etkisinde kalır ve anne-baba etkisi ötelenmiş olur. Bugün anne-babaların en temel hataları çocuklarını yetiştirirken bu iki temel özelliği atlamalarından dolayı çocukları ergenlik döneminden sonra başka bir dünyanın çocuğuna dönüşmektedir.