Günümüzde, küreselleşme ve teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte aile içi iletişimin önemi daha da belirgin hale geldi. Artık birçok aile, geleneksel değerler ve ritüelleri terk etmiş durumda. Aile fertleri arasındaki sıkı bağlar ve bireylerin birbirini takip etme hali de giderek azalıyor. Bu durum, sorumluluk duygusunun azalmasına ve sonuç olarak kusurlu davranışların ve hatta suç sayılabilecek olayların ortaya çıkmasına neden oluyor. Çocukların ve gençlerin ailelerine ve çevrelerine yabancılaşması, insanlarla etkileşimden kaçınma eğilimleri, yalnızlığa çekilme istekleri ve huylarında gözlemlenen tuhaf değişimler, bu dönüşümün en net yansımalarından. Bu süreçte ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta, çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmak ve onların bireysel gelişim süreçlerine uygun duygusal destek sağlamaktır. Ebeveynlerin çocuklarının yalnızca maddi ihtiyaçlarını karşılaması yeterli değil, aynı zamanda onlarla duygusal bir bağ kurarak psikolojik olarak desteklemeleri de kritik bir öneme sahip. Gençlerle sağlıklı iletişim kurmanın temeli, onları anlamaktan ve dinlemekten geçiyor. Onların duygusal ihtiyaçlarını gözetmek, bireysel gelişimlerine saygı duymak ve onlara sevgiyle yaklaşmak, bu süreci kolaylaştırıyor. Psikiyatr Prof. Dr. Yavuz Selvi ile konuştuk.
Geleneksel aile modeli gücünü yitirdi
Aile içi iletişim günümüzde neden daha önemli hale geldi? Aile kurumu modern dünyada en çok yıpranan ve zarar gören kurum haline geldi. Aile bireyleri bizzat ailenin kendi kurallarına değil dışarıdaki dünyanın kurallarına uygun hareket eder oldu. Aile yapısı büyük bir travma yaşıyor ve zedeleniyor. Ailenin koruyucu yapısına dair inanç kaybolurken birçok insan ailedeki olumsuzlukların toksik bir duruma yol açtığına dair görüş bildiriyor. Dış dünyanın toksik etkileri ancak aile ilişkilerinin güçlendirilmesiyle engellenebilir. Dışarıda yoğun bir iş temposu ve stres var. İş yerlerinde ve okullarda hırslı ve zorba insanlarla karşılaşıyoruz. Enflasyon, ekonomik zorluklar ya da daha konforlu yaşama arzusunun getirdiği gerginlikler yaşıyor insanlar. Dışarıda insan doğasına aykırı yabancı fikirlerin baskısı, alkol ve madde kullanımında artış, her an bir şiddet davranışına uğrama ya da şahit olma endişesi var. Burada insanı tüm bunlardan koruyacak ve sakinleştirecek aile yapısına ihtiyacımız var. Ailenin kendi yapısındaki bozulma aile içi iletişimi de bozarak hem içeride hem de dışarıda yaşanan çürümeyi hızlandıracaktır. Bu çürümenin reçetesi aile içinde duygusal bağları yeniden kurmak, aile içinde iletişimi artırmak, dinlemek ve konuşmak için fırsatlar oluşturmak anne-babanın koruyucu ve destekleyici rolünü güçlendirmek çocukların kendilerini ifade etmelerine imkan sağlayacak ortamı hazırlamak. Bunun için evde dijital iletişim araçları kullanımının süresini azaltmak, evde fiziksel olarak bir arada olmayı sağlamak, oluşabilecek sorunlara sakince yaklaşmak, aile ve ev ortamını huzurlu bir mekan haline getirmek gerekir. nAile içinde alınabilecek ortak kültür değerlerinin, birçok ritüelin terk edildiği, aile fertleri arasındaki yakın takip ve kontrolün ortadan kalktığı ve yeterli sorumluluk duygusu ve self-respect adını verdiğimiz sağduyu yetersizliği hâlinde çok sayıda kusurlu davranışın ve suç niteliğinde olayın ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Bu noktada modern yaşamın aile ilişkileri üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bütün suçu modern yaşam ve gelişen teknoloji üzerine yükleyemeyiz. Bu teknoloji sayesinde aile üyeleri uzak mesafelerde de olsa iletişim kuruyor ya da bağlantılarını güçlendirebiliyor. Dolayısıyla modern yaşam ve teknoloji aileyi hem olumlu hem de olumsuz etkileyebiliyor. Modern yaşamın olumsuz etkilerinden en önemlisi geleneksel aile modeli gücünü yitirdi. Kadın ve erkek rolleri değişti. Aile içinde yüzeysel duygular yaşayan, daha bireysel ve haz odaklı kapsül formlar oluştu. Bu haz odaklı kapsül yapıların birbiriyle haberi olmadı. Sorunlar paylaşılmadı, birlikte çözüm üretilmedi. Aile üyeleri yoğun okul ve iş temposu nedeniyle birbirlerini anlamak ve desteklemek için yeterli zamanı bulamadı. Daha bireysel düşünen, ailede huzur bulamayan ve sorunu çözmek için yeterli desteğe sahip olamayan insanlar kısa süren zevkler ve uzun süre devam eden huzursuzluklar içinde bir yaşam sürmeye başladı. Mutluluk ve huzur dışarıda bol harcamalı renkli dünyada mı yoksa aile içerisinde sakince geçirilecek bir zamanda mı saklı? Aile kısa süreli haz almayı ve harcamayı hedefleyen kapitalist-modern dünya karşısında daha ne kadar rekabet edebilir? Çocuklarını bu dünyaya kaptıran aile çözümsüzlük sarmalı içerisinde ağır bir depresyon yaşıyor. Halbuki tam da dışarıdaki bu dünyaya karşı ailenin yol gösterici ve sakinleştirici gücüne ihtiyacımız var.
Aileler davranışlarla örnek olmalı
Günümüzde küreselleşme, teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesi toplumsal değişim ve dönüşümleri yapılandırmakta; toplumun en küçük birimi olan aileyi de derinden etkilemekte. Gencin giderek ailesine, çevresine ve topluma yabancılaşması, insanlardan kaçma, yalnızlık istemi, huy ve davranışlarında acayipleşme ve farklılaşma... Çocuk ve gençlerin psikolojisi üzerinde gözlemlediğiniz en büyük değişiklikler neler? Ailelerin bu süreçte daha dikkatli olması gereken noktalar nelerdir? Gençlerde en çok değişen “ilişki kurma biçimleri ve sosyal davranış şekilleri” olmuştur. Dijital ortamlarda daha fazla zaman geçirmek, yüz yüze iletişim yerine mesajlar ve sosyal ağlar üzerinden iletişim kurmak gerçek hayattaki sosyal davranışların daha sağlıksız yürümesine neden olmaktadır. Dışarıda zaten zor ekonomik koşullar, şiddet ve sosyal zorluklar var. Anne-babalar çocukların konuşmalarına, kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmalıdır. Aile çocuklarını kendilerinden uzaklaştıracak söylemlerden ve aşırı tepkilerden uzak durmalıdır. Her aile kendi disiplinini ve kırmızı çizgilerini oluşturmalı ve bunu çocuklarına hissettirmelidir. Kurallar yalnızca çocuklar için değil ailedeki herkes içindir. Aileler ve anne-babalar için en doğru yöntem model olmaktır. Nasihat etkili olabilir ama davranışlarla örnek olmak daha kalıcı ve olumlu etkiler bırakır. 1. Evin içinde güven ve huzur ortamı oluştur. 2. Çocuklarına örnek ol. “Telefonu bırak, kitap oku” cümlesi yerine bunu yaparak örnek ol. 3.Empati nedir, merhamet nedir öğret. Yardım kuruluşlarında görev almasını sağla. 4.İnsanlarla nasıl iletişim kurması gerektiğini ve sorunlarını doğru yöntemlerle nasıl çözeceğini göster.
Çocuklarınıza merhamet hissini kazandırın
Aile yapısının, çocukların suça itilmesindeki etkileri nelerdir? Aile içindeki hangi dinamikler daha fazla risk oluşturuyor? Aile çocukların yalnızca ekonomik değil aynı zamanda duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Ancak yetersiz iletişim, çocuğunun sorunlarından habersiz olmak, duygusal olarak çocuğu ihmal etmek, çocuğu istismar etmek, aile içi şiddet çocukların suça itilmesindeki büyük etkenler arasındadır. Ailedeki tutarsızlıklar, disiplin eksiklikleri, sınırların belirsiz olması, güvenli bir aile ortamı oluşturamamak, çocuklara merhamet hissini kazandıramamak ve sorumluluk vermemek çocukların suça itilmesinde önemli faktörler arasındadır. nPeki bu noktada gençlerle sağlıklı bir iletişim kurmanın temel yolları nelerdir? Net, açık ve dürüst bir ilişki kurmak, güven duygusunu zedeleyecek davranışlardan uzak olmak, tutarlı davranmak, sorunları basit ya da küçük görmemek, gençlerin ilgi alanları ve hayatları ile ilgili konuşmalarda yargılayıcı ve dışlayıcı olmamak, iletişimi sona erdirecek ya da güvenli bir yaşam ortamından uzaklaştıracak tepkilerde bulunmamak, gençlerin kendilerini ifade edecek huzurlu ortamı sağlamak.
Hem büyüklerden hem de gençlerden fikir almak kuşak çatışmalarını azaltır
Kuşaklar arası çatışmaları azaltmak ve daha sağlıklı bir aile dinamiği oluşturmak için hangi yöntemler önerirsiniz? Aile üyeleri birbirine saygı göstererek konuşmalı ve herkesin ilgi alanlarına saygı duyulmalıdır. Yıllar geçtikçe insanların hayata bakışları ve beklentileri de değişir. Yargılamadan dinlemek ve anlamaya çalışmak sağlıklı bir aile oluşturmanın başlıca şartıdır. Biz eskiden şöyle yapardık diyerek kendi kuşağını övmek ve bütün olumsuz özellikleri Z kuşağına yığarak bir iletişim kurmak ailede sağlıksız bir yapıya neden olur. Ortak aktiviteler ve işleri birlikte yapmak, birbirinin görüşünü sormak hem büyüklerden hem de gençlerden fikir almak kuşak çatışmalarını azaltır. Birlikte yemek yemek, ev işlerini birlikte yapmak, alışverişlerde birbirine yardımcı olmak kuşaklar arası çatışmaları azaltır. Ailede herkesin sınırları ve sorumlulukları belli olmalıdır. Saygısızca davranışların tolere edilemeyeceği herkesçe biliniyor olmalıdır.
Başarıya giden yol ölçülü davranmaktan geçer
Aile içinde sınırlar ve disiplin nasıl dengelenmeli? Sevgi ve disiplin arasındaki dengeyi nasıl kurabiliriz? Anne-baba tutarlı davranmalıdır. Belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Anne ve baba sınırları birlikte belirlemelidir. Ortak ve tutarlı hareketler, ailede sınırların belirli olması, aşırı baskı ve cezalandırmalardan ya da aşırı verici olmaktan uzak durulması sevgi ve disiplin arasındaki dengeyi sağlar. Başarıya giden yol ölçülü davranmaktan geçer. Bazı ailelerin çocuklarına ölçüsüz derecede verdiklerini görüyoruz ve maalesef bunu “Biz göremedik çocuğumuz görsün” “Gençliğinde her şeyi yaşasın” düşüncesiyle yaptıklarını anlıyoruz. Bu sınırsız bir davranıştır. Ayrıca yine bazı ailelerde anne ve babanın çocuklara farklı mesajlar verdiğini görüyoruz. Anne disiplin vermeye çalışırken baba daha rahat davranması yönünde telkin veriyor olabilir. Bu tür tutarsızlıklar ve belirsizlikler dengeyi bozar.
Gençlerin daha dayanıklı olabilmeleri için esnek olmaları gerekir
Ebeveynlerin çocuklarına karşı duygusal ve psikolojik destek sağlarken yaptığı en yaygın hatalar nelerdir? Bu hataların üstesinden nasıl gelinebilir? Son dönemde ebeveynlerin aşırı korumacı olduklarını ve sorumluluk vermediklerini görüyoruz. Halbuki gençlerin daha dayanıklı olabilmeleri için esnek olmaları ve sorunlarını çözebilme yeteneğine sahip olmaları gerekir. Çocukların strese karşı dayanıklı olabilmeleri için sorunlarını çözmeyi öğrenebilmeleri gerekir. Çocukların duyguları önemlidir ve ciddiye alınmalıdır. Bazı aileler çocukların ne istediğini duymak yerine kendi isteklerini dayatarak hata yapmaktadırlar. Çocuklarınızı sürekli eleştiremezsiniz. Her yaptığına karşı kötü bir geri bildirimde bulunamazsınız. Böyle yaparsanız çocuğunuzun özgüveni zayıflar. Duygusal olarak olumsuz etkilenir. Çocukların yaptıkları hatalar ve sakarlıklara kötü ve hakaret içeren sözlerle karşılık verilmemelidir. Her çocuk özeldir. Her çocuğun kendine has becerileri ve özellikleri vardır. Başka çocuklarla kıyaslamak çocuğumuzu anlamadığımızı gösterir.