Dünyaca ünlü çocuk kitapları yazarı ve çizeri Peter H. Reynolds ülkemizde de tanınan ve sevilen bir isim. Türk okurları onu çizimlerini de kendisinin yaptığı Nokta, Mış gibi, Gökyüzü Renkleri, Kelime Koleksiyoncusu gibi kitaplarınndan tanıyor. Kitaplarındaki yalın dili, etkileyici çizimleri ile çocukları hayal güçlerini serbest bırakmaya ve özgüvenlerini artırmaya teşvik ediyor. Reynolds ile çocukluğundan başlayan yazarlık hikâyesi, genç yazarlara tavsiyeleri ve yeni projeleri dahil güzel bir sohbet yaptık.
Bir çizer olarak günlük hayatınız hakkında bize neler söylersiniz?
Öncelikle, bana ulaştığınız ve çalışmalarım hakkında daha fazla şey paylaşmak istediğiniz için teşekkür ederim. Kitaplarımın pek çok dile çevrilerek dünyanın dört bir yanında benzer ruhlar bulmamı sağlamasını seviyorum. Bu bağlantıların her biri benim için önemli. Paylaşacak çok şeyim var, ancak okuyucularınızın beni biraz daha iyi tanımasına yardımcı olmak için kısaca şöyle söyleyebilirim: Boston’da yaşıyorum. Evimden kısa bir yürüyüş mesafesinde yaşayan Paul adında bir ikiz kardeşim var. Yaratıcı düşünmeyi, nezaketi ve iyimserliği teşvik etmeyi misyon edinmiş bir yazar ve illüstratörüm. FableVision adlı bir çocuk medya şirketinin, FableVision Learning adlı bir eğitim şirketinin ve The Reynolds Center for Teaching, Learning and Creativity adlı kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun sahibiyim. Blue Bunny adında bir kitapçı dükkânı açtım. Bir baba ve büyükbabayım. Okuyucularım peterhreynolds.com adresinden çalışmalarım hakkında daha fazla bilgi edinebilirler.
Nokta bir öykü fikriydi aslında
Nokta kitabınızda okurlara “kendi izlerini oluşturmaları” için ilham veriyorsunuz. Bir yazar ve çizer olarak kendi izinizi oluşturma yolculuğunuz nasıldı?
Benim için dönüm noktası, Cambridge, Massachusetts’teki dairemde bir gece geç saatlerde günlüğüme not ettiğim bir öykü fikriydi. Bu, kamuda eğitimin nadiren en önemli soruyu sorduğuna dair gözlemime karşı içsel bir tepkimdi. “Sen kimsin?” sorusu. Çocuklara kendileri için düşünmeyi öğretirseniz, ilgi alanlarını keşfetmelerine ve doğal olarak nereye yöneldiklerini görmelerine izin verirseniz, bu beceri, okulu ve okul sonrasını yönetmeleri için inanılmaz güçlü bir yol açacaktır. Bu küçük hikâye benim ilk resimli kitabım oldu: Yıldızların ona rehberlik eden büyük bir harita olduğunu keşfettikten sonra yolunu bulan kayıp bir çocuğun metaforik yolculuğunu anlatan Kutup Yıldızı (North Star) kitabım. Bu kitabı 1997’de kendim yayımladım. Candlewick Press/Walker Books’un dikkatini çekti. Yazar ve sanatçı olarak hassasiyetlerimi beğendiler ve Judy Moody serisini resimlememi istediler. Dünyayla başka neler paylaşmak istediğimi sordular ve ben de onlara yaratıcılığı ve özgüveni teşvik etmek için yazdığım üç hikâyeden bahsettim. Nokta’yı 2003 yılında yayınladılar. Kısa bir süre sonra da devam kitapları Mış Gibi ve Gökyüzünün Rengi’ni. 25 yılın ardından, yaklaşık 85 kitabım var. Bazıları Yusuf/Cat Stevens ile “Peace Train” ve ikiz kardeşim Paul ile “Going Places” adlı kitapta olduğu gibi ortak çalışmalar.
Nokta ve Mış Gibi gibi birçok kitabınız özgünlüğün ve yaratıcılığın gücünü vurguluyor. Çocukların kendi yeteneklerine güvenmelerini sağlamak için neler yapabiliriz?
Bu kitapları sadece çocuklara değil, yetişkinlere de tavsiye ediyorum, özellikle de sınıfında ya da evde etraflarında çocuk olan yetişkinlere. Çocuklara biz yetişkinlerin de özgüvenli ve yaratıcı olduğumuzu göstererek onları aynısına teşvik edebiliriz. Benim en sevdiğim ifade “Cesurca Yaratın”dır. Gösterin, anlatmayın. Çocuklarınızla birlikte çizin. Onlarla birlikte öğrenin. Onlarla birlikte meraklı olun. Kendinizi ve çocuklarınızı renk, sanat ve yaratım araçlarıyla çevreleyin. Ortam güvenli ve ilham verici olduğunda özgüven gelişir. Eğer bir çocuk bir yetişkinin cesurca çizim yaptığını görürse, bu ona güven verir. Yetişkinlerin çocukların önünde “Ben çizemem” dediğini çok sık duyuyorum. Benim misyonum hepimize, kullandığımız dilin yapıcı ve teşvik edici olması konusunda daha dikkatli olmayı öğretmek.
Olumlu kelimeleri seviyorum
Kelime Koleksiyoncusu kitabınız kelimelerin ve dilin güzelliğini vurguluyor. Siz en çok hangi kelimeleri ilham verici buluyorsunuz?
Olumlu kelimeleri seviyorum: Umut, olasılık, cömertlik, merak, empati, barış, neşe. Her biri ışığı çağrıştırıyor ve dünyanın daha fazla ışığa ihtiyacı var. Dünyamıza daha fazla ışık katan bir dili teşvik etmeliyiz. Telaffuzu eğlenceli olan sözcükleri de seviyorum. Karşılaştığım, hoş ve ilginç bulduğum kelimeleri yazdığım bir günlük tutuyorum.
İlk şiirimi okurken ellerim titredi
Çocukluğunuzda kendinizi ifade etmekte zorlandığınız zamanlar oldu mu ve olduysa nasıl üstesinden geldiniz?
10 yaşındayken yaşadığım bir olay aklıma geliyor. Minnettarlık hakkında bir şiir yazmıştım. Düşüncelerimi kâğıt üzerinde ifade etmek kolay olsa da yüksek sesle ifade etmek benim için zordu. Öğretmenimiz ayağa kalkmamızı ve şiirimizi okumamızı istedi. Okumaya çalıştığımı ve kâğıt parçasının ellerimde titrediğini hatırlıyorum. Sanırım bana gülen sadece bir çocuk vardı ama sanki dünya gülüyor gibiydi ve ben eriyordum. Ertesi gün öğretmenim, şiiri okul müdürüyle paylaştığını ve müdürün şiiri mikrofonla tüm okula okumamı istediğini söyleyerek beni şaşırttı. Bana sesimi paylaşmam için yeni bir yol göstermişlerdi. Bu muhteşem bir duyguydu. Şimdi düşününce bana sesimi dünyayla paylaşmamın korkularımın ötesine geçebilecek yolları olduğunu öğrettiklerini fark ediyorum.
Kitaplarınızda hayal gücünün önemini vurguluyorsunuz. Günlük hayatımızda hayal gücümüzü nasıl canlı tutabiliriz?
Her şey tutumunuzla ilgili. Yarım bardak suyu tamamen dolup taşma potansiyeli olan bir şey olarak görün. Boş bir kağıda bakın ve neler olabileceği konusunda heyecan duyun. “Yaratıcılık radarımı” her zaman açık tutarım. Etrafımda yaratıcılık ararım. Kitaplar, filmler, sanat, insanlar. İnsanların bana anlattığı hikâyelerden ilham alıyorum. Hikâyelerini anlatırken onları küçük filmler olarak görün. Daha bugün bir arkadaşım bana komşusunun evinin önündeki çöpte eski bir ukulele bulan kızından bahsetti. Bunu benimle “Ukulelenin telleri daha iyi günler görmüştü” diyerek paylaştı. Bu cümleye bayıldım. Kızının, babasının yardımıyla enstrümanı nasıl sevgiyle onardığını anlattı. Hikâye radarım yüksek sesle çalmaya başlamıştı! Onu bunu yazması ve dünyayla paylaşması için cesaretlendirdim. Herkesi, içimizde sakladığımız ve hayal gücümüzün sislerin arasından çıkarmaya hazır olduğu hikâyelerin daha fazla farkında olmaya teşvik ediyorum.
Yeni bir hikâye oluştururken görsel bir konsept ya da fikirle mi başlıyorsunuz?
Küçük hikâyeleri kafamda filmler olarak görüyorum. “Filmi” bir Dstoryboard olarak kağıda döküyorum. Bu çizimler dizisi daha sonra sayfalara dönüşüyor. Her şey akıp gidene kadar ekleme ve çıkarma yapıyorum. Kullandığım bir başka teknik de kitap fikrimin kapağını çizmek. Adımı ve hızlı bir çizimimi ekliyorum. Hikâye bitmeden kapağı görmek oldukça tatmin edici oluyor, zaten bitmiş olduğu yanılsamasını veriyor. Kullandığım bir başka araç da telefonumdaki sesli not alma uygulaması. Hikâyemi yüksek sesle okuyorum ve kendimi tekrar dinlerken gözlerimi kapatıp hangi imgelerin ortaya çıktığına bakıyorum.
Kendi yazdığınız bir öyküyü resimlerken ve başka bir yazarla işbirliği yaparken yaklaşımınız değişiyor mu?
Çalıştığım yazarın da hikâyesini kaydetme ve geri oynatma tekniğini kullanıyorum, gözlerim kapalı dinliyorum ve “filmin” neye benzediğini görüyorum. Speechify gibi uygulamaları kullanarak başka seslerin metni okuduğunu duyabilirsiniz, ancak bence kendi sesinizi kaydetme süreci beyninizin farklı bölümlerini harekete geçiriyor ve başka birinin sesini dinlemekten çok daha farklı şekillerde fikirler ortaya çıkarıyor.
Doğru dalgayı bekleyen sörfçü gibiyim
Hiç kitaplarınızdaki karakterlerin yaşadığına benzer bir “kreatif tıkanma” ile karşılaştınız mı? Nasıl üstesinden geliyorsunuz?
Ara sıra tıkanıyorum ama o kadar çok projem var ki birinden diğerine atlıyorum, bu da devam etmemi sağlıyor ve sonra ilham ve enerji hissettiğimde geri dönüyorum. Bunu doğru dalgayı bekleyen bir sörfçüye benzetiyorum. Ayrıca kendime masamdan kalkıp arkadaşlarımla kahve içmek ya da sinemaya gitmek için izin veriyorum. İşim beni bekleyecek ve yenilenmiş bir ben daha iyi işler çıkaracağım.
Yazıya yaklaşımınız her kitapla birlikte nasıl değişti ve gelişti?
Hâlâ 25 yıl önce kullandığım yönteme geri döndüğümü görüyorum. Gözlerimi kapatıp hayal gücümün filmi kafamda yaratmasına izin verirsem sonuçlar genellikle çok daha ilham verici oluyor. Hızlıca bir parça kağıda, peçeteye, zarfa not alıyorum. Kalem kağıt al. Başla. Akış. Bu basit eylem, beyninizde titreşen ve uzaklarda bir yerlerde uçuşan fikirleri korur. Onları bazen yıllar sonra bir kağıt parçasında korunmuş olarak bulmak öyle güzel ki. Resimli kitaplar yaparken anlatmak istediğimi mümkün olduğunca az kelimeyle anlatmak için kendime meydan okuyorum. Ne demişler, bir resim bin kelimeye bedeldir. Sanatımın hikâyeyi anlatmasına, duyguları aktarmasına ve okuyucuya hissetmesi, düşünmesi ve hayal etmesi için ilham vermesine izin veriyorum.
İş birliğini seviyorum
Yazarlık kariyerinizde karşılaştığınız en büyük zorluklar neler?
Başkalarının hikâyelerini anlatmalarına yardım etme sevgim harika bir şey ancak bu beni kendi hikâyelerimi yazmaktan uzaklaştırıyor. Susan Verde, ikiz kardeşim Paul, Marc Colagiovanni, Megan McDonald ve sözlerini resimlediğim diğer kişilerle işbirliğimi seviyorum, ancak bu aslında yazarak geçirebileceğim zaman ve enerji demek. Yazmak, düşüncelerimizi belgelemenin bir yoludur. Ben bir düşünürüm. Çok düşünürüm. Benim zorluğum kendi düşüncelerimi dinlemek için kendime zaman bulmak. Pek çok güzel proje üzerinde çalıştığım için şanslı olduğumu biliyorum, ancak düşünmek, güçlenmek ve keşfetmek için kendi zamanıma ve alanıma ihtiyacım olduğuna dair her zaman rahatsız edici bir his var. Bu bana bir sonraki adımımın ne olabileceğini keşfetme fırsatı verebilir. Bu yazmak olmayabilir. Sanat olmayabilir. Bu benim arayışım. O köşenin ardında beni ne bekliyor?
Sizce bir çocuk kitabındaki en önemli özellikler nelerdir?
Kısa, öz ve sevilesi olması. En iyi kitapların bazıları çok az kelime ve görselle derin bir bilgelik sunar.
Çocuk kitaplarının yetişkinler tarafından küçük çocuklarıyla birlikte satın alındığını ve okunduğunu da unutmayın, bu nedenle onlar için de yazın. Yetişkinlerin kitabı “aktive etmeye” yardımcı olabileceğini unutmayın. Demek istediğim, okurken sorular sorabilirler, ayrıntılara dikkat çekebilirler, bağlantılar kurabilirler ve kitabın ne anlama geldiği hakkında bir tartışma yapabilirler. Kitaptan esinlenen bir etkinlik yapabilirler, tıpkı öğretmenlerin Nokta adlı kitabımı okuduktan sonra çocuklara noktaları boyatması gibi.
Günümüzde edebiyat dünyasında ve ötesinde size kim ilham veriyor?
Dünyayı görmenin her yeni yolu beni mutlu eder. Geçenlerde bir grup gencin ofis mobilyalarını çevirerek bir kaykay parkına dönüştürdükleri bir video izledim. Öğle yemeği sırasında kaykaylarını çıkarıp ofiste kayıyorlardı! Benden çizim ya da yazı konusunda yardım isteyen insanlara sık sık şunu söylerim: “Bana daha önce hiç görmediğim bir şey göster.”
Sosyal medyada orijinal fikirler arıyorum. Keşfettiğim tüm cevherleri sakladığım bir klasörüm var. Sanat, müzik, mimari, şehir planlaması, felsefe. Dünyayı taze ve yeni şekillerde görmek bana ilham veriyor.