Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü tarafından Dünya Diyabet Günü kapsamında "Diyabet, Beslenme ve Genetik" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansta, diyabet ve beslenme ilişkisiyle özellikle Tip 2 diyabetle ilgili son dönemde yapılan genetik çalışmalar ele alındı.
Açıklamada konferanstaki görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Emel Alphan, dünya genelinde diyabet artış oranının yüzde 45 olduğunu, diyabet insidansının tüm dünyada artmaya devam ettiğini vurguladı. Uygun bakım ve refah desteğine erişim sağlandığında diyabetlilerin iyi yaşama şansına sahip olacağına işaret eden Alphan, "Milyonlarca diyabetli evde, işte ve okulda günlük öz yönetimlerini sağlamada zorluklarla karşılaşıyor. Diyabet bakımı, genellikle sadece kan şekerine odaklanır ve bu da diyabetlileri bunaltabilir." değerlendirmesini yaptı.
Alphan, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından yapılan tahminlere göre dünyada 2050'de ulaşılacağı düşünülen 853 milyon diyabetli sayısına 2024'te ulaşıldığı bilgisini paylaşarak, şöyle devam etti: "2000'den 2025'e kadarki dönemde diyabetli sayısı 151 milyondan 589 milyona çıktı, diyabetli sayısı 4 kat arttı. Bu çok ciddi bir oran. 1998 ve 2010 yılında yapılan Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans (TURDEP I ve II) çalışmaları sonuçlarına göre, 10 yılda yüzde 7,2'den yüzde 13,7'ye çıkmış. Yüzde 90 oranında bir artış var."
Diyabet prevalansının yüzde 17-18 civarında olduğunu bildiren çalışmaların olduğuna dikkati çeken Alphan, "Yani ülkemizde her 5 kişiden birinin diyabetli olduğunu söyleyebiliriz ki diyabetli olmayan kişiler arasında sayılan ama diyabet tanısı almayan çok kişi var. Türkiye, Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada yer alıyor. Teknoloji hayatımızda önemli ölçüde yer alıyor. Toplum olarak spor ve egzersiz yapmayı sevmiyoruz." ifadelerine yer verdi.
"Çocuklarda da Tip 2 diyabetin görülmeye başlandı"
Alphan, son zamanlarda şişmanlığın artışıyla birlikte çocuklarda da Tip 2 diyabetin görülmeye başlandığını anlattı. Obezitenin Tip 2 diyabete yol açan en önemli faktörlerden biri olduğuna işaret eden Alphan, Tip 2 diyabet tanısı konulan kişilerde, yüzde 80 oranında obezite tespit edildiğini belirtti. Diyabet yönetiminde sadece kan şekerine değil, diyabetin yol açacağı risklere karşı alınacak önlemlere de odaklanılması gerektiğini vurgulayan Alphan, şunları kaydetti:
"Yüksek kan şekeri uzun vadede kalp ve damar sağlığını, böbrekleri, göz sağlığını ve sinir sistemini etkilemektedir. Diyabetin kontrol altında tutulması için egzersiz, sağlıklı beslenme, sigara ve alkol kullanmamak, uyku kalitesi ve uyku düzenine dikkat etmek gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili pek çok önlem alınmalıdır. Diyabet tedavisi ve kontrolü, birçok disiplinin bir arada çalıştığı bir alan olmalıdır. Diyabetin doğru yönetilmesinde farkındalık ve eğitimin yeri çok önemlidir."
Marmara Üniversitesi Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belgin Süsleyici de gen tedavileri, CRSPR çalışmaları ve farmakogenetik alanında Tip 2 diyabetle ilgili kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri üzerinde çalışmaların yapıldığını aktardı. Farmakogenetik analizi yapan merkezler olduğunu, bu merkezlerde kan örneklerinin analiz edilerek, kişinin genetik özelliklerine uygun olan ilaç tedavilerinin planlandığı bilgisini paylaşan Süsleyici, "Gen terapisiyle Tip 2 diyabet tedavisi mümkün olabilir." ifadesini kullandı.